"Tanrı bizi yaratırken, muhtemelen 'Bakalım kim önce pes edecek?' diye düşünmüştür." - Douglas Adams"

Öykü > Beklenmedik

üzgün

Yatağın Isındı Abla

Henüz bir çocukken amcası tarafından bir genelevde çalıştırılmak zorunda bırakılmış, büyüdüğünde vurmalı çalgılardaki ustalığı sayesinde adından söz ettirmiş ve kendisini yakından tanıdığım, ama adını değiştirerek yazdığım birinin gerçek yaşamının öyküsüdür bu.

karışık

Yüzyılın Son Fırsatı

...tüm yaşadıklarının hayal olma tehlikesini bertaraf etmek istercesine sağ elini yumruk haline getirdi. Avucunun içinde sakladığı küçük kağıt parçasını hissetmek istiyordu. Kağıt bir davetle ilgiliydi.

üzgün

Tek Çare

Gülbahar, yuvasından yavrusunu kaptırmış kuş gibi, çaresiz dönüp durdu eşinin başında. Aklına birden kayın validesiyle kayın babası düştü. Gecenin bu ileri saatinde -henüz üstünden çıkarmadığı-gelinliğiyle, kayın babasının yanına gitmek için hızla evden çıktı. Kocasını o halde tek başına bırakarak.

karışık

Nar'ın Bahçesi

Nar'ın Bahçesi,
her an karşılaşacağımız içimizden birinin öyküsü...
Yaşamın
her anında etkisinde kalınan çocukluk anılarının beklenmedik öyküsü...

olumsuz

Kaçı Gecenin

hep bi terslik var kırıntıları toplamaya çalışıldığında izleri,hep bir terslik var damlaları yakalamaya çalışıldığında yerdeki izleri

üzgün

Dingin Bir Akşamüstü

Yalnızım, Yalnızsın, Yalnız…
Yalnızım, Yalnızsın, Yalnız…
Yalnızım, Yalnızsın, Yalnız…

olumlu

Bir kafe macerası

Kız bir yandan yoldan geçenlere bakarken bir yandan da o iki mavi lambanın göz kamaştıran ışıklarının hala kendi üzerinde olduğunu hissetti.

üzgün

Geceyarısı Cinayetleri 1

Sustu adam... Bir anda çocukça küsme krizlerine girdi. Perdelerini kapadı, hatta belki pijamalarını bile giydi. Akşam karanlığına sarılıp yattı. Üşüyordu ve sabahın serinliği bastırdığında – koskoca adam- altına işeyebilirdi, tıpkı eskisi gibi, tıpk

olumlu

Park

Genç çocuk çantadan gri renkli bir defter çıkardı. Üzerinde küçük kareler vardı. Gördüğüne inanamıyordu, olamaz diye geçirdi içinden.Elleri titreyerek defteri aldı. Açarken kalbi durmak üzereydi. Birkaç saniyeliğine gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. İlk sayfayı açtı. Kendi elyazısıydı. Günlük kendi günlüğüydü. Yarı şuursuz bir şekilde sırt çantasını açtı.

üzgün

Biletsiz Yolculuk

İçine çektiği nefesi bıraktı. Yalnız verilen bir nefesin, kötü kokmuş artıklarıydı saçılanlar. Tüm bu yıldızlara rağmen, bu kadar ağır mı olmalıydı yaşananlar ?

düşündürücü

Yaşar Ne Yazar Ne Yazamaz

Mevsimler bir cumartesi sabahını vurduğunda, ufacık bir kene, kırmızı deri ceketli bir mor ineğin kapkara, çikolata renkli sırtında, ineğin cinselliğini emiyordu. Aynı anda gökyüzü, bir galaksiler arası çatalca ayrılmışçasına, karşıt görüşlü bulutlar tarafından birkaç parçaya bölünmüştü. Ayın 32’siydi.

karamsar

Mavi Düşlerde Umuda Yolculuk

Kalkıyor, pencereye doğru yürüyor... Çıplak ayaklarından zeminin serinliğini hissediyordu. Bir de gözlerine gelen güneş ışıkları olmasa !..

üzgün

'Hadi Kalk Artık'

''Çığlıklar arasında acımasız bir oyun vardı. Her bir çığlık boğuyordu bir diğerini. Böylece hepsi boğulacaktı.''

karamsar

Yüzyirmibir

Kan beynime sıçradı. Tüm organlarım eksikliği saydı. Bir eksik vardı. Aradım dünyayı, ayı, evreni ve zamanı. Girmediğim kara delik yanmadığım atmosfer kalmadı kainatta. Sonra seni gördüm, tattım dudaklarının kokusunu. Yok sende değildin aradığım. Tam yüz yirmi kişi, sende dahil yüz yirmi kişi. Kimdir nedir bulamadım bir türlü.

olumsuz

Ovada Yakalayan Ölüm

Kardeşinin arabaya atının biriken gübrelerini yüklediğini görünce yanına gidipKolay gelsin, hayrola sabah sabah bu keyif ne böyle diye sordu.

Başa Dön