Yaşam kısa, sanat uzun, fırsat aceleci, deney aldatıcıdır. -Hippokrates |
|
||||||||||
|
Akşam saat dokuz... Ordunun darbe girişiminde olduğunu öğreniyorum... Darbe, İstanbul'da Boğaz Köprüsü'nün tutulmasıyla başlatılıyor. Emniyet Genel Müdürlüğü, istihbarat dairesi, TBMM, meclis lojmanları, başbakanlık, cumhurbaşkanlığı ve cumhurbaşkanlığı köşkü, TRT Genel Müdürlüğü, Esenboğa Havalimanı Ankara'da, Atatürk Havalimanı İstanbul'da dururken, darbenin başlangıcı Boğaz Köprüsü... Bu durum sizce de garip değil mi? İlerleyen saatler... Köprüde halka ateş açılıyor, ölenler oluyor... Sonra subaylar arasında ihtilaf; birbirlerini vuruyorlar... Meclisin bir kısmı gece yarısından sonra uçaklarca bombalandığı söyleniyor. Bu saldırıda ölen yok. Cumhurbaşkanı'nın Marmaris'te olduğu ve oradan ayrıldığı haberi veriliyor. Nereye gittiği bilinmiyor. Cumhurbaşkanı cep telefonuyla yayına katılıyor. Halka çağrıda bulunuyor; “Herkes sokağa inip dirensin" diyor mealen. Başbakan da yayına katılıp, görevinin başında olduğunu söylüyor. Her ikisinin de sesinde olağanüstü bir heyecan hissetmedim. Oysa 12 Eylül darbesinin bir tanığı olarak ben, çok tedirgindim ve korkuyordum. Klimaya rağmen hem avuçlarım, hem alnım terliyordu. Gece yarısından sonra, darbenin kırıldığını ve darbecilerin başarısızlığa uğradıkları haberini aldık. Ertesi gün iktidar tarafından sık açıklamalar gelmeye başladı. Cumhurbaşkanı darbeye kalkışan bu vatan hainlerinin en ağır şekilde cezalandırılacaklarını söylüyordu. 12 Eylül darbesi (yanlış hatırlamıyorsam) gece saat 3.00'de başladı ve beşte TBMM, TRT genel Müdürlüğü, Meclis lojmanları, Başbakanlık, Bakanlıklar, İstihbarat birimleri, Emniyet Genel Müdürlüğü ve o gün itibarıyla 67 ildeki valilik ve Emniyet Müdürlükleri ele geçirilmişti. Hemen akabinde Kenen Evren TRT'den yönetime zaruri nedenlerden dolayı el konulduğunu bildiriyor, askeri yönetimin bir süre ülkeyi yöneteceğini açıklıyordu. Gel gör ki, biz akşam başlayan darbe girişimini canlı yayın yapan tüm kanallardan adeta bir Amerikan filmi seyredercesine kesintisiz ve engelsiz seyretmeye muvaffak olduk. Çok çok ilginç bir darbe girişimiydi. Ne tür darbelerde bu tür yayına izin veriliyor, bunu anlayamıyorum. Yayınlara müdahale edemeyecek kadar güçsüz kimselerin hangi akılla darbe girişiminde bulunabildiklerini de benim aklım almıyor. Evet, daha sonra yapılan açıklamalarla, darbe girişimini FETÖ terör örgütünün gerçekleştirdiğini, Fethullah Gülen denen yaratığın hain ilan edildiğini yetkili ağızlardan duyuyorduk. Hani bu Feto denen yaratık “Hizmet adamı"ydı? Hani Eğitim alanında Ülke için her türlü çabayı sarf ediyordu? Hani ülkeyi dünyaya tanıtıyordu? Acaba iktidarla Feto denen alçağın arasını açan husus neydi? Neden bir “Hizmet adamı" birdenbire darbe yapmaya kalkıyor ve terörist oluyor? Biliyor musunuz, ben sağlıklı düşünemiyorum; 15 Temmuz bir dönüm noktası oldu; geçmişte işlenen ne kadar suç ve faili meçhul varsa, FETÖ tarafından işlenmiş oldu. Bunu iddia eden ise, “Hizmet adamı" diye Fethullah Gülen'i yere göğe sığdıramayan iktidardı. Sağlıklı düşünen biri varsa ve bana da izah ederse çok sevinirim. Muğlak düşünceler insanı yoruyor. Her ne ise, 15 Temmuz'un destan olduğuna inanan ve kabul edenler, herhalde hiçbir şeyden haberi olmayan askeri öğrencilerin, terhisi gelmiş askerlerin linç edilmesi destan ya da bayram dediğiniz. Vicdanınız sizi rahatsız etmiyorsa, destan ya da bayramınız kutlu olsun. Allah bu millete bir daha böyle destan ya da bayram ne yaşatsın, ne de bunlara sebep olup inanlara fırsat versin. Sadece bu kişilere Allah akıl, izan ve gerçekleri görebilme yetisi versin. Sürç-i lisan eyledikse affola... 15 Temmuz 21 Gölcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |