• İzEdebiyat > Deneme > Düşler |
581
|
|
|
|
(Bir ışık bekliyorum senden bir ışık.
Sevgiyle ümitle senle karışık.)
İ.K
|
|
582
|
|
|
|
Sensiz Ankara , bir ölü şehri hüviyetine bürünüyor. Caddeleri bom boş gibi. Senin olmadığın her mekan yavan. Yaşamanın tadı tuzu yok.
Güller hüzün açıyor. Bahar ağır aksak. Burada olsaydın güller seni örnek alır, daha bir ıtırlı daha bir ışıklı açılırdı seherlerde. Zaman ikimizi kıskanırdı.
Takvimler ve saatler senli zamanları ayrı bir gururla taşırdı bağırlarında…
|
|
583
|
|
|
|
Düşünceler beyin kavanozundadır.Uçmak isterler, özgür kalmak isterler.Aklı başında insan, açar bütün kapaklarını, salıverir karasineklerini ve beynini yiyip bitiren sivrisineklerini.
Bazen düşüncelerimizi bir sinek gibi salıverdiğimizde, gidip bir pisliğe konabilir.Yanlış düşünceler bizi, yanlış yerlere sevk edebilir. |
|
584
|
|
|
|
Uzak olur o anda elem keder sinemden. Adı erguvan kokan, erguvan bakışlının tutsağı olsa da gönül.
Yedi tepeye yedi sevda tuğu diker, erguvanlar açtığında gönlündür zafer…
|
|
585
|
|
|
|
Ey, bakışlarında yüreğimin yağını eriten! Ey, bilinmez diyarlara çekip gidip de, beni hasret ayazında buyduran, emsalsiz peri! İnan, gittiğin günden beri nefes nefes ciğerlerime çekiyorum seni.
|
|
586
|
|
|
|
Bu seher de gül yaprağına düşen çiylerle düştün hayal aynama. Hurufattan ayn,şın ve kafı hıçkırık tuttu… İklimime ışıl ışıl gülen gözlerin yağmağa başladı sabah serinliğinde… |
|
587
|
|
|
|
Masmavi gerdanlığınla firuze firuze gülümseyeceksin hayalimde. Elimde bir çiçek buketi gibi Nedim divanı, dilimde “Bir sengine yekpare acem mülkü fedadır.” dizeleri pelesenk; seni anlatacağım devrana. Sen ki Asya ile Avrupa’nın en nadide yerinde cihana dide. |
|
588
|
|
|
|
Mahkeme: Bir yargıçtan veya bazen savcı ve yargıçlardan oluşan bir kurulun, yargı görevini yerine getirdikleri yargı yeri. (Türk Dil Kurumu) |
|
589
|
|
|
|
Onlar ki bir zamanlar kıtaları aştılar.
İla-yı kelimetullaha kanat açtılar.
An , yelelerinde ışık hızında eridi.
Alperenlerle kolkola girip savaştılar.
İ.K
|
|
590
|
|
|
|
Hâlin ve istikbalin cümle güzelliklerini, siretinde ve suretinde dercetmiş bir nihâli anlatmanın ne kadar zor olduğunu takdir edersiniz…
|
|
591
|
|
|
|
Tek bildiğim, söz konusu sen olduğun zaman,en yavan sözcüklere ayrı bir renk, ayrı bir rayiha geldiği. Sözcüklere, ruh ve canlılık veriyor, inceliğin, güzelliğin… |
|
592
|
|
|
|
Rüyalarımın nadide ve narin çiçeği. Ömrümün, hasret vadisinde mukim gerçeği. Sana yazma iştiyakım ve itiyadım; ancak can tenden uçtuğunda sona erecektir. Keşke, kanatlarım olsaydı da can tenden uçmadan, meçhul ve muhayyel ikliminin zümrüt tepelerinde kanat çırpabilseydim. Dolambaçlı yollara sapmadan kuş uçuşu yanına gelebilseydim…
|
|
593
|
|
|
|
Selâm olsun, muhayyel iklimlerin perisine… Şimdilik elveda.
|
|
594
|
|
|
|
Bu sabah Ankara’ya yağmur yağıyor. Hava kapalı. Sokağa çıkarken şemsiyeyi de almalıyım. Aslında oldum olası sevmem sokağa çıkarken fazladan bir eşya almayı yanıma. Ama, bazen zaruretler itiyatların önüne geçiyor…
|
|
595
|
|
|
|
Belki bir gün uzak ihtimallerin en uzağında buyan ihmal zincirlerini kırıp bana geleceksin. Telafisi güç de olsa geçen günlerin. Ellerim ellerinde taze sürgünler verecek, ölüme tebessüm edeceğim…
|
|
596
|
|
|
|
Kısaca” şarkılar seni söyler dillerde name adın.” Her mektubumda olduğu gibi bu mektuba da seninle başladım, seninle noktaladım. Sana dair hislerimi, sen dahil kimselere anlatamadım. Anlatamazdım. Sen de bilirsin sırrı faş haneye tecavüz haramdır. Beyaz zambağım, gönül muradım…
|
|
597
|
|
|
|
Kelimeler, hayallerde olgunlaşıp şair ve yazarların gönüllerine düşerler. Şairler ve yazarlar, yüreklerine düşen çığın altında ezilmemek adına eser verirler . Biz, öylelikle farkına varırız kelimelerin. Sözün gücü, şairin ve yazarın deneyimi ve birikimi yanında, kelimelerin keşdedilmesi gereken hususiyetleri ile de alakalıdır biraz.
|
|
598
|
|
|
|
Günceleri bir kenara atmadan../en sabırsız zamanı çekiyorum içime şimdi../Bu can sıkıntısı nereye kadar../olmadığında../duymak sesini..bir parça gülmek.. binlerce parçaya dağılarak..sen kalmak... |
|
599
|
|
|
|
Senin, beyaz zambaklar ülkesini andıran, her dürülüp açılışında yüreğimi bir hoş eden ellerin; şimdi çok uzaklarda. Ama şunu bil ki hâlâ hayalhanemin en mutena yerinde, öylesine muhkem,öylesine alımlı durmakta. Ben her nefes alışta, kalbimin her atışında ellerinin hâyâliyle avunmaktayım.
|
|
600
|
|
|
|
Hayal edebildiğim kadar, tebessümünü hayal ediyorum. Gözümde, gittikçe gülleşiyorsun. Akşam vakti leylak kokularıyla kokun dağılıyor yanıma yöreme.
Bir an için geldiğini sanıyorum.
|
|