• İzEdebiyat > Deneme > Düşler |
201
|
|
|
|
Sıcak bir çay ısmarlıyorum kendime../Annem tatlı yapmış..Canım çekmiyor.. /Turuncu bir yalnızlığa karışıyor düşlerim.. ‘China Oil’ denen bir şey getiriyor annem../.. |
|
202
|
|
|
|
En son gözler uyanıyordu değil mi uykudan? Bazen aklıma gelmiyor değil: “Daha mı erken kalkarım acaba gözlerimi aldırsam?” |
|
203
|
|
|
|
İlk mesajı, semaverin fokurtusu verdi. Demlik , hüzün zarfına bürünmüş içli mektup misali beklemedeydi. Saat , zamanı sırtında taşıyan dervişleyin yorgun , yorgunluğunu tik takların gölgesine gizlemeye çalışıyordu.
|
|
204
|
|
|
|
Şimdi, hiç açılmamış bi şarap şişesinde uzanıyor kadınlığın... Hadi sevgili, gel ve yak mumları... Yak da şaraba bulanalım... |
|
205
|
|
|
|
Seher vakitlerinde, Kâbe siyahı kirpiklerinde bir katre gözyaşı olmak istiyorum. Turna teleklerinde selâmlar yolluyorum meçhul ve bî bedel iklimine… |
|
206
|
|
207
|
|
|
|
Zamanı yırtan sessizliğin içinde, nerden geldiği belirsiz bir ok hızla saplanıyor yüreğime. Kaçamıyorum, savunamıyorum, gözlerimi kapatamıyorum. |
|
208
|
|
|
|
Suskunluk artarak devam ediyor... Yazılmayan kelimeleri düşlüyorum, kimse için hiçbir anlam ifade etmeyen şeyler. Gözlerimin önünde fışkıran aydınlığın içinde hayal meyal seni görüyorum. Yüzünde yüzyıllardan arınıp gelmiş olgun bir meyva tadında bir tebes |
|
209
|
|
|
|
Beni yok sayın insanlar. Şiirlerimi hiç yazılmamış farzedin. Hiç dünyaya gelmemişim gibi beni şizofrenik bir halüsinasyon sayın. |
|
210
|
|
|
|
Yıllar önce küçük bir kâğıda, küçük hayallerini not ederek tek tek gökyüzüne iliştirdi. İlk önce yıldızlarla aydınlattı, sonra yeşertsin diye aya haber saldı. Hayallerine ulaşmak için her gün, bıkmadan usanmadan çakıl taşları topladı. Gece karanlık çöktüğünde, çakıl taşlarından yıldızlara doğru bir yol yaptı. Bu yola her baktığında, içine ektiği ümitleri gördü. Her gece sabırla tüm hayallerini yokladı. Bir süre sonra olgunlaşan hayalleri, bulutlara takılarak su damlası olarak düşmeye başladı. Her düşen su damlasında, hemen etrafını gülümseyen çocuklar sardı ve hepsi o an ellerindeki balonu gökyüzüne salarak avuçlarını açıp beklemeye başladı.
|
|
211
|
|
|
|
bazen fazla geliyor omuzlarımdaki işte böyle herşey şimdi fazla... |
|
212
|
|
213
|
|
|
|
sınanmış yüreğinle gel artık.. aç gönlünü semaya... |
|
214
|
|
215
|
|
216
|
|
|
|
Saatlerdir camdan doğanın manzarasını izlemekteyim…Yalnızım…Hayatımı romanlardan başka paylaşabildiğim daha doğrusu paylaşmaya cesaret edebildiğim sadık bir dostum yok…Hiç olmadı zaten…
|
|
217
|
|
|
|
Denizin yığın yığın olduğu bir yerde tek başınıza oturmuş,düşünüyorsunuz...
"Ben olmasam acaba nasıl olurdu..."
... |
|
218
|
|
|
|
Biz edebiyat kitabında yer alan matematik probklemi gibiyiz. Kim anlar problemimizden sevgili. Daha çarpım tablosunu bile ezberleyemeyenler mi? Yoksa iki kelimeyi bile bir araya getiremeyenler mi? Boşver sevgili... Biz güzel bir yüzden dökülen yaşlar gibiyiz. Ne güzel ağlıyor diyenler mi bize mutluluk yüzü gösterecek sevgili. Biz sokak çatışmasındaki yanan lastikleriz. Hangi taraf yangınımıza bir son verecek sevgili. |
|
219
|
|
|
|
Neden ölüm,neden hiçbir bulut yaşayamaz senin gözlerinde...?İtirazım zamansızlığına sadece,varlığına değil...Herşeye rağmen yağmur yağmalı artık ve ellerim kayıyor yavaş yavaş tutunduğum herşeyden...
|
|
220
|
|
|
|
Sen gittin gideli, hurufat içinde en çok “elif” sana benzer “vav” bana. Güzel “he” ağlar ayrılığımıza. Dolaştığın yerler, ayaklarını öper iştiyakla benim bağrım kavrulur. Hasretin ateşle harmanlanır ruhumda. |
|