Devrimin Öksüz Anne ve Babaları
Devrim tüm kulakları tırmalarcasına yayılıyordu bütün gökyüzünebütün kulaklara ve kalblere
"“Yazarlık, düşüncelerimizi düzenlemek için değil; okuyucunun sabrını test etmek için icat edilmiştir.” – Franz Kafka"
"“Yazarlık, düşüncelerimizi düzenlemek için değil; okuyucunun sabrını test etmek için icat edilmiştir.” – Franz Kafka"
Devrim tüm kulakları tırmalarcasına yayılıyordu bütün gökyüzünebütün kulaklara ve kalblere
Ama burada, yani ölüm ile yaşamın tam ortasındaki çizgide süren mücadelede, anlatılanlar, ilginç bile olsalar dikkat çekemiyorlardı. Hiçbiri çözümü gösteremiyordu çünkü. Hiçbirinde sonuç ve takip edilmesi gereken yolu göremiyorduk.
Mehmet Akif’in dediği gibi, “Kim kazanmazsa bir ekmek parası/Dostunun yüz karası, düşmanının maskarası,’’ oluyor. İnsanın öz kardeşi bile böyle yaparsa, elin kızı terk etti diye eleştirmeye ne hakkımız var...
Hayat yaşam değildir Bazen insan yaşarken de ölebilir Ümitler düş değil ümittir İnsan sadece sevmeyi bilir
..Senin tek cevabın ondadır, seni doğuracak olan odur, ve \[o da\] senin tek doğuracağındır.
Saati duvara vurup kırdım. Artık ses çıkmıyor. Film bitti. Sabaha birkaç saat kaldı. Annemi uyandırsam... leyla horluyor. Birilerini arasam ve biraz konuşsam, şimdi dışarı çıkıp biraz hava alsam veya...
Ve yürürken son “engel”ine çarptı istemeden. Kafasını kaldırdı sinirli snirli. “Engel”iyle uzun uzadıya bakıştılar. “Engel”inin sıcak bakışları midesini bulandırdı. Küfretti içinden.
O gün hiç farketmediği şeyleri farketti Sezgin. Ama farkın farkında olan bir tek kendisiydi...
"Dün gece -Olağan Şüpheliler-i izledin mi?", "Oğuz Atay'ın günlüğünü
bitirdin mi?" gibi arka arkaya sorulmuş ve tartışma yaratmaya yönelik soru-
lara "Haydi çabuk,sonra konuşuruz" ortak yanıtını vermesine bak
Ağır ağır, her adımda aklından geçen herşeyi silip atarak önce çalışma odasına geçip öyküyü son haliyle bilgisayara kaydedip kapattı, sonra ışığı söndürdü. Üstündekileri tek tek çırakıp fırlatarak çırılçıplak girdi yatağa. Ayaklarını karnına çekti ve uyku
Her çocuk gibi ben de çok korkardım yalnız gecelerden. Karın ağrılarıyla geçirdiğim, bitmek bilmeyen, uzun, karanlık gecelerden sadece birisi bu. Ne zaman annem odaya yatmaya gelir, işte o zaman ben uykuya kucak açardım sıcacık...
Sizce eski ile yeni kavramlar ne kadar farklı? Ya da gerçekten bir farklılık var mı? Yoksa şimdi olan şeyler daha mı iyi? Peki ya eskisi...
Sanki bu cehennem ülkesinde hayat onu köşeye sıkıştırmak istiyordu ve köşeye sıkıştırılmış bir boksör gibi ha bire yumruklayacaktı, dengesini kaybettirip onu nakavt edecekti.
Mutlu sonla bitmeyen aşklar vardır. Verilen yeminlerin unutulduğu, gözlerinin renginin, sesinin tonunun hatırlanamadığı aşklar. Kimse bu aşkların kahramanlarından olmak istemez. Herkes bir kalpte derin yaralar açmak ve arada bir, ince bir sızı ile anılmak