..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir zaman karakterlerimin hüzünlü olduklarýný düþünmedim. Tersine yaþam dolular. Trajediyi seçmediler, trajedi onlarý seçti. -Juliette Binoche
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Politik Olaylar ve Görüþler > Yûþa Irmak




26 Þubat 2021
Servet-i Fünûn Romanlarýnda Yarýn  
Yûþa Irmak
Ýki parmaðýmýn arasýnda duran sigarayý dudaklarýmýn arasýna götürmeye mecalim yok! Ama bir taraftan da yazma isteðim parmaklarýmýn ucunu karýncalandýrýyor. Ýçimdeki bu yazma arzusunun bir lanet mi yoksa bir lütuf mu olduðunu hala anlamýþ deðilim…


:FID:
Ýki parmaðýmýn arasýnda duran sigarayý dudaklarýmýn arasýna götürmeye mecalim yok! Ama bir taraftan da yazma isteðim parmaklarýmýn ucunu karýncalandýrýyor. Ýçimdeki bu yazma arzusunun bir lanet mi yoksa bir lütuf mu olduðunu hala anlamýþ deðilim…

Ne ise, konumuz ben ve ruh halim deðil, konumuz bu ülke insanlarýnýn sorunlarý… Aslýnda sosyal medyadan tamamen el ayak çekmeyi düþünüyordum, bunun için Facebook’u ve Ýnstagramý kapattým. Sonra “Cluphouse” programý ile tanýþtým. Ýlginç bir program. Burada bir odaya davet edildim. Edebiyat üzerine konuþma yapan Orçun Üçer Bey’i dinledim. Sonra Harun Korkmaz, Mehmet Yalçýn gibi alanýnda uzman iki akademisyen kardeþlerimizin de edebiyat, sanat, tarih ve meþke olan katkýlarý beni alýp o huzurlu olduðum gençlik dönemlerime götürüverdi.

Keþke dedim hep böyle þeyler konuþulsa ve hiç siyaset konuþulmazsa… Ama bu ülkede herkesin kendi canýnýn doktoru, çok iyi bir tarihçi, çok iyi siyaset bilimci ve âlim görmesi yüzünden kutuplaþmamak, tartýþmamak mümkün deðil. Dahasý, bu cahil sürüleri siyasi tarafýný belli etmek için can çekiþiyor olmasý sebebiyle de restleþmeler, kelimeler bittiðinde küfürleþmeler onlarda bitince iþ kavgaya, tehdide hatta cinayetlere kadar gidebiliyor… Oysa ben siyasetçilerin ve politikacýlarýn konuþmamasý taraftarý deðilim. Ancak tarafýný kesinleþtirmiþ, iletiþime kapalý, eleþtiriye kapalý, söylenen her sözü kendisine saldýrý olarak gören, doðruya yanlýþ, yanlýþa doðru diyen cahil ama cahil olmadýðýný sanan “NATO kafa NATO mermer insanlar ”la ayný odada bir saniye durmaya bile tahammül gösteremiyorum…

Bu yüzden kendimle bir anlaþma yaptým. Bundan sonra siyaset, politika, parti vs. konuþup yazmayacaðým… Çünkü muhalefetin bilenmiþ taraftarlarý 20 yýldýr iktidar olamamanýn sorumlusu olarak kendi parti politikasý ve lideri olduðunu düþünmeden, iktidar partisinin taraftarýna efelenerekten acýsýný çýkarmaya çalýþmasý görebileceðiniz en küçük öküzlük örneðidir bana göre… Bu mantýksýz, ahlaksýz, saldýrgan ve nobran tiplerle iletiþim sorununu mantýk çerçevesinde çözebilmenin mümkünü yok. Bu tiplerle iletiþim sorununu en iyi makinalý tüfeklerin çözeceðine inanýyorum…

Her ne ise, bu makalede dünün romanlarýnda yarýna çýkarýmlar yapmak için kaleme aldým. Memleketin bir ferdi olarak bugünkü sorunlarýmýzýn kaynaðýný nerede ve nasýl aramalýyýz diye düþünmeden edemiyorum…

Zira, tüm sorunlar herhalde, bir günde çetrefilleþmiyordur deðil mi? Geçmiþi yansýtan, geçmiþten konuþan eserler belki yeni bir imkan sunar diye düþünüyorum. Ne var ki, bu soy eserler günümüzde hemen hemen hiç kimseyi öyle çok da enterese etmiyor nedense… Günün sorunlarýndan konuþuyoruz, günün sorunlarýný tartýþýyoruz, günün sorunlarýna deðiþik dünya görüþlerinin perspektiflerinden yaklaþmaya çalýþýyoruz ama, geçmiþten bugüne tortulaþaný hiç de önemsemiyoruz.

“Hayatým roman…” diyerek belki önemser göründüðümüz, belki de enikonu hafife aldýðýmýz roman sanatý, toplumsal ve siyasî sorunlar açýsýndan, yaþarlýðý tükenmemiþ, kurumamýþ bir kaynaktýr aslýnda ve elbette Türk romaný için de geçerli bu.

Günümüzde sosyal medyada, Cluphouse konuþmacýlarý arasýnda da bu durumla ilgilenen kimseyi görmedim ve özellikle bu hususta Servet-i Fünûn romanýnýn Avrupa’da geçen sahnelerinin masaya yatýrýlmasý gerektiðine inanýyorum… Acaba bu eserler, yazarlarýn yarýna yönelik özlemlerini mi yansýtýyordu? Toplumdaki bir istek, bir özlem miydi diye düþünmeden edemiyorum. Ya da Doðu’yla Batý’nýn sentezine ihtiyaç duyduðumuzun önsezisi mi?

Evet örneðin, Cahit Kavcar’ýn 1985’te yayýmlanmýþ, emek ürünü bir incelemesi var bu ülkede: Batýlýlaþma Açýsýndan Servet-i Fünûn Romaný. Kavcar, Halid Ziya’nýn 1889 Paris sergisine gittiðini yazýyor. Halid Ziya Kýrk Yýl’ýnda bu Avrupa gezisinden büyülü, rüyayý andýrýr bir yolculukmuþçasýna söz eder. Bununla birlikte, Servet-i Fünûn’un büyük romancýsý, Paris’i asýl Balzac’ýn romanlarýndan tanýdýðýna þahitlik ederiz… Keþke burada okuduðu Paris’le gördüðü Paris’i de yazýp karþýlaþtýrsaymýþ ama yapmamýþ ne yazýk ki…

Paris’i okumalar aracýlýðýyla tanýmak, Yakup Kadri’nin Bir Sürgün’de anlattýklarý arasýnda yer alýyor. Yakup Kadri, kitaplarýn, dergilerin -II. Abdülhamid döneminde- yansýttýðý Paris’le roman kiþisinin gördüðü Paris’i ince elekten geçirip güzelce oranlar. Ýlkinin büyüsünü, rüyasýný, ikincisinde bulamaz. Özlem þimdi dinmiþ, dahasý, yerini hayal kýrýklýðýna býrakmýþtýr.

Halid Ziya’nýn eserinde Avrupa gezileri öyle fazla yer kaplamaz. Son romanýnda, Nesl-i Ahir’in giriþ bölümünde yurt dýþýndan dönülür. Yurtdýþýnda dikkat çeken Osmanlý Türkleri arasýnda, Pierre Loti’nin Mutsuz Kadýnlar adlý romanýnda uzun uzadýya anlattýðý hanýmlar da vardýr. Onlarýn Fransa’ya kaçmalarý baþlý baþýna bir macera sayýlmýþtýr. Pierre Loti de, Halid Ziya da maceranýn gerisindeki çýkýp gitmek isteðini, baþka bir yerde yaþamak tutkusunu nedense anlatmamýþlar. Belki azýnlýk gibi görünüyor olsa da o kadýnlarýn tutkusunda, toplumda çýkmaza sürüklenmiþ bir yaþama biçimini yakalamak mümkün. Azýnlýðýn sorunlarýný küçümsemek, hatta azýnlýðý hor görmek bu ülkenin eski bir hastalýðý desem inanmazsýnýz ey çoðunluk ama öyle iþte…

Halid Ziya, hayli sonra, Vedad Uþaklýgil’e aðýt, yas kitabý Bir Acý Hikâye’de, canýna kýymýþ oðlunun çocukluk yýllarýna döner; birlikte Avrupa’ya gidiþlerini, küçük Vedad’ýn teknik donanýmlar karþýsýnda ne çok heyecanlandýðýný içi yanarak anar….

Yirminci yüzyýlýn baþýndaki romanlarýmýzda, Ýstanbul’un Þiþli, Niþantaþý gibi yýldýzý yeni yeni parlayan semtlerinde oturan varlýklý hanýmlarla beyler, Avrupa’ya aþk, macera, henüz toplumsal boyutuna eriþememiþ bir hürriyet arayýþýyla ‘bakarlar’. Sadece baktýklarý için de, ne toplumun, ne ferdin hürriyetini açýk seçik görüp kavrayabilirler. Taleplerin gerisinde köklü düþünce deðil, özenti söz konusudur.

Romanlarýn dünyasýnda yol alýnýrsa, Avrupa bir hayaller, rüyalar haritasý, Avrupa’daki ülkeler de rüyalarýn gerçek olduðu yerlerdir. Daha, on dokuzuncu yüzyýlýn sonunda, Sergüzeþt’te Celâl, Batý’da büyük bir resim atölyesine devam etmiþ, baþarýlar kazanmýþtýr. Ama Moda’daki konaða dönünce, resim sanatýna ürküntüyle yaklaþan toplumun karbon kopyasýný çýkartýr. Paris’teki profesyonel modeller yerine, evdeki cariye Dilber’in modelliðiyle yetinmek durumunda kalýr. Yaptýðý resimler, -ne kadar ferah olursa olsun- bir konaðýn dört duvarý arasýnda kalacaktýr. Celâl, resim sanatýnýn, hangi toplumsal ortamda olursa olsun, insanlýða neler kazandýracaðýný baþkalarýna, yani kendi toplumunun insanlarýna anlatmayý ise aklýndan geçirmez…

Paris’te, Roma’da, Napoli’de, Monte Carlo’da yaþamýþ olan roman kiþileri, ikide birde, þaþaalý hayatlar içinde gösterilir. Avrupa’nýn o günkü ekonomik durumu, siyasetteki çalkantý, yaklaþan savaþ tehlikesi roman kiþilerinin gözünden kaçmýþ gibidir.

Avrupa’da sanatkârlarýn muhitlerinde, büyük eðlence yerlerinde, kumarhanelerde dolaþan zengin Türklerin birer Osmanlý prensi ya da prensesi olduðu konusunda -romanlara özgü- dedikodular çýkar. (Böylesi roman süsleri, bir kuþak sonra, Refik Halid’in okuma zevki aþýlayan romanlarýnda ince bir ironiyle tekrarlanacaktýr…) Söylencelerin bu prenses ve prensleri, çýkýp geldikleri toplumun uygarlýðýndan konuþmayý pek gereksinmezler.

Avrupa’nýn yaný sýra Amerika’da, örnekse, Mehmed Rauf’un eserinde az da olsa anýlmýþtýr. Mehmed Rauf, Amerika’yý bir dans ülkesi sayar. Orada bulunmuþ bir Türk genci fevkalâde güzel dans etmektedir. (Oysa beþ aþaðý beþ yukarý ayný dönemde bestelenmiþ bir opera, Puccini’nin Madama Butterfly’ý dans ülkesi Amerika’nýn yapýp ettiklerini simge kiþiler aracýlýðýyla yansýtýr.)

Avrupa’da tiyatrolar, operalar göz kamaþtýrýr. Büyük otellerin salonlarýnda orkestralar çalmaktadýr. Pompei harabeleri dolaþan Osmanlýlar geçmiþ zamanýn lavlar altýnda kalmýþ uygarlýðýna hayran olur.

Servet-i Fünûn romanýnda Avrupa, yarýnki toplumsal hayata tanýtýlmak istenmiþ. Henüz bir sentez arayýþý söz konusu deðildir. Bu romanlar irdelenebilseydi, sentez arayýþý herhalde mini bir yer tutabilecekti. Ama tutmadý!

Þimdiki sarsýlýþlarýmýzda, yaþadýðýmýz coðrafî konumu gözden ýrak tutarak, ille Doðu’da, ille Batý’da kutuplaþmalarýmýz yarým yüzyýldýr baþrolde. Üstelik doðululuktan ya da batýlýlýktan ne anladýðýmýzý bir türlü çözümleyemeyerek. Sentezden uzaklaþtýkça bir bumerang toplumu olup çýkacaðýz gibime geliyor.
Bilmiyorum siz ne düþünüyorsunuz ama tüm kavgalarýn içinde Avrupa’ya yüzünü dönmüþ toplumla özüne bakmaya çalýþan toplumun çatýþmasýna þahitlik ediyoruz…

Öyle deðil mi?



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn politik olaylar ve görüþler kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Chp, Gerçekten ‘demokrat’ Mýdýr?
Bir Çatýþma Zemini Olarak Kültür
Hizipçi Memur Partisi Chp
Chp’nin Psikopatolojisi
Sorumluluða Davet
Siyasetin Kilidini Açmak
Chp: Eski Hamam, Eski Tas, Eski Nalýn, Eski Tarz…
Huzuru Batýda Aramayýn!
Aynaya Bakmak
Solun Din Kardeþliði Rahibelerle

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Neyimizi Kaybettik
Sinema Kültürel Meselemiz Haline Ne Zaman Gelecek?
Seviye
Dikkat Bu Bir Siyasi Yazýdýr!
Milletlerin Ruhunu Taklit Öldürür
Arzu Yeterli Deðil
Türk Sinemasýnýn Ezberini Bozan Yönetmen
Yarýn Bekleyebilir Þiir Kitabý Üzerine
Aldatmanýn Cezasý Nasýl Kesilir?
Katilleri Tanýyoruz

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sakin Bir Acý [Þiir]
Geldim [Þiir]
Sözün Çiçeði [Þiir]
Gözbebeði Turþusu [Þiir]
Bir Hicran Naðmesi [Þiir]
Sevgiliye Hasretle [Þiir]
Geceye Kâside [Þiir]
Benimle Ölür Müsün? [Þiir]
Beste-i Nigar [Þiir]
Bilemezsiniz [Þiir]


Yûþa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aþýðý! Yayýncý, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.