|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Sevdalanalım
Orhan Bani
Şiir > Garip
Hadi, yine öyle bak seviyor gibi, yeniden yak yüreğimi
Kızarsın yüzüm, tutulsun dilim, bir garip olalım, sevdalanalım
Vakit çok mu geç, sevemezmiyiz, ağarmış saçlarımın suçu benimmi?
Varsın geçsin yıllar, ağarsın saçlarım, yine öyle bak, beraber yanalım
Pek bir şey söyleme, seviyorum deme, yıllar çok şey aldı, sözüm yok kendime
Ben yine suskunum, ben yine sensiz, bir nedeni yok, seviyorum nedensiz
Gönül had bilmiyor, yak ki yanalım, dö
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Deneme > Düşler |
321
|
|
|
|
En umutsuz anlarda bile umudunuz vardır bu umut hiç tanımadığınız biri dahi olsa |
|
322
|
|
|
|
Sessizligin Sesi Ve otesi |
|
323
|
|
|
|
Kocaman bir tuvalim olsa, üzerine duygularımın bütün renklerini boyasam, düşüncelerimin bütün şekillerini çizsem öyle çok rahatlayacağım ki! Beni ben yapan ne varsa, benim bile farkında olamadığım her şeyi bu tuvale dökebilmek en iflah olmaz ütopyalarımda |
|
324
|
|
|
|
Sanki herseyin sacmaligini almisim da icime,
Bana yer kalmamis... Cikmak istiyorum...
Hersey bitsin istiyorum, Ne varsa olan... |
|
325
|
|
|
|
bedel...ozgurluk uğruna... |
|
326
|
|
|
|
Aniden bastırır yağmur, birinci kat balkonun soğuk ve bir o kadar çamurlu betonunda saklanır, yağmuru izlerdik… |
|
327
|
|
|
|
Saldım ipini dünyamın döne döne üstüme geliyor. Ne yapayım boyle gecen zamanı ne ileri gidebiliyorum ne geri dönecek gururum var. Gün ve gün unutuyorum kim olduğumu yokmu beni anlayacak bir allahın kulu. |
|
328
|
|
|
|
Gömleğimin her düğmesinde sen vardın sevgili. Parmak izlerinin dolu olduğu göğsümü senin ellerine bırakırken, yüreğime işlerdi dokunuşların. Gömleğimin her düğmesi teker teker açıldığında, elin uzanırdı tenden örtülerime. O tenimden örtülere parmak uçların, sanki oyalı süslemeri nakış nakış işlerdi. Oysa hiç kimse senin kadar tenimi süsleyemedi. Ellerinin güzelliğini senden başka hiç kimse tenime nakşedemedi. Tenim bir gül bahçesi olurdu senin yanında. Sen de tüm çiçekleri toplardın tenime her dokunuşunda. Koklardın senin için bahara dönüşen her yerimi. Ben de burnun ucundan öperdim seni. |
|
329
|
|
|
|
peki sizin olmazsa olmazınız ney? |
|
330
|
|
|
|
Öyküsünü yazmadığım benlerden birince vuruldum, tam yedi yerimden. Kurşunkalemlerimi boşalttım üzerime. Ve durup şöyle dedim kendime: |
|
331
|
|
|
|
Benim aksakallı bir dedem vardır. Yani rüyamda. Hani şu rüyalarda bilgece nasihat veren doğru yolu gösteren teselli eden ak sakallı dedeler vardır ya? Ne mutlu bana ki benimde beni seven,koruyan bir ak sakallı dedem var. İşte dün yine rüyamda o ak sakal |
|
332
|
|
|
|
Bende uzun zamandır birbaşıma sorguluyorum kendimi..Bazen insan aşktan yana kendini geriye çektiği zaman, daha çok bağlanıyor aşk’a..Sanırım bu bir nev’i özlem duymak gibi birşey. Yazıyorum, yazdıklarımda gizlenen bir sevgili var... |
|
333
|
|
|
|
Tanrıcığım, nedenler ne de küçük büyüttüğümüz, kinimiz.. |
|
334
|
|
|
|
buraya nereden geldik ve nereye gidiyoruz |
|
335
|
|
|
|
bazen kendi ruhunda çelişkiyi yaşar, bu çelişki içinde can çekişir. işte bu işkence o kişinin temeline bir isyanı yerleştiri. artık hıçkırarak anlatmak zorundadır herşeyi. ağlamak ona haramdır çünkü. |
|
336
|
|
|
|
Mutluluk yaşamı oluşturan her şeyde gizliydi,biliyordum.Yüreğimin uzaklıklar söylencesindeydi mutluluk uzun bir yolculuktu.Tanrının kıvılcımını hissettiğim her duyguda vardı.Ağlayabilmekti ,özleyebilmekti,hasretti,yokluktu,ölümdü mutluluk.Soğuk bir yük gi |
|
337
|
|
|
|
Üzgünüm kalbim onun gibi, sen de artık gelmeyeceksin…!
|
|
338
|
|
|
|
Düşmek ile olmak arasındaki ince bir çizgidir hayat ve Ölüm.. |
|
339
|
|
|
|
Konuşmasam da anla… Yanan yüreğine bir yudum su, her adımda kuşların söylediği şarkılar gibi duy beni… Gri olmasın, benimle bir renk cümbüşüne dönüşsün hayat… Gözlerini gözlerimden ayırma güzel sesinle bana masallar anlat baba… Gözlerini gözlerimden ayırma baba ne olur… Ellerini ellerimden ayırma, rüyalar bitti artık gerçeklere uyan ne olur…
|
|
340
|
|
|
|
Ölümüm intihar süsü verilmiş bir ölüm olacak. Fakat sen bunu asla bilemeyeceksin.İki üniversite de bitirsen bilemeyeceksin.Çünkü okuduğun kitapların sayfalarının arasında kurumuş bir karanfili asla göremeyeceksin. Bir bardağın son damlasının, göz pınarları kuruyan bir toprağın kıpkırmızı bir karanfilinden damlayan arta kalmış çiy olduğunu düşünemeyeceksin. Sen dudaklarını buruşturup şarıl şarıl akan derelere koşacaksın. Benimse acılara boğulduğumu göremeyeceksin.Ya da sararıp solduğumu ve öldüğümü öğrenemeyeceksin. |
|
|
|