Elini hayatından çektiği anda karşısında gördüğü Serpil onu seviyor muydu?
En iyisi biraz boyoz biraz bira biraz da deniz kokusuydu. Her zaman gittiği bara yöneldi. Yol boyunca Serpil'i düşünecekti. Bu ne garip ve mutlu bir telaştı...
İki adım attıktan sonra falcı önünü kesti geçti, midyeciye başıyla selam verdi ve geçti, kitapçıyı geçti; Serpil sadece doğru zamanda doğru yerde miydi?
Şöyle uzun uzun düşünmeliydi. Saçlarını, gözlerini, bakışını, herkesten farkını...
Örneğin o gün, Serpil onun sevdiği kazağı giymişti, öbür gün de ona başka bakmıştı, anlamıştı. Konuşmasından bakışından anlamıştı. Ya o arkadaş grubuyla beraber gittikleri gezide hiç konuşmadan birbirine baktıkları o on saniye, herkes anlamıştı...
Bara gelmişti bile ama boyozu almayı unutmuştu. Bira istedi, deniz kokuyordu, Serpil kokuyordu...
Sonra elinde boyozla Mualla geldi, karşısına oturdu, deniz kokuyordu ve karşısındaydı...
Hiç...
Elini hayatından çektiği anda karşısında gördüğü Serpil onu seviyor muydu? Boyoz, bira, deniz, Serpil ve Mualla... Onu kim seviyordu? Ya da o kimi seviyordu?