..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamın her anı hakkını ister. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Çağdaş Sanat
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri

Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  

Dünya İyilik Günü
Aysel AKSÜMER
İnceleme > Dünya

Merhametin yürek dolusu doldurulduğu büyük bir istasyon olsaydı keşke. Yetkili ruh, usulca yanaşan yüreğe "Az sağa yanaş! Sana merhametin hasını doldurayım. Üstelik birinci kalite! Ömrün boyunca yol alırsın. Kimseyi de yarı yolda bırakmazsın! Hayat yolculuğun iyiliğe ve güzelliğe doğru su gibi akar! Gözün arkada kalmaz" diyebilseydi. Merhametsizliğin yuva yaptığı ruhlara belediye ekiplerince umumi bir temizlik yapılsaydı! Baca bakımı gibi m

[DEVAMI]

 

 


 

 




Arama Motoru


• İzEdebiyat > Eleştiri > Çağdaş Sanat
61 
 İzedebiyat Ailesi Yozlaşmaya Karşı Bir Güçtür...  (Yücel Dönmez)

Sayın İzEdebiyat ailesi üyeleri arkadaşlarım, yazdıklarımızı paylaştığımız gibi, dertlerimizi ve sevinçlerimizi de paylaşmamız, birbirimize yardımcı olmamız gerektiğini düşünüyorum. Rahatsızlıklarım konusunda, medyamız da tepkisini ortaya koyduğu halde hala, adı geçen kurumlardan bir ses çıkmaması şaşırtıcı.
62 
 Bir Ödülün Düşündürdükleri...  (Yücel Dönmez)

Acaba jüri üyelerinin hemen hepsi mi Adnan Varıca’yı ödüle layık gördü... Yarışmaya katılan hangi sanatçı kaç oy aldı... Yoksa diğer adaylar detaylı olarak değerlendirilmeden mi ödül Varıca’ya verildi...
63 
 Eleştiri  (LOKMAN ZOR)

"Carmelo ve Paolina" adlı tiyatro oyununun eleştirisi
64 
 Sanat mı Yoksa Ayırımcılık Sanatı mı Yapılıuor...  (Yücel Dönmez)

Bir ülke ki, Edirnenin dışında da ün yapabilmiş bir sanatçısını, hiçbir gerekçe ortaya koymadan, ulusal diye anılan bir fuarından men etmek istiyor... Ve ayırımcılık yapılan sanatçı üstelik, aynı fuara 8 defa katılmış ve ayrıca 2 kez de Amerika’daki galerisiyle diğer bir ulusal fuarımızda yer almiş...
65 
 Guernica Tablosu'nun Tam Önünde  (Hakan Yozcu)

Alabildiğince büyük bir müze olan Reina Sofia, sanatseverler için mutlaka, ama mutlaka görülmesi gereken bir müze. Saatlerce gezmekle bitiremiyorsunuz. Hatta en az 2 gününüzü buraya vermeniz gerekiyor. Yüzlerce resim, binlerce sanat eseri, alabildiğince farklı ürünler size hitap ederek, sizleri büyülüyor. Müzede hayran hayran gezerken, ansızın bu tablonun önüne geliyorsunuz. Birdenbire kalabalığın arttığını, korumaların fazlalaştığını görüyorsunuz. Öyle ha deyince yaklaşamıyorsunuz tabloya…
66 
 Brecht Ruhuyla Çelişen Brecht Günleri  (Seval Deniz Karahaliloğlu)

Brecht’in adına düzenlenen bir toplantı, Brecht’i temsil eden değerlerle bu kadar çok çelişebilir mi?Hem de hayatını ‘insana saygıya’, ‘inanca’, ‘düşünce özgürlüğüne’ ve ‘değişime’ adamış bir insanın kendi eserlerinin ironik bir eleştirisi gibi duran ve toplantının ruhu ile bire bir ters düşen olaylar karşısında bu dört günü nasıl anlatırdı acaba? Brecht’in düşüncesiyle ancak bu kadar çok çelişen, ters düşen, önerdiği kuramları yerle bir eden, onun savunduğu ilkeleri değersizleştiren bir ‘anlayış’ olabilir.
67 
 Resim Sanatı Üzerine Çeşitlemeler2  (Yücel Dönmez)

Şu kriz döneminde Türkiye’deki ressam arkadaşlarla ara sıra telefonda konuşuyorum. Geçenlerde biri 9 aydır tek resim satamadığını söyledi. Şimdi bu arkadaş bir de Anadolu medeniyetlerine dalsa, laboratuvar türünde çalışmalar yapsa değil 9 ay, 9 yıl
68 
 Kurda Kuzu Heykeli Yapsan, O Sadece Saldırır  (osman demircan)

Ülkenin her yerinde çaydanlık, fincan, domates, biber patlıcan heykelleri var. Neden çünkü sanat yok. Alçıdan şekil yapmak var. Çünkü ülkemizde sanatın insan hayatına bir şey katmadığı düşünülür. Böyle kişilere şunu demek lazım eminim Picasso da, Monet de, hatta Osman Hamdi bile sizin hayatınızda bir şey değiştirmemiştir. Bırak anıtı, dünyada dikili bir ağacı bile olmayanların bir ülkesinde yaşamak kim ister. Biz bunu isteriz işte.
69 
 Renkler ve Gölgeler  (Hakan Yozcu)

1941 yılında Cihangir Köyü’nde doğmuş. Güzel sanatlara ilkokul yıllarında ilgi duymuş. Liseyi bitirdikten sonra Türkiye İş Bankası’nda çalışmaya başlamış. 1960 yıllarında bir arkadaşı ile “Uyarı” isimli sanat dergisi çıkarmış. Aynı yıllarda Güzel Sanatlar Derneği’nin Türk Sanat Müziği saz heyetinde görev almış. Burada ud çalmış. Tanıştırıldığı bir ressamın yüreklendirmesiyle resme başlamış. Çalışmaları sürüp gitmiş.
70 
 Kktc’den Bir "Dede Korkut" Geçti  (Hakan Yozcu)

‘’Dede Korkut Kitabı’’ anlatısal oyun niteliği ile sunuluyor. Döneminin özellikleriyle de süslenince, farklı bir eda ile karşımıza çıkıyor. Çocukları kendine çekiyor ve onları adeta büyülüyor… Oyundan ziyade birkaç sanatçının bir araya gelerek, çocuklara Dede Korkut’u sözle anlatmaktansa, oynayarak, göstererek anlatması düşüncesi paylaşılıyor.
71 
 Dan Brown’un Cehennem’i  (Hakan Yozcu)

Dan Brown’un kitapları okuyucuyu heyecanlandıran, sürükleyici ve birçok gizemli macerayı içeren olaylarla doludur. Romanlar adeta bilmecelerle dolu, sağlam kurgu ile yapılmış ve neredeyse bir solukta okunan romanlardır. Okuyucu, kitabı elinden bırakamamakta sayfaları büyük bir heyecan ve merakla çevirmektedir. Bir sonraki sayfada ne oldu sorusuyla hareket ederek elindeki eseri süratle okumaktadır…
72 
 Nkl'de Bir Başka Olur Sanat  (Hakan Yozcu)

Oyun, bir yaz sıcağında Lefkoşa’dan tatil için köye giden bir ailenin içine düştüğü komik durumu ele alıyor. Köy yerindeki insanların dışarıdan gelen kişilere bakış açılarını değişik bir biçimde anlatıyor. Evde kalmış bir kızın durumu, annesinin onu mutlaka biriyle evlendirmek istemesi konu ediniyor.
73 
 Kaan Erkam'ı İzlerken  (Hakan Yozcu)

Oyun başlamıştı. Erkan Bey, sahnedeydi... Tabii daha ilk sözleriydi. Çok da gecikmemiştik… Bize görevliler tarafından yer gösterildi… Yerimize doğru ilerledik… Basamakları iniyoruz. Tam oturacak yere geldik. Birkaç adım sonra bize ayrılan yere oturacağız. O da ne? Birden sendeliyorum. Ayağım burkuluyor… Düştüm düşeceğim… Hemen yanımda oturan bir bey, kalkıp beni tutuyor, düşmekten son anda kurtuluyorum… “Ne oluyor?” diye geriye dönüp bakıyorum.
74 
 Ben Tiyatrocuyum... Hadi Ya..!  (Cihat Faruk SEVİNDİK)

Cihat Faruk Sevindik
75 
 Nkl Tiyatrosu "Dokuz Canlı"  (Hakan Yozcu)

Oyunda dikkati çeken iki tipleme de sedyeciler oldu. Doğulu aksanıyla konuşan iki sedyeci, farklı ağızlarıyla seyirciyi güldürmeyi başarıyorlar. Bunlar, Faruk’un her başarısız cinayet girişiminden sonra, cenazeyi morga götürmek amacıyla eve gelirler. Ama her defasında canlı bir kadınla karşılaşırlar. Yine de Faruk’tan bahşişlerini alırlar. Bahşiş almaya alışan sedyeciler adeta evin bahçesine karargâh kurarlar. Ve her çağrılmalarında anında içeri dalarlar.
76 
 Gulyabani Oyunu  (Hakan Yozcu)

Oyunda, işe ihtiyacı olan dul bir kadının tanıdığı bir kadın tarafından isteksizce bir köşke hizmetçi olarak götürülmesi ve orada yaşadığı olaylar anlatılıyor. Öyle ki kadının gittiği bu köşk, herkes tarafından perili ve cinli olarak biliniyor ve bu nedenle bırakın köşkü çevresine dahi kimse gitmek istemiyor. Daha oyunun başında arabacının köşke varmadan arabayı durdurup “Bundan sonra artık ben gidemem. Perili, cinli olan o eve hayatta gitmem” demesi kadının köşkte kalacağı süre içinde yaşayacak korkulu anların habercisi oluyor. Kadın cinleri, perileri duyunca köşke gitmek istemese de zor durumda olduğundan ve yakını olan kadının da kendini ikna etmesinden dolayı kaderine razı olmuştur.
77 
 Şair Bolluğunda Şiir Kıtlığı!..  (M.NİHAT MALKOÇ)

Duygusal bir millet olduğumuz herkes tarafından kabul edilir. Üç kıtada hüküm sürmüş bir ceddin evlatlarıyız. Onlarca devlet, egemenliğimiz altında en parlak günlerini yaşamış. At üzerinde kıtalar aşmışız. Kılıçlarımızın şakırtısına dağlar ses vermiş. Bunlar hep yaşanmış… Fakat bakmayın erkeklerimizin burma bıyıklarına, sert bakışlarına, külhanbeyi edalarına… Bunların çoğu içlerinde pamuk gibi bir yürek taşır. Sert görünümlerinde gizli bir duygusallık yatar. Bunu kendileriyle birkaç muhabbet ettikten sonra kolayca anlayabilirsiniz. Genellemelerin elbet istisnaları da vardır. Fakat bunlar, malumdur ki kaideyi bozmazlar.
78 
 Adını Unutum Şimdi  (nihat yavuz)

Adını unuttum şimdi, herkes gibi. Uzun bir ismi vardı, tiyatro yaşantısındaki uzun 61 yıllık ömrüne tekabül eden. Tatlı dilli, derviş ruhlu bir insan olduğunu anlatırlardı bana.
79 
 Cumhurbaşkanı Olabilirsiniz.  (Gürcan Erbaş)

Eski Yunan'da Tiyatronun neden baştacı edildiğini biliyor musunuz !
80 
 İzmir'de Tiyatroculara Destek Kampanyası  (Ulaş Tuzak)

İzmir’de tiyatro yapmaya çalışan herkes adına ilgili merciilere (Yerel ve Ulusal Basına, Büyük Şehir Belediyesine, İlçe Belediyelerine, Partilere, Derneklere, Klüplere, Odalara vs.) sesleniyorum; Lütfen İzmir’deki tiyatro hareketlerini takip edin! Onlara sahip çıkın! Destek verin!




son eklenenler
Meseller ve Kurucuova Ağzı
Hakan Yozcu
Eleştiri > Çağdaş Sanat
Meseller ve Kurucuova Ağzı
Hakan Yozcu
Eleştiri > Çağdaş Sanat
Bir Bahar Bekliyorum Üzerine
Hakan Yozcu
Eleştiri > Çağdaş Sanat
Her Şey Gülüşünde Saklı
Hakan Yozcu
Eleştiri > Çağdaş Sanat
İnciraltı Şairleri
Hakan Yozcu
Eleştiri > Çağdaş Sanat
Sessiz Çığlık Üzerine
Hakan Yozcu
Eleştiri > Çağdaş Sanat
"Gelecek 100 Yıl" Üzerine
Hakan Yozcu
Eleştiri > Çağdaş Sanat

Hakan Yozcu
Eleştiri > Çağdaş Sanat
Derman Atik İle Tiyatro Üzerine
Hakan Yozcu
Eleştiri > Çağdaş Sanat
Terapi Üzerine
Hakan Yozcu
Eleştiri > Çağdaş Sanat

 


 


Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.