Paranız varsa toprak alın. Artık üretmiyorlar. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Bizim ekip kalabalık olunca masaları birleştirmek zorunda kaldık. Masalar birleşince mesafeler kısalıyor ve ister-istemez muhabbetin kıvamı da koyulaşıyor. Evet, ben; kişilikli, dürüst, sözünün eri insanları seviyorum. Söze değer veren, ne söylediğini bilen, duygularıyla yaşadığı şarkıları seslendiren, kalben kabullendiğini başkalarının gözünün içine baka baka anlatan insanları seviyorum. Bu insanların dünya görüşü, hayat felsefesi, cinsi ve milleti ne olursa olsun fark etmiyor değer veririm. Dün akşam açıkçası öyle kültür, sanat, edebiyat sohbetleri yapacak kıvamda da değildim. Ülke politikası, değişen gündemler, yaklaşan yerel seçimler ister istemez muhabbettin yönünü illa “politikaya, partilere, liderlere” çeviriyor. Bir de erkek muhabbetinde, emekliler lokalinde ne beklenir ki? Muhabbet boyunca sohbete katılım göstermemeye dikkat etmeye çalışsam da dostlarım muhabbete dahil olmam için “abi sen gazetecisin, bilirsin..” gibi sözlerle gaz vermeye çalışsa da sükunetimi koruyup anlatılanları dinlemeye çalıştım… Sonra biri çıktı dedi ki; “CHP gibi “demokrat” bir başka parti varsa gösterin ona oy verelim…” Söz elbette buram buram cehalet ve kibirle yoğrularak öyle çıkmıştı ağızdan biliyordum ama kibirli insanlara haddini bildirmek bende ata sporu olduğu için “madem o kadar demokrat, o halde niye rahmetli Baykal zamanından beri Anayasa’yı sivilleştirmiyorsunuz?” dedim… Gık yok! Sonra yanımda oturan Barlas: “Yuşa konuştuğun kişi CHP gençlik kollarında ve avukat dikkat et” dedi. Barlas’ın bu uyarısı zaten gergin sinir sistemimi daha da gerdi. Arkadaş: “Ak Parti’nin yaptığı Anayasa Açılımı”nı niye destekleyelim” deyince “bu ülke ve halkı için isteyecek ve destekleyeceksin” dedim. Ak Parti bu ülkede iktidara geldiği günden beri “Anayasa Reformu” ile ilgili birçok şey konuşuldu. Konuşuldu ama bir çalışma da yapılamadı. Sebebi ne biliyor musunuz? CHP’nin yani ana muhalefetin “Yeni Anayasa”yı istememesi… 2002 yılından beri anayasa değişikliklerinin görüşüldüğü TBMM toplantıları, muhalefet partilerinin, özel olarak da CHP’nin gerçekten demokratik bir Türkiye istedikleri konusunda çok ciddi tereddütler uyandırmıştı bende. Tereddütler, evet, çünkü daha başından itibaren Anayasa Açılım’ına karşı olumsuzlayıcı bir tavır sergilemiş olmalarına rağmen, yine de TBMM’de bir uzlaşı zemininin bulunabileceğini umuyordum. Maalesef, yanılmıştım! CHP’nin, Türkiye’de bir yargı reformunun Yüksek Mahkemelerin yapısından başlayarak gerçekleştirilmesi zorunluluğunun farkında olmaması düşünülemeyeceğine göre, yargıya ilişkin 3 maddenin Anayasa değişikliğinin dışında tutulmasına olan itirazını anlamakta zorlanıyordum. Rahmetli Deniz Baykal’ın, “uçan kuştan hile sezen” Köroğlu mantığıyla ve Can Dündar gibi kanı bozuk ülke düşmanlarının “Canlı Gaste” programlarında Yeni Anayasa Reformu’na niye itiraz ettiklerini daha dün gibi hatırlıyordum. O zaman da mealen sol kafanın fikri: “Eninde sonunda Ak Parti iktidardan düşecek sonra dokunulmazlık imtiyazından yararlanamayacağı için bugünden önlemini almak, dolayısıyla yargı sisteminin yapısını değiştirmek istiyorlar!” mantığındaydı. Baykal o dönemde Erdoğan başta olmak üzere, AK Partili bakan ve milletvekilleri hakkında birçok yolsuzluk dosyası bulunduğunu, dokunulmazlıkları kalkar kalkmaz da mahkemelerin yolunu tutmak durumunda kalacakları için hükümetin Anayasa’nın yargı erki ile ilgili maddelerini değiştirmek istediğini öne sürerken, meseleyi ne kertede basit bir idrakle yorumluyordu… Baykal, tastamam bu gerekçeyle Anayasa değişikliklerini Anayasa Mahkemesi’ne götüreceklerini bildiriyordu ki, bu referandum yolunu kapatmak için işi yüksek mahkemeye havale etmek demekti. Açıkça o dönemde anlaşılan şuydu: CHP, millete değil, bürokrasiye güvenmekteydi! Halkın oyundan değil, bürokratik mekanizmadan medet ummaktaydı! Anayasa Mahkemesi’ne, CHP’nin yapacağı iptal müracaatı, esasen CHP liderinin ve CHP’nin yönetici kadrolarının demokrasi konusunda bilinçdışılarında çöreklenmiş ve bastırılmış endişelerini okumak artık semptomal bir davranış haline gelmişti. Semptomal, diyorum çünkü şayet referandumun Anayasa değişikliklerine “Hayır” oyuyla sonuçlanacağından emin değillerdi! Emin olmamak şöyle dursun, tam tersine, Türk halkının bu değişikliklere büyük çoğunlukla “Evet” diyeceklerini de ince ince hesaplıyorlardı. “CHP’nin TBMM’de kabul edilmiş olan Anayasa değişikliklerinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağını açıklamakla “Millet İradesi”ne bir eylemle iki kere hakaret ettiğini görmemiz gerekiyor! Nasıl mı? Birincisi: TBMM, millet iradesini temsil eden kurumdur ve CHP, TBMM’yi, dolayısıyla millet iradesini gözardı ederek Anayasa Mahkemesi’ne başvurmayı tercih etmişti. İkincisi: Anayasa Mahkemesi bu değişiklikleri iptal ederse, hükümetin referanduma gitme imkânı ortadan kalkmakta, dolayısıyla da millet iradesinin önü bir kez daha kesilmiş olmaktaydı. Diyeceksin ki; Anayasa Mahkemesi, yasaların Anayasa’ya uygunluğunu denetlemekle yükümlü bir kurumdur; dolayısıyla TBMM’nin onayladığı değişiklikleri reddederse Mahkeme’nin, millet iradesini gözardı etmiş olması gibi bir durum sözkonusu olmayacaktır. Tabi haklısın da burada unutulmaması gereken, bu defa Anayasa Mahkemesi’ne iptal için gönderilenin, herhangi bir yasa değil, Anayasa olduğuydu. Anayasa Mahkemesi, TBMM’de kabul edilmiş olan Anayasa değişikliklerini ancak Anayasa’nın değiştirilemez maddelerine aykırı bulduğu takdirde iptal edebilir. Değiştirilen maddelerin, Anayasa’nın değiştirilemez maddelerine aykırılığı ise, elbette sözkonusu değildi. Peki burada toplaşan dostlara sormak isterim. CHP’nin o günden bu güne zihniyetinde sizce bir değişim var mı? Bakın hepimiz birer ferdiz. Onlarda fertler ama bu ülkede kimlerle birlikte yaşadıklarının farkında bile değiller maalesef. CHP, Türkiye’de demokrasinin önünü kapatmak, millet iradesinin yerine bürokratik idareyi hâkim kılmak arzusundan vazgeçmeyeceği gün gibi ortada. Zira onların demokrasiden anladığı dil ise bambaşka… Dün de bugün de CHP anayasa değişikliklerini kendini helak edercesine iptal ettirmek gayreti içine gireceğine, AK Parti’nin, anti-laik faaliyetlerin odağı haline geldiği iddiasına Danıştay saldırısını delil olarak gösteren Yargıtay Başsavcısı hakkında suç duyurusunda bulunamamış bir parti olduğunu unutmadık ki bugün onların demokrasi havarisi kesilmelerindeki niyeti anlamamış olalım… Daha bu örnek gibi binlerce mesele yüzünden CHP’nin kurulduğu günden beri demokrat olmaya çalışmadığını bilmemek bir insanın beyni ile kıçının yer değiştirmesi demektir bana göre. O yüzden burada “demokrasi” dersi vermeye kalkacak en son parti CHP ve CHP’lilerdir.” dedim… Avukattan ses çıkmayınca müsaade isteyip evin yolunu tuttum. Yolda giderken bir insanın CHP’ye demokrat diyebilmesi için nasıl bir akıl tutulması yaşadığını düşündüm. Ya da böylesi eğitim alıp saf nasıl olabilirler diye düşünmeden edemedim. Gerçekten nasıl olurda bu insanlar tarihten, olandan bitenden ayrı bir hayal dünyasında yaşayabilirler? Bunlar acaba uyuşturucu filan mı kullanıyorlar dedim kendi kendime… Evet, kardeşlerim uzun lafın kısası şudur ki CHP bu ülkede hiçbir zaman “demokrat” olamamıştır. Hiç bir zaman da olmayacaktır. Avukat arkadaş gibi “demokrasi”yi kendi tekelinde sandıkça da yok olmaya, diz dövmeye mahkum bir parti kalmaya devam edeceklerdir. Bunları da onlara hatırlatmak bizim gibi farklı düşünenlerin görevidir. Zira insan ülkenin daha müreffeh bir konuma gelebilmesi için çalışacak ana muhalefete ihtiyacı olduğunu biliyoruz çünkü… Kalın sağlıcakla…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |