Dünyada birbirinin eşi ne iki görüş vardır, ne iki saç kılı, ne de iki tohum. -Montaigne |
|
||||||||||
|
İnsanın içinden çok şey geçip çaresiz kaldığı anlar oluyor. Benim de oldu. Küçük bir çocuktum Kıbrıs'tan yardım feryatları yükseliyordu, bir şey yapamadığım için yalnızca ağlamıştım. Filistin meselesi o zaman da gündemdeydi. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının Filistin'e yardıma gittiklerini öğrenmiş, yine ağlamıştım. Denizlerin idam edildiğini öğrendiğimde de ağlamıştım. Asala denen örgütün diplomatları hedef alıp öldürdüklerinde, babamın da aynı akıbet içinde olabileceğini düşünmüş ağlamıştım. Mehmet Uzun'dan "Küçük bir çocuktum, Türkçe bilmiyordum. Türkçe konuşamadığım için dayak yemiştim" anısını okuduğumda da ağlamıştım. PKK köyleri bastı, yol kesti, evlerinden ve okullarından çıkardığı öğretmenleri kadın erkek demeden öldürdü ben yine ağlamıştım. Bulgarlar Kırcaali ve Deliorman bölgesinde yaşayan Türkleri zorla asimile etmeye çalıştığında da ağlamıştım. Yunanlıların kendi sınırları içinde Türklere yaptıkları saldırılarda da ağlamıştım. Hocali katliamında çoluk çocuk demeden Ermeniler Azerbaycan Türklerini öldürdüklerinde de ağlamıştım. Arakan'da Budist rahipler de dahil, ineğe kıyamadıklarını söyleyen Hinduların Müslümanları katlettiklerinde de ağlamıştım. Sırpların çoluk çocuk demeden katlettiklerinde bir çocuğun "Anne çocukları acıçasın diye küçük kurşunlarla öldürürler, değil mi?" dediği ve yaklaşık iki yaşlarında ölen bir anayı sarsarak kaldırmaya çalışan bir çocuğun etrafındakilere yardım edin der gibi "kalkmıyor demesi, ölü bir annenin memesini emmeye çalışan bir çocuk için de ağlamıştım. Filistin'de iki çocuğunu birden yitiren bir babanın kucağındaki cesetlerle çaresiz feryadında da ağlamıştım. Filistinli bir çocuğun "Anne cennette ekmek var mı? Artık biz de ölelim." dediğinde de ağlamıştım. Kuzey Irak'taki Türkmenlerin çeşitli gerekçelerle gerek Saddam denen caninin, gerek Saddam sonrası oluşan iktidar ve işgalciletin öldürülmelerini duyduğumda da ağlamıştım. Doğu Türkistan'da canlı canlı derisi tamamen yüzülmüş bir bayan Uygur kardeşimin saçlarından sokaklarda sürüklendiğini gördüğümde de ağlamıştım. Türkiye hariç dünya devletlerinin Doğu Türkistan konusunu açtığında Çin'in "Burada Türk yok, sadece bir kaç isyancı ve terörist var" dediğinde de ağlamıştım. Uygurların baba ayrı, ana ayrı, çocuklar ayrı kamplara kapatılıp, fiziki ve psikolojik baskı ve işkencelere maruz bırakıldıkları da da ağlamıştım. Çivilerle donatılmış bezbol sopalarına benzer sopalarla, kadın erkek, çocuk, yaşlı demeden Çinlilerin sokaklarda Uygurları döverek öldürdükleri de de ağlamıştım. Öldürülecekleri bile bile dört Uygur'un pasaportları yok açıklamasıyla, Türk hükümeti tarafından Çin'e iadesinde de ağlamıştım. Suriye işgali sırasında Kürt, Türkmen ve özellikle de Ezidi kadınlarına "Allahu Ekber" sloganlarıyla IŞİD eşkiyalarının önce tecavüz edip, sonra birkaç dolar karşılığında bu kadınları sattıklarını video ve resimlerini gördüğümde de ağlamıştım. Daha iki gün önce bir filistinli gencin "Ey Müslümanlar! Bizim için gıyabi cenaze namazı kılmanın, biz değil, siz ölüsünüz." dediğinde de ağladım. Ben hâlâ duyduğum ve medyadan gördüklerime ağlarken, bütün bu zulmü gerçekleştirenlerle, Müslümanlar devleti denilen devletlerin ticari anlaşması, hatta hükümet üyelerinin şirket ortaklıkları bu zalimlerle devam ediyor ve yaptıkları tek şey zalimi incitmeyecek kınamalarda bulunmak... Oysa o zalimler suyu, elektiriği, insani yardımları kesmede en küçük bir tereddütle bulunmadılar. Ben susuyorum, konuşma sırası sizde... Buyurun bakalım... 31 Ekim 23 Gölcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |