Bir önyargıyı yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur. -Einstein |
|
||||||||||
|
DERİN UYKULAR DA: AYDIN MISIN? Liderlik, önderlik kavramıyla ilgili bir yazıyı nerede okusam, duysam Tahsin Yücel’in “Gün Ne Günü” isimli deneme kitabında okuduğum bir deney gelir usuma. Alman, Eric von Holst, küçük balıklar(golyan) üzerinde bir deney yapar. Balıklardan birinin, beyninin sürüde birliği sağlayan tepilerin odağı olan ön bölümü çıkarılıp da yeniden sürünün içine bırakılınca, genel olarak tıpkı türdeşleri gibi davranır, yalnız eskiden olduğu gibi sürüden ayrılmaya özen gösterecek yerde, canı nereye isterse oraya gitmeye, bu arada, tüm sürü de onu izlemeye başlar. Sonucu bir başka bilim adamı Konrad Lorenz çıkarır: beyninin bir bölümü alınmış olan hayvan, sakatlığı nedeniyle, sürünün tartışmasız önderi oluvemiştir. Tahsin Yücel’in yorumu ise şöyledir: “ Bizim de bu noktaya geldiğimizi mi söylemek istiyorum? Hayır, çünkü bizim bilir- bilmezlerimzin Eric von Holst’un çok sevimli golyanının düzeyine erişebilmeleri için daha çok ekmek yemeleri gerekir.” Almanya deyince, İkinci Dünya Savaşı ve Bertolt Brecht gelir aklıma. 1978 yılında İstanbul’da, ‘Tepebaşı Deneme Sahnesi’nde bir tiyatro oyununu izlemiştim. Oyunun adı “Cesaret Ana ve Çocukları” idi. Yazarı Bertholt Brechet, yönetmeni ise Beklan Algan’dı. Çok etkilenmiştim. Benim üzerimde tesiri hala vardır. Oyun, kazanıyorum derken kaybedenlerin öyküsünü anlatıyordu. Brecht’in çok sevdiğim bir şiiri: BİR OĞUL DOĞARKEN Akıllı olsun derler analar babalar Oğulları doğduğunda. Ben ise aklımla İçine ettim tüm yaşantımın. Şimdi yalnızca Bilgisiz ve düşüncesiz biri Olmasını diliyorum oğlumun. O zaman rahat bir yaşam sürer işte Bakan olarak kabinede. Adnan nur Baykal, “Şeytanlaşan İnsanlar” isimli kitabının arka kapağına Brecht’in bir yazısını almış: “Kaldırımda ufak bir çocuk ağlıyormuş. Yoldan geçen bir adam çocuğa yaklaşmış, neden ağladığını sormuş. Çocuk: - Sinemaya gitmek için elimde iki tane beş lira vardı. Büyük bir çocuk geldi, elimden zorla beş lirayı aldı, demiş. Eliyle de uzaklaşmakta olan çocuğu göstermiş. Adam çocuğa şevkatle yaklaşarak konuşmaya başlamış: -Bağırmadın mı, yardım çağırmadın mı? - Olur mu, bağırdım. - Kimse duymadı mı? - Kimseye sesimi duyuramadım. - Neden daha yüksek sesle bağırmadın? - Sesim daha yüksek çıkmıyor, demiş ve adama umutla bakmış. Adam gülümseyerek, - O elindeki beş lirayı da bana ver, diyerek çocuğun elinden zorla ikinci beş lirayı alıp oradan uzaklaşmış. Büyük ozan bizlere sesleniyor hala: ŞEHİTLER Şehitler, Kuvayı Milliye şehitleri, mezardan çıkmanın vaktidir! Şehitler, Kuvayı Milliye şehitleri, Sakarya’da, İnönü’de, Afyon’dakiler Dumlupınar’dakiler de elbet ve de Aydın’da, Antep’te vurulup düşenler, siz toprak altında ulu köklerimizsiniz yatarsınız al kanlar içinde. Şehitler, Kuvayı Milliye şehitleri, siz toprak altında derin uykudayken düşmanı çağırdılar, satıldık, uyanın! Biz, toprak üstünde derin uykulardayız, kalkıp uyandırın bizi, uyandırın bizi! Şehitler, Kuvayı Milliye şehitleri, mezardan çıkmanın vaktidir! (Nâzım Hikmet) t Ilgaz Rıfat Ilgaz sadece Hababam Sınıfı’nı yazıp bizleri güldürürken düşündürtmedi. Güzel şiirler bıraktı, uyarılar yaptı: Aydın mısın kilim gibi dokumada mutsuzluğu Gidip gelen kara kuşlar havada Saflar tutulmuş top sesleri gerilerden Tabanında depremi kara güllelerin Duymuyor musun kaldır başını kan uykulardan Böyle yürek böyle atardamar Atmaz olsun Ses ol ışık ol yumruk ol Karayeller başına indirmeden çatını Sel suları bastığın toprağı dönüm dönüm Alıp götürmeden büyük denizlere Çabuk ol Tam çağı işe başlamanın doğan günle Bul içine tükürdüğün kitapları yeniden Her satırında buram buram alınteri Her sayfası günlük güneşlik Utanma suçun tümü senin değil Yırt otuzunda aldığın diplomayı Alfabelik çocuk ol Yollar kesilmiş alanlar sarılmış Tel örgüler çevirmiş yöreni Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende Benden geçti mi demek istiyorsun Aç iki kolunu iki yanına Korkuluk ol
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kemal düz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |