"Yarın sabah 09.00’da tüm okullarımızdan İstiklal Marşı’mız ve ardından okul zili sesi yükselecek. Çocuklara söyleyin, bize evlerinden eşlik etmek için hazır olsunlar. 09.00’da hep birlikte marşımızla, ders zilimizle, bütün iyi dileklerimiz ve neşemizle"

Ziya Selçuk Milli Eğitim Bakanı

Kasap

İşlerin yolunda gidiyor kasap
İşlerin yolunda
Satırın
Saldırman belinde.
Elin hayvanı emrinde.
Yere yatırıp biçersin,
Çengele geçirip yüzersin.

Mal derdinde kasap
Can derdinde koyun
Ne çirkin oyun
Ne berbat kafiye

Orhan Murat Arıburnu

Şimdi diyeceksiniz ki ne alaka? Alaka şu; 31 Ağustos'ta okulların açılması... Özel okulların bastırması, çıkardıkları yaygara ve sayın bakanın da özel okul sahibi olması işi tetikleyen gerekçelerden.

Hepinizin bildiği gibi ben de bu ülkenin kamburu sayılan ve yılın yarısını tatille geçirip, bir dünya maaş alan öğretmen denilen asalaklardan biriyim. "Seminer dönemi" diye çağrıldığımız 24 Ağustos'ta okulda, "Her türlü önlemi aldık ve yüz yüze eğitime hazırız" dediğiniz söylemlerin tutarlı olmadığını gördüm. Okula bir kutu maske yollanılmış, o kadar... Sanırım diğer okullar da benim okulumdan farklı değil...

Bize bildirilen yazıda bahçe kapısında çalışan tüm personel ve öğrencilerin ateşi ölçülerek bahçeye alınacak. Bahçede ayakkabılar da dahil olmak üzere, dezenfekte kullanılarak okul binasına alınacak. Bahçede, bina girişinde, her koridorda, sınıflarda, lavabolarda, öğretmenler odasında, idari personel ve yönetici odalarında dezenfekte malzemeleri kullanılabilir durumda bulundurulacak. Haftada bir kez bütün okul dezenfekte edilecek. Diğer zamanlarda da her akşam ve her sabah dezenfekte edilmiş olarak okul, eğitim ve öğretime hazır hale getirilecek. Gün içinde ise, kapı ve pencere kolu gibi sık kullanılan malzemeler dezenfekte edilecek.

Evet, dezenfekte malzemeleri yok. Dezenfekte işlemini yürütecek personel yok. Ateş ölçer cihaz yok. Bunları temin edecek ödenek yok. O zaman soruyorum; aldığınız tedbirler hangileri ve sanayi bakanlığıyla neyi görüşüp karara bağladınız sayın bakanım. Ben sizin gibi ne eğitim uzmanıyım, ne kişisel gelişimciyim; sıradan lisans programını hasbelkader bitirip öğretmen olan 657'ye tabi devlet memuruyum. Kafam aldığınız tedbirleri kavramaya yetmiyor. Sizler de güncel Müslümanlar gibi sala veya Yasin-i Şerif okutarak mı tedbirleri uygulamayı düşünüyorsunuz.

Yukarıda sembolik bir açılış yaparak neyi kutluyorsunuz? Bu sembolik davranışın ülke çıkarına getirisi ne olacak? Ben anlamakta zorlanıyorum. Şu yaşananlar ya da yaşatılmaya zorlanan şeyler bende, korkunç derecede kötü bir tiyatrodan başka bir algı yaratmıyor.

Bütün bunlar göz önüne alındığında, Orhan Murat Arıburnu'nun şiirindeki eleştirisi sizlerin gösterdiği bu vitrin süsleme sanatına uygun düşmüyor mu? Ben yirmi altı yıllık eğitimciyim, eğitimin bu kadar laçkalaştırıldığı zamanı hatırlamıyorum. AKP hükümetlerinin bakanları özellikle mi ana sınıflarında bile rağbet edilmeyecek berbat senaryolar üretiyorlar.

Sayın bakanım, size özellikle sesleniyorum; insan faydasına olmayan saçma davranışlardan kurtulacak işler yapın ki, sizi hep hayırla analım. Sizden önceki bakanların arasında varlığına umut bağladığımız bir tek Nimet Çubukçu oldu, onu da çabuk çevrilen kitap sayfası gibi bir şey anlamadan bitirdiler. Siz iki yıldır bakansınız, çok da güzel şeyler konuşuyorsunuz, ama yalnızca konuşuyorsunuz. Biz sadece söylenenleri dinlemek gibi bir murada sahip olsaydık, dünyaca ünlü şiirleri, şiiri en iyi okuyan tiyatroculardan dinler geçerdik. Ne olur insan için bir şey yapın...

Artık yazmaktan bıkmaya başladım. Sizin söyleyip yapmadıklarınız, benim aynı şeyleri yeni baştan söylememe neden oluyor. ben de yıpranıyorum, bütün bu toplumun belirsizlik içinde yıprandığı gibi.

Sürç-i lisan eyledikse (siz ve biz) affola...

30 Ağustos 20
Gölcük