Tecavüz ve tacizin cinsellikle en ufak bir alakasý bulunmamakta. Kiþiyi bu tür eylemlere iten dürtünün birinci sebebi, çocukluðundan itibaren saðlýklý bir aile ve ortamda yetiþmeyip, fiziksel ya da duygusal travmalar yaþamasýndan kaynaklý.

Ýkinci temel sebepse, bireyin yaþadýðý toplumun temel kültürü olan dinin ve bu dine baðlý oluþturulan ahlak yapýsýnýn, kadýna ve insana bakýþ açýþýdýr. Ýfade edilen dürtülerin bilinç altýndaki amaç kendince intikam almaktýr.

Diðer birtakým nedenler eklenecek olsa da en temel sorun, kiþilik bozukluðu ve dinin kadýna bakýþ þeklidir. Türkiye'de tecavüz, taciz ve katliamlar istisnalarý aþýp, her gün ve her yerde yaþandýðýna göre demek ki, Türkiye devlet yönetimi aþaðýlýk varlýklar yetiþtiriyor. Durum bu noktada olduðuna göre, devletin kendisini sorgulayýp intihar etmesi gerekiyor.

Sýradan hangi insana sorulsa tecavüz, taciz, iþkence ve katliama kesinlikle karþý olduðu söylenir. Ancak neden bu insanlýk dýþý olaylar yaþanýyor sorusuna doðru düzgün mantýklý bir cevap verecek insanýn çýkmamasý, düþündürmeye devam etmekte.

Bu bilgisizliðin kaynaðý, çoðu devletlerin ahlak ve namus kavramýný en büyük deðer olan insan yerine, tanrý ve dine dayalý psikolojinin hakimiyetidir. Çünkü tanrýnýn emirleri olan kutsal kitaplarda erkeði yüceltip, Adem'in cinsel zevki için kadýný kaburga kemiðinden yarattý mantýðýyla eðitilen toplumdan bu beklenir.

Buradaki toplumsal yanýlsama ve sorun, Türkiye gibi devletlerin, ahlak deðerlerini dinin temeline göre þekillendirdiðinin bilincinde olunulmamasýdýr. Bir toplum ve devlet, tanrýnýn insaný mükemmel yarattýðýna inanýp, buna baðlý eðitimle inançlý nesiller yetiþtirildiðine göre, sonuca þaþýlmamalý.

Halbuki psikoloji bilimi insaný mükemmel yaratan bir gücün olmadýðýný, insan atalarýndan Homo Erektus, Homo Hubilis, Homo Sapiens, Primat, Neandertaller, Adem ve Havva hikayesiyle birlikte, ilkel kabilelerin zekalarýnýn düþüklüðünden görüyoruz.

Ýnsaný dünyadaki diðer canlýlardan farklý kýlan tek özellik, beyin hacim yapýsýnýn büyüklüðü ve hücre (Nöron) saysýnýn 14 milyarý aþmasýdýr. Tanrýnýn bu özelliliði insana verdiði kabul edilse bile, insanýn dört dörtlük olduðu anlamýna asla gelmiyor.

Ýlk insan mevcut beyin ve bilinç yapýsýyla çevresindeki hayvanlardan sadece kýsmi þekilde farklýlýk göstermiþtir. Diðer tüm yaþamý hayvanlarla ayný idi. Ýþte tam bu noktada insanýn bilinç ve psikolojisinin nasýl geliþtiði sorusu ortaya çýkýyor.

Ýfade edildiði gibi insanýn en büyük özelliði, beyin hücrelerinin sýnýrsýzca bilgi, görgü, deneyim, hareket, kaydetme, tekrarlama ve iletiþim iþlemine “RAM” sahip olmasýdýr. Bu yapý ayný zamanda insanýn zeka seviyesini de belirlemekte.

Ýnsanýn ellenmemiþ ya da eðitilmemiþ doðal zeka yapýsý, Akýllý ya da Ahlâklý olduðu anlamýna asla gelmiyor. Ýnsan önce zeka seviyesini yükselterek diðer hayvan türlerinden farklýlaþabilir. Bunun içinde sürekli canlý cansýz varlýklar üzerinde nedir, neden, nasýl ve niçin olduðunu sorulayabildiði zaman insanlaþýr.

Fizik kanununda olduðu gibi hareket etmeyen, statik kalan canlý ve cansýz varlýklar, her zaman çürüyüp yok olmaya mahkumdur. Ýnsan bilinci de ayný özelliðe sahiptir. Mutlaka her konuda sorgulama egzersizi yapmasý gerekiyor. Bilgi egzersizini de yine yaþam koþullarýna ve çaðýn özelliðine göre deðiþtirip geliþtirmeli.

Bilinçte belirli seviye yakalandý tamam demek, insanýn yeniden zekasýzlaþmasý anlamýna geliyor. Çünkü her yeni çað eskisine göre ileri olduðundan, bir önceki zeka yapýsýyla yeni çaða cevap olmak hiçbir zaman mümkün deðil. Ýnsan bilincine çok basit bir örnek vererek psikolojik þekillenmeyi tarif etmeye çalýþalým.

Ýnsan bilinci; çeþitli renk, figür, desen, þekil, anlam ve ifadeler taþýyan halýnýn dokunmasýna benzer. Halý örneði deyip geçmemek gerekiyor. Makinenin icat olmadýðý ilk ve orta çaðlarda halý ya da dokuma iþi, yazýnýn icadý kadar büyük bir zeka, yetenek ve bilgi devrimidir.

Ýnsanýn bilinç yapýsý halý örneðinde olduðu gibi arkadaþ, aile, grup, çevre ve devletin eðitim þekliyle; nasýl bir bilinç, düþünce, ahlak ve akla sahip olduðunu gösteriyor. Bilinçaltý; yüce tanrý, din ve devletin kutsallýk temeli üzerine oluþmuþsa, Türkiye gibi ülkelerde en aþaðýlýk sorunlarýn yaþanmasý tesadüfi deðildir. Devlet ve toplum olarak yarým zekaya sahip olunduðunu gösteriyor.

Ýlkel ya da yarým zekayla eðitilmemiþ bilinç yapýsýna sahip insan atalarý orman, maðara ve kabile yaþamýyla 12 milyon yýldan sonra, tarýmcý (Neolitik) yaþama geçmesiyle, bilinç yapýsýnda önemli geliþme saðladý.

Tarýmcý yaþamýn oluþturduðu zeka yapýsý yeni çaða cevap olamayýnca, Tanrý Krallýklar dönemi olan Sümer Uygarlýðýna adým atýlýr. Yazý ve ticareti icat eden Sümerler, daha fazla zeka ve bilinç yapýsýný ilerletemeyince, tek tanrýcý (Monoteist) Yahudilik, Hristiyanlýk ve Ýslamiyet'in oluþumuna zemin yaratmýþtýr.

Dünya toplumlarýnýn büyük bir kesimi tek tanrýlý dinlerin kural ve kaidelerine göre þekillenmesiyle, yeniden duraðan (Statik) zeka yapýsýna geçmiþ oldular. Söz konusu bu zeka duraðanlýðýný, baþta Tevrat ve Zebur olmak üzere her üç dinin þu kutsal bilgilerden anlayabiliyoruz.

Tek tanrýlý kutsal dinlerin kitaplarý, kadýnýn erkeði ayartan ve yoldan çýkaran cinsel obje olduðunu ifade ederek, erkeðin istediði zaman yaþýna bakmadan çocuk yaþtakilerle evlenebileceðinin örnekleri þöyledir.

Yücelik atfedilen Davut, Daniel, Süleyman gibi onlarca peygamberin, sekiz yüzlere varan karýsý ve cariyelerinin olduðu. Ýsteyen her peygamber veya erkek karýsýndan birisini oðluyla evlendirdiði gibi, oðlunun karýsýný kendisine aldýðý. Kardeþlerin birbiriyle evlendirildiði.

Ayný þekilde Hz. Meryem, Hz. Yakub'un karýsý olduðu halde, oðlu Hz. Yuýsuf'a niþanlayýp, ancak Hz. Meryem'in Yusuf'tan deðil de, bilinmeyen bir nedenle hamile kalmasý. Hz. Ýsa'yý doðurmasýyla babasýnýn kim olduðu tartýþmasýnýn önünü kesmek için, Allah'ýn oðlu olarak din kitaplarýnda yazýlmasý.

Bunlarýn Allah emri olarak insan bilincine yerleþtirilmesi, insan bilincinin ne kadar gerileþtiðini gösteriyor. Bu ifade edilenlerin daha beterini Ýslam'ýn kutsal kitabý Kuran-ý Kerim'deki örneklerden Hz. Muhammed'in 9 yaþýndaki Ayþe ile evlenmesi.

12 karýsý ve 12 Cariyesinin varlýðý, erkeði yüceltip kadýný erkeðe sunan cinsiyetçi ve seks düþkünlüðünü kutsayan bir din ve anlayýþla yetiþen toplumlar, elbette caný istediði zaman taciz ve tecavüz edecektir. Þimdi bu insan zekasýnýn çaðýmýzda ve özellikle Türkiye gibi ülkelerde, çocuk ve kadýn tecavüzlerini nasýl teþvik ettiði baðlantýsýný açýklamaya çalýþalým.

Gerek Helenistik çaðdan itibaren gerekse çaðýmýzda demokratik materyalist düþünce ve yaþam bilinci, dine dayalý düþüncenin insaný geri zekalý yaptýðý uyarýsýna raðmen, buna sürekli karþý çýkan dinci toplum ve devlet yönetimlerinden biriside Türkiye'dir.

Tanrýnýn emrettiði dine dayalý hikayelerle eðitilip yetiþtirilen toplumlarda, kadýný istediði gibi kullanmaktan asla çekinilmemekte. Hatta bunu daha da resmi ve meþrulaþtýrmak için her yere cami yatýrmak, Ýmam Hatip Okullarýný yüceltmek, kutsal eðitim adýyla, kuran kurslarýnda kadýn yerin dibine sokuluyor.

Adem'le; erkeði suçsuz ve en iyi tanrý kulu gösterirken, Havva'yý; yýlan ve þeytanla iþbirliði þeklinde kadýnýn aþaðýlýk diþi gösterilmesi. Böyle bir tanrý emrine inanan devlet, toplum ve anlayýþtan insanlýk beklenir mi?

Bu mantýk, inanç ve devlet yapýsý deðiþmediði sürece, Türkiye'de daha çok çocuk, kadýn ve hayvanlara taciz ve tecavüzler edilecektir. Dikkat edilirse bugüne kadar devlet tarafýndan doðru, bilimsel ve mantýklý hiçbir çözüm önerisi duyulmuyor.

Zekasý geliþmiþ orman kabileleri gibi idamdan bahsediliyor. Halbuki idamlar dünyanýn hiçbir yerinde bir sorunu çözmemiþtir. Üstelik daha çok sorun yaratýyor. Bunlarýn yerine “Felsefe ve Üst Ýnsan” dersleri doðru ve sürekli verilse, demokratik ülkelerde görüldüðü gibi idam literatürden çýkacaktýr. Bütün bunlar Türkiye toplumunun zeka ve psikolojisinin, kabile seviyesinde kalmýþ insancýklar olduðunu göstermeye yetmektiyor.


Cemal Zöngür