• İzEdebiyat > Deneme > Düşler |
441
|
|
|
|
Öykü izlenimi veren,fakat deneme olarak tasarlanmış bir yazı.Umarım Maviş'i siz de seversiniz! |
|
442
|
|
|
|
Çok derindi yarası ayın, çok keskindi kırıkları kalbin... |
|
443
|
|
|
|
kimsesiz düşler yaşadım, paramparça yalnızlıklarımda ve sahipsiz gecelerde avuttum benliğimi, sırf sana inat sırf sensizliğe karşı... |
|
444
|
|
|
|
Duyuyorum / Hayatın tınısını derinden. / Nakış nakış işleniyor yüreğime hayat. / Birkaç figürün bir araya getirdiği bir gösteri / Ve milyarlarca figüran bilinen ve bilinmeyen... |
|
445
|
|
|
|
ah, nadide hayat ben ne yapmisim sana!
kiyinda dolasmaktan firsat bulupta, dokunmamisim kalbine. yok saymisim seni, bile bile…
ama bunu bildigim halde neden sasiyorum? hayatim tecahul-i arifane zarifliginde gecmis hep.
simdi de koynuna girmekteyi |
|
446
|
|
|
|
...Bir gelişte ki “ MERHABA” deyişle, bir gidişte ki “GÜLE GÜLE” kadar kısacık zaman diliminde, soluk alışlarını görmek, yüreğinin atışlarına tanık olmak.. |
|
447
|
|
|
|
Herkes tutturmuş türküsünü “Bayram” diyordu.
Bayram,bayram,bayram,… |
|
448
|
|
|
|
Bunu anlatmak öylesine zordur ki…/ Tutunacak bir dal arar gönül düşüverdiği karanlık uçurumun ortalarında. Ta diplere düşmekte iken, tutunacak bir dal...
|
|
449
|
|
|
|
Hala taptazedir kır çiçeklerin |
|
450
|
|
|
|
Gerisi okuyucuya kalmıştır. Niyetimiz hayırdır. Hayra vesile olunuz ki hayra karşı gelesiniz…
Selâm olsun merhabamıza gönlünü açanlara…
|
|
451
|
|
|
|
olmayan sevgilim e yazılmıştı... ardından gelecekleri tahmin edemedim kaderin oyununu farkedemedim...
yaşadıklarınız her zaman bir düşle başlar ve gerçekleşmez diyerek rafa kaldırılır siz de rafa kaldıranlardan olmayın...hayallerinizin peşinden gidin!.. |
|
452
|
|
|
|
yak bir sigara.. çek içine bir nefes ve sonra bir daha..
kapat gözlerini düşün ufkunda mehtaba yüzen gemileri... hayalini kur, yalnızlığını perçinlediğin o eski günlerin.....! |
|
453
|
|
|
|
Saat 3.30. Rüzgar öfkesini kapılara çarpıyor, kapılar gecede korkudan çığlıklar atıyor. Sessizliği bu rüzgar, tüm gücüyle boğmaya çalışırken, kalemim ve ben; oturdum masamda, kelimelerin soğukluğunda, üşüyorum.
|
|
454
|
|
|
|
Öyle bir ev düşünün ki, içi tıka basa eşyalarla dolu.
Kat kat elbiseler, gidilmek istenen yer için ayarlanmış ağzı açık bavullar, yere sağlam basmak adına alınan ayakkabılar, güneşin zararlı ışınlarına karşı biriktirilmiş sayısız güneş kremi, sayısız güneş gözlüğü, dört bir yana savrulmuş içilen içki şişeleri, yer; sigara ve ot izmaritiyle kamufle edilmişcesine, sevişme sonrası üzerine boşaltılan milyonlarca sperm kaplı peçeteler, mücadele sonrası kırılan bardaklar, bardaktaki ruj ve kan izleri, perdeleri çekili kasvetli garip kokulu bir ev..
|
|
455
|
|
456
|
|
|
|
Yarım Kalan Düşler Demeti.. |
|
457
|
|
|
|
Yorgunum anla beni deniz.Çek üzerimden martı kuşlarını.İstemem senden ne kumsal ne de yakamoz.Boğmaktasın soluklarımı.Bir rüya uğruna insan kaç kez başını yaslar ki denize.Çek! Çakıl taşlarımdan sularını.Ne olursun sus, duymak istemem sahile vuran dalga seslerini! |
|
458
|
|
|
|
Adeta köprülerle yollarımı birbirine bağlayan,hayatımı diziyorum o ince ipe... |
|
459
|
|
|
|
Aslında içimde çağlayanlar çağıldıyor, ummanlar coşuyor, lâkin ; ben duygularımı yansıtmaktan acizim… İlk mektubumda dedim ya iki lafı bir araya getiremem.
|
|
460
|
|
|
|
bilen bilsin
okuyan okusun
yaşayan ölsün |
|