Yaþama karþý sýmsýcak bir sevgi besliyorum... -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Gerçek demokrasinin olmadýðý ülkelerde, genellikle gençliðin büyük çoðunluðu ergenliðe adým atmasýyla birlikte, büyük çeliþkiler yaþamaya baþlar. Bazý ailelerin konumu normal olsa dahi, çevre veya devlet yönetiminin gerici siyasi otoritesiyle mücadele içerisinde geçip, büyük savrulmalar yaþayarak kendilerine yol bulmaya çalýþýr. Yaþanan bu gerçeklik içerisinde istisnalarý oluþturansa, temel eðitiminden tutalým da, ailenin kültür ve ekonomik yapýsý belirli bir orantýya sahipse, ergenlik çaðýna adým atmýþ bir gencin, sarsýcý þekilde karakter savrulmasý yaþamadýðýný da rahatlýkla söyleyebiliriz. Ancak daha önceki bölümlerde de belirtildiði gibi, ülkenin siyasal yapýsý demokrasiden uzak, eðitimi yaz boz tahtasýna çevrilip, her iki üç yýlda bir deðiþtirilmesi toplumu cahilleþtirmektir. Ve ailelerin büyük çoðunluðu insani yaþam standartlarýnýn altýnda bir gelirle yaþadýðý sürece, bu tür ülkelerde yetiþen gençlik, çok tehlikeli savrulmalar içerisinde bir karakter þekillenmesi kazanmaktadýr. Bilindiði gibi her genç insanýn damarlarýndaki kan, ergenlik çaðýnda adeta tavan yapmaktadýr. Ergenlikte insaný en çok hareketlendiren noktalarýn baþýnda, cinsel enerji (Libido) gelmektedir. Bu enerjinin yaþa uygun sirkülasyon ortamý saðlanmayýp, sürekli ayýp ve baský altýnda tutulmasý, gençlerde tahminlerin üzerinde bir kiþilik sorunu yarattýðý akýllardan asla çýkarýlmamalýdýr. Mevcut doðal olan bu duruma ekonomik, siyasi, eðitim eþitsizliði, düzensizlik ve sürekli gelecek korkusu eklendiðinde, ifade edilen ortamda doðru bir karakterin oluþup yol alacaðýný düþünmek, kiþinin kendisini aldatmasý demektir. Her insan gençliðin vermiþ olduðu heyecanla çok güzel hayal ve planlar kurar. Eðer önünde iyi bir rehberlik yapacak aile, çevre, öðretmen ve devlet yoksa, o çocuklarýn geleceði her zaman Kafdaðý’nýn arkasýnda kalmaktadýr. Türkiye gibi ülkelerde gerçek durum bu þekilde olduðuna göre, özellikle aileler nasýl yapmalý ki, çocuklarýnýn büyük savrulma ve hayal kýrýklýðýna uðramadan, ya da en az hasarla normal bir karaktere sahip olabilsinler? Dünyanýn her yerinde ailelerin büyük bir çoðunluðu, çocuklarýnýn karakter savrulmalarýný önleyecek, maddi ve manevi imkânlara sahip deðillerdir. Bu yüzden tüm görev ve sorumluluk devlete düþmektedir. Devlet ise demokratik ve insan haklarýndan uzak, Ortaçað döneminden kalma kutsal devlet, kutsal lider, kutsal ýrk ve kutsal din anlayýþýna sahipse, Allah o topluma yardým etsin. Sosyolojik olarak her devlet sistemi toplumun beyni, aklý, düþüncesi, ahlaký ve vicdaný demektir. Nasýl ki bir insaný, insan yapan en büyük özelliði kafasýnýn içerisindeki “Beyin Hücrelerinin” geliþim, hareket ve eðitilme þekline baðlýysa; birey ve toplumu ortak insani ölçülerde yaþatan sistem de, devletin idari ve siyasi yönetim organý, o toplumun ortak beyin hücreleri demektir. Bir toplumun ortak beyin sistemi olan devlet idaresinin, Anayasasý çaðdaþ ve gerçek demokratik þartlara göre yapýlmayýp, güçlülerin elinde bir silah durumundayken, kimse gerçek adaleti asla beklememelidir. Bu yüzden ekonomik olarak her türlü adaletsizlik, talan, yalan ve yolsuzluk, bireylerin karakterlerine ayný þekilde etki yapmaktadýr. Toplumsal karakterin en saðlam tespiti, o toplumu yöneten devletin anayasasý baþta olmak üzere, tüm farklýlýklara yaklaþýmý en somut laboratuvar niteliðindedir. Çünkü bireyleri deðiþtirip dönüþtüren yapý devlet yönetimleridir. Bazen bireyler devlet sistemini beðenmeyip örgütlenerek, devleti deðiþtirip yeni bir yönetim þekline geçse de, ancak her hâlükârda toplumu insani deðerlere kavuþturan sistem, yine devletin kendisidir. Türkiye’de oturmamýþ bir devlet sistemi ve gerçek demokratik anayasanýn mevcut olmamasýna raðmen, aileler bu durumu ciddiye almadan, þu hatalarý yaparak yaþamaktadýrlar. Genellikle anne ve babalar, kendi ezilmiþliklerinin vermiþ olduðu aþaðýlýk kompleksiyle, çocuklarýnýn zekâ, yetenek ve ruh yapýlarýna dikkat etmeden, rast gele içgüdüsel duygularla yönlendirmektedirler. Örneðin çocuðun doðasýyla en ufak bir ilgisi bulunmayan abartý, hayalperest ve olduðundan farklý gösteren sýfatlarý atfetmeleri. Ayný þekilde çoðu aileler, içerisinde yaþamýþ olduðu toplum ve devlet sistemiyle siyasi, kültürel ve dini noktalarda barýþýk olmadýðý halde, çocuklarýnýn ileride neler yaþayacaklarýyla ilgili herhangi bir öngörülerinin bulunmamasý. Mevcut devlet sistemi, farklý düþünce ve kültürel yapýlarý anayasal olarak tanýmayýp, her türlü engeli çýkarmasýna raðmen, muhalif aileler çocuðunun baþarý göstererek ileride iyi bir hayata sahip olacaðýný hayal etmeleri, tam bir çaresizlik örneðidir. Diðer bir önemli nokta ise, aileler, çocuklarýnýn zanaat, mesleki, sözel ve sayýsal yeteneðine bakmadan, genellikle popüler ya da ekonomik olarak kariyeri yüksek olan alanlara doðru teþvik etmeleri. Toplumun büyük bir kesimi çocuklarýný bu þekilde yönlendirip, ileride sürpriz bir baþarý saðlamýþ olsa dahi sorunlarý burada bitmemektedir. Demokratik olmayan sistemlerde her insan iþte, çarþýda, pazarda, devlet ve özel kurumlarda, sürekli siyasi, dini, kültürel, etnik veya çeþitli kýskançlýklar biçiminde dýþlanmaya maruz kalmaktadýr. Özellikle bu durum, büyük hayallerle hayata baþlayan gençlerde ciddi karakter savrulmalarý yaþatmaktadýr. Çünkü Türkiye sistemi sözde toplumun hepsine deðer veriliyormuþ gibi popülist yalanlarla, sürekli din ve ýrk milliyetçiliðiyle ulusal birlik saðlanmaya çalýþmaktadýr. Halbuki modasý çoktan geçmiþ din ve ýrkçýlýða dayanan devletler, iþine geldiðinde vatandaþ olarak görülen farklýlýklara her türlü katliamlarý yapýp, sürekli iç çatýþmalarla yaþamaktadýrlar. Bu yüzden her zaman dünyayý geriden takip ederler. Belirtilen çað dýþý uygulamalar, toplumda devlete güveni sarstýðý gibi, çok kötü bir karakter çürümesine de yol açmaktadýr. Karakterlerin iyi veya kötü þekilde oluþmasýnda, her zaman devlet sistemleri birinci sýrada en büyük etkiye sahiptir. Bunun farkýnda olup deðiþim ve insanca yaþamdan yana olan toplum ve ülkelerin, þu þekilde hareket ettikleri görülmektedir. Öncelikle toplumsal sözleþme olan Anayasalarýnda, ülkedeki tüm farklýlýklarý resmi olarak kabul edip, toplum içerisinde meþruluklarý saðlamakla iþe baþlarlar. Daha sonra bu resmiyetin hayata geçmesi ve uygulanabilmesi açýsýndan, tüm bireyleri ve de kamusal hizmette görev alacak kiþiler, demokratik plan ve programlarla eðitilip yetiþtirilir. Bir noktaya kadar bunlarýn etkili olduðunu, ancak bu noktadan sonra insanda mevcut olan kariyer, kýskançlýk ve egoizmin her an kötülüðe kayacaðý düþünülerek, ilave olarak þu yasal güvenceleri getirmiþlerdir. Baþta toplumun genelini kapsayacak asgari bir maddi destek garantisi saðlanýr. Daha sonra kamu ve tüzel kiþiliklerde görev alan insanlarýn, en ufak bir suistimalde bulunmalarý durumunda makam, mevki, rütbe, yetki, etnik, düþünce, din ve nüfuzuna bakýlmadan, en aðýr þekilde cezalandýralacaðý hükümlere yer verilmesi. Bu tarz düþünüp yaþayan sosyal devletlerde, olumsuzluklar ya tamamen son bulmuþtur veya istisnai þekilde görülmektedir. Belki de çaðýmýz þartlarýna göre topluluklarý ancak bu þekilde en az sorunla yönetmek mümkün olmaktadýr. Türkiye’de devlet yönetimindeki yolsuzluk ve anormalliklere paralel olarak, toplumdaki savrulmalara baktýðýmýzda þu gerçeklerle karþýlaþýlmaktadýr. Ýstisna temiz ve dürüst yaþayan bireyleri tenzih ederek, üst düzey bürokrat ve sermaye sahibi burjuvaziden tutalým, orta ve alt katmandakilerin %95’i sisteme benzer þekilde her türlü kiþilik bozukluðu gösteren bir karakterle yaþamaktadýrlar. Baþta da belirtildiði gibi insanýn kötü bir karaktere sahip olmasýný, öncelikle devletin siyasi yönetim ve eðitim yapýsýnda aramak gerekir. Yok devlete laf söylemek olmaz, devlet bizde kutsaldýr, birliðimiz ve beraberliðimize zarar verir aldatmacalarýyla asla hareket edilmemelidir. Eðer toplum iyi bir karaktere sahip olmak istiyorsa, öncelikle devlete karþý bilimsel bir eleþtirel düþünceyle, devlet yönetiminin gerçekçi anayasal yapýya kavuþmasý saðlamalýdýr. Bu yapýlmadýðý sürece, ne toplum iyi bir karaktere sahip olacaktýr, ne de devlet içerisinde talan, rüþvet, yalan, hýrsýzlýk, aldatma, adam kayýrma ve kavgalar asla bitmez. Bu düþüncelerimizi kanýtlayan örneklerse, Türkiye’de günde en az elliye yakýn adam kaçýrma, kavga, cinayet, trafik kazalarý, kadýn katliamlarý, yaðma, iþlerde usulsüzlük ve çevre felaketleri, hem devletin hem de toplumun karakterinin niteliðini en iyi þekilde göstermektedir. Bunlarýn aksini iddia edenler varsa, lütfen bilimsel ve eðitici þekilde paylaþýlsýnlar ki, bizim gibi düþünenler yanýldýðýný anlasýnlar. Kaynaklar: Erich Fromm- Saðlýklý Toplum Friederich Engels- Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni Michel Foucault- Cinselliðin Tarihi Doðan Cüceloðlu- Ýnsanýn Davranýþý Cames M. Jasper- Ahlaki Protesto Sanatý Agnes Heller- Bir Ahlak Kuramý Eguene Enriquez- Sürüden Devlete Mircea Eliade- Dinsel Ýnançlar ve Düþünceler Tarihi. 3 Cilt Robert B. Cialdini- Ýnsanýn Psikolojisi Cemal Zöngür
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |