Mülteci Fahişe
Tanrıların en sevdiği kul yoktur; bütün kullarını eşit severler. Kulların şapşallığıdır; en sevilen olduklarına inanmak isterler...
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Tanrıların en sevdiği kul yoktur; bütün kullarını eşit severler. Kulların şapşallığıdır; en sevilen olduklarına inanmak isterler...
Yaklaşık yarım paket kağıt mendil, minik şişesindeki açık parfüm, işporta ürünü olduğunu haykıran bir cüzdan, sayması bile can sıkan bozuk paralar,şeker... “şeker mi?!?” dedi, hayretle.
tanıtılmasa..
Karşılaşmaları yağmurlu bir ilkbahar günüydü. Giray pencerenin önünde oturmuş yağan yağmuru seyrediyordu. Evlerinin önünden geçen yol işlekti. Acı bir fren sesinden sonra yuvarlanan bir aracın sesine fırlayarak hızla evden çıkmıştı.
Yaşanmış olanla yaşanabilecek olan arasında çok belirsiz bir çizgi var; işte yazarken sanırım en çok o eşiği aşabilecek olma ihtimali ürkütüyor bazen beni...
Değerli görüşlerinize sunuyorum saygılarımla.
Sevmek, aşık olmak, sevilmek bir olmak ne güzeldi seninle...
Şimdi yoksun ,yoklugunla bir oldum.
Senmişsin gibi sevgili.
Yani normal dünyevi evrenin mantığından kopulur, her şeyin inandırma mantığıyla var olduğu bir evrene geçilir. Bu yolla, dünya sıradanlıktan bir anda mucizeye dönüşür. Yapacağım yüzle yüzleşme, yani hem onunla karşılaşma, hem de ona kapılıp tek bir yüz olma, olgunlaşma!...
kader mahkumu diye birşey var ve içimizde yaşıyor
\- Herkese odun geliyor. Herkese kömür geliyor. Herkesin evinde sobası var. Herkes evinin içini ısıtıyor.
\- Anlamışsın ya işte.
\- Onu anladım da, herkes sobalarını balkona çıkarsa her yer ısınmaz mı? Böylece evi ısıtmaya gerek kalmaz dedi.
Aşk, iyi olduğu kadar da kötüdür ve ben kötü şeylere bayılıyorum. Onun içindir ki benim adım aşk. Çünkü ben de kötüyüm.