Konuş ki seni göreyim. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Artık karar verdim. Mütevazı olmak erdem değil bir hastalıktır. Kendimi bir değer olarak sunmayı, ben de herkes kadar özel biriyim demeyi bir türlü beceremedim. Özgüvenim eksik belki de, hatta aşağılık kompleksinden ölüp geberiyor da olabilirim. Koca bir ömrü tüketip bitirdim ama ben de rüzgâra karşı kırk metre işeyebiliyorum demeyi başaramadım. Gerçi nasıl diyeyim böyle bir marifetim mi var? Kime yaklaşsam, kimle tanışsam mübarek Hint Kumaşı… Yirmi beşlik simit gibi kasım kasım kasılmaktan dünyayı göremiyor. Bir ben mi tenekeyim tanrım? Bir ben mi bakırım altın pazarında. Dünyanın merkezini kaça kiraladınız be mübarekler. Samanyolu galaksisinin tamamı mı sizin etrafınızda dönüyor? Ayak uyduramadım, alışamadım, uyumsuzum… Ama bir gün sabrım taşacak. Çok yakındır, hissediyorum. Bıre dingiller, bıre şaşkalozlar, siz farkında değilsiniz ama ben de değerliyim. Tahmin ettiğinizden daha seçiciyim. Türk varlığına armağan olsun desem de çok önemserim varlığımı. Kaf dağının doruklarından inmeyen burnunuzu alıp gidin buradan çabuk. Haydi yaylanın bakim, çekin kapımdan arabanızı. Hadi anam, hadi canım, usul usul git toz kaldırma… Sen Sevtap Hanım, sen aynaya bakmıyor musun? Hiç güzel değilsin, cidden söylüyorum. Suratının simetrisi seni beklide on üçünde terk etmiş. O yerden bitme halinle kocaman popunu bile zor taşıyorsun. Saç boyamakla, makyaj yapmayla, dar blucinlerle durumu kurtarman mümkün değil. Yüz ve vücut bakım kremlerine, pahallı parfümlere döktüğün paraya yazık. Sana bir önerim var. Kasma be kızım, salla gitsin, ciddiyim,.. Cengiz Bey, bol keseden atmayla yürümez be anam bu peynir gemisi. Daha dün hidayet geldi size. Bir sene oldu olmadı. Bir de baktık karın tesettüre girmiş. Senin bıyıklar tül gibi olmuş. Nur yağmış sanki durup dururken hanenize. Sendikanı da hükümet yanlısıyla değiştirmişsin. Yakında müdür olursun belki ama adam olamazsın. Belli ki bu işlerle bir yere varmayı düşlüyorsun. Bak iki gözüm, bu ülkede neyin ne olacağını önceden kestirmek zordur. Yarın, öbür gün hükümet düşer. Sana Kılıçdaroğlu kasketi de yakışmaz. Bilesin… Referandumda bütün sülalen EVET versin isterse. Akşama kadar niye kafamızı şişiriyorsun kardeşim. Çok mu nasihate açız biz? Çok mu cahil? Çakma akıllarla yürünmez ki bu hayat yolunda. Adam dediğinin kendi rotası olur. Üzgünüm Şükran Hanım, benim gözümde beş para etmezsin. Hayatımda gördüğüm en rahat, en vurdumduymaz insansın. Kendi keyfin bozulmasın diye her türlü ucuzluğu göze alabilirsin. Senin gibi insanları hiç sevmiyorum. Kocan iyi kazandığı için değil, genlerine egemen olan haylazlığın nedeniyle çalışmıyorsun. İnsanın azıcık yaşadığı ülkeye, dünyaya karşı ilgisi olur. Doğal afetler ve yitirilen yaşamlar seni ırgalamaz. Çevre kirliliği ve savaşlar da. Ülkende ne olup bittiğini zaten umursamıyorsun. Varsa yoksa televizyon dizilerin. Çocuklarına pazardan giysi alan komşularını küçümsediğine tanık olduğum günden beri sizi hiç sevmiyorum. Siz marka giysilerle kaliteli insan olunduğunu sanan zavallı birisiniz. Benim gözümde bir sinekten bile daha işlevsiz ve değersizsiniz. Özel derslere harcadığınız paralara yazık. Senin çocukların okumazlar. Aha da buraya yazıyorum. Eğer birazcık size çektiyseler kesinlikle okumazlar. İsmail Abi, kusura bakma ama sana da iki çift sözüm var. Güzel abim, canım abim senin hiç bilmediğin, hiç mükemmel yapmadığın bir şey yok mu? Balıktan anlarsın. Arabalar senin uzmanlık alanın. Futbol zaten senden sorulur. Merak ettiğim bir şey var. Örneğin büyük tuvaletini nasıl eşsiz yapabiliyorsun? Büyüğümüzsün, canımızsın diyoruz ses etmiyoruz. Ama sende çok atıyorsun be iki gözüm. Yedin bitirdin koca ömrümü. Beynimi çürüttün gari. Eğitimden anlıyorsun, siyasetten, tarihten, yemekten anlıyorsun baklavadan hatta börekten. Sen yufka açabilir misin örneğin? Sabırla bekliyorum. Bir gün belki yahu ben bu meseleden pek çakmam dersen inan dişimi kıracağım. Canım abim, ukala abim, palavracı abim. Azıcık sus da kafamızı dinleyelim. Senin yerin bambaşka Hülya Hanım… Sana söyleyecek sözüm yok. Her halinle bana benziyorsun. Sakarsın, beceriksizsin ve insanları, doğayı, yaşamı seviyorsun. Etten, kemikten, kandan, irindensin sen. Senin yemeğinin dibi tutabilir. Saçların rüzgârda dağılabilir. Akşama doğru eteğinin ütüsü de bozulabilir. Sokakta yürüdüğünde ayakkabıların çamurlanabilir hatta. Tanıdıklarına selam vermeden geçemezsin sen. Ay sonunun anca denkleştirebilirsin. Ne yazlığın var güneyde, ne de deniz manzaralı dubleksin. Kocan arada bir içer de üstelik. Neyse ki; kavganız gürültünüz yok. Sana sözüm yok Hülya Hanım… Seni kesmez benim kılıcım… Seyfullah Ağustos 2010 Sinop
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © seyfullah ÇALIŞKAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |