"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."

Öykü

12 Eylülde Aşk ve Ben Çocuktum.

Ne günlerdi onlar, o gün için macera, bugün ise anlatılan ne acıklı dönemlermiş. Ne kayıpmış ömrümüzde.İnsanların birbirini kasıp kavurduğu bir dönemde çocuk olmayı öğreniyordum.
O zamanlar, aşk ne demekti, nerden alınırdı.
Bir çocuk bedenine ağır, bir

İlahi Kişi

Bu öykü benim yazdığım ilk öyküdür. Plansız yazmıştım ve sonlanacağını dahi bilmeden bölüm bölüm frpnet.net adlı siteye göndermiştim. Bu da, öyküyü sonlandırmam için üzerimde büyük bir baskı yaratmıştı.

yazı resim

Haftalık Pusu – II – Kışkırtma

-Ne bişiriyon aba?
\- Mercimekli pilav...
-Aba sen de sanki başka birşey bilmiyon, her ikigünde bir aynı şeyi bişiriyon,
\- E get öte sıracalı, içine düşecan gazanın,
-Aba madem pilav bişiriyon, bari zamanında getirde sufruya, şöyle ağzımızın dadıynan bi yemek yiyek ısıcak,

Narkoz

Hepi topu yarım sayfa ilan alabilmek için onca göstermelik ropörtaj, saçma sapan sorular, satış müdürlerinden randevular Yüzüm sıcak olsun diye boyuna flaş patlatıyordum. Niye? Kime? O da belli değil. efendim bir de aracın içinde bir poz alalım, güneşi arkaya almayı öğrenmiştim nasıl olsa. Onca fotoğraf dört yaprak gazetenin

Kış Günlüğü

Bir de; inceden bir yağmur düşüyor mangalın üstüne. Hani, senin o çok iyi bildiğin ve çok sevdiğin çisi türünden Ankara yağmuru var ya...

Aksi Bir Gün

Kendi kendime neşeli, eski bir şarkı mırıldanmaya başladım. Kendimi daha doğrusu beynimi bir şeyle meşgul etmeliydim. Yoksa bitmeyecekti bu aksi gün. Evet bu günde var bir aksilik. Tüm bu güzelliklerin arasında göremediğim, duyumsayamadığım bir aksilik olmalı; beni rahatsız eden, bu iğrenç kelimeleri beynime sokan. Yoksa insan nedensiz, durduk

Bankamatik

Kendince Haklı bir kadının sperm bankasından aldığı çocuğun doğduktan sonraki hayalleri ve yaşadıkları.

Salih Ustanın Düşü

Şehrin kedi ve köpekleri, çocuklar ve yoksul insanlar boş arazilerde kesilip parçalara ayrılan hayvanların etrafında yutkunarak günlerdir süren bu kutsal şöleni en küçük ayrıntısına kadar takip ettiler.

Kar ve Gül

Kar yağar da küçük torun durur muydu? Elini yüzünü bile doğru dürüst yıkamadan, elinde bir ekmek somunu, tiril tiril giysilerle dışarı çıkmaya hazırlanıyordu. Annesinin sevimli öfkesiyle üzerine kalın bir kazak giydi. Daha iyi kaysın diye lastik ayakkabılarını ayaklarına geçirdi. Beline kadar yağan kara aldırmadan bata çıka, konak bahçesinin

Başa Dön