Bocce Federasyonuna Üye Oldunuz Mu?
Sabah gazetemi elime aldım. İlgi alanlarımı önce okurum yani sporu. Bir de ne göreyim ? ....
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Sabah gazetemi elime aldım. İlgi alanlarımı önce okurum yani sporu. Bir de ne göreyim ? ....
Kimisi gemiden inerken çımacının karadan ona doğru bir ikram gibi sürdüğü köprünün anlamlarında kalakalır, kimisi gemi halatlarının, yüreğin bam telini titreten seslerinde yavaş yavaş çımacılaşır.
Musa bu ne zaman ne yapacağını kestirmek zordur. Bazen neşe içinde, bazen Karadeniz de batan gemileri sahiplenir. Aynı dönem aynı okulun iki ayrı bölümünde iki toy taşra öğrencisi... Musa ve ben... Gözümüz açılmadan elimizde valiz Ankara yollarındayız. Kayıt sırasında tanıdım ilk kez onu. Tanışma o tanışma, uzun süren
O günde erken çıkıp, karanlık mal deposunun arasından geçerken, iki gün sonra oynayacağımız maçı düşündüm. "Mental ve kondisyon açısından maça hazır hissediyorum, hocamız görev verirse elimden geleni sahaya koyacağımından kimsenin şüphesi olmasın" diyordum basına verdiğim hayali demeçte. Karanlık mal deposunu geride bırakıp, Seka Camii'nin uzakta yanan ışıklarına doğru
Şimdi gözlerime bakıyor ve bir kelime düşmesini bekliyorsun dilimden.Eskisi gibi elini tutarken parmaklarımı parmaklarına karıştırmamı,nefesimle saçlarını okşamamı bekliyorsun ama dedim ya gözlerime boşuna bakma sevgili;sen artık bir cesedin elini tutuyorsun ve gözlerimden artık sana da kurak mevsimler...
Bir tespihe dizilmiş son boncuğum ben, ağdalı bir kıvamda dönen, dönen... Karar kılınıp da davet edildiğimde sahneye, sonsuzmuş gibi duran dönüşüm de son bulacak, işte o vakit bana yol görünecek. Ayan beyan anlatılacak ne yapmam gerektiği. Olgun bir meyve gibi düşeceğim dalımdan sonra. Ama önce olgunlaşmam gerekiyor, biliyorum.
Başlık bulamadım, öylesine yazdım. Sonunu da henüz yazmadım. Belki yazarım belki de yazmam.
Ancak uzun yürüyüşün yorgunluğunu iyice attığında, daha dikkatli bir bakışla şaşkınlığa dönüştü yüzündeki ifade. Buraya ilk kez geliyordu ve burası yaşadıkları yerin yakınında sayılabilecek, şaşılacak ölçüde farklı ve güzel bir kıyıydı.
Kadınların üzerindeyken çıkardıkları sesleri banyo yaparken de, suları etrafa sıçratırken de yaparlardı. Bu kadar yıkanmalarına rağmen hiçbir suyun bunları arındırmayacağını ta o zamanlardan bilirdim. Şimdi önümdeki dosyalarda kadınlara ve kızlara yaptıklarını anlatsam da bir görseniz! Hayatlarında en çok memnun oldukları zaman soyunuk oldukları, çırılçıplak oldukları zamanlardır.
İçinde elleri kelepçeli tutuklularla gemiler kalkardı Ankara'dan ve her gemide mahşeri bir kalabalık...İskelede sayısız el sallayanlar;kırılgan gözlerle dalgın dalgın bakmışlıkları giden gemilere.O gidişleri kaldıramayıp gecenin matemine kadar o iskelede çöküp kalanlar;her dönen gemide heyecanla ayağa kalkışları,her gemide daha da kahrolmuşlukları.
Endüstri toplumları yağmuru sevmez.Bu hastalık bizim topluma da sirayet etti.Ancak bizler hayatımızın en önemli varlık kaynaklarından bu varlığa hem şükran duyduğumuz ve hem de ihtiyacımız olduğundan,ona asla sırt çeviremeyiz.Ancak genç nesil üzerinde bir istatistik yaparsanız hayal kırıklığına uğrarsınız.
Mahallelinin takıldığı kahve de iddia bayiliği almıştı.Ozan Hulusi Ağabey’e ilk defa bu kahvede rastladı.Sıkıntılı olduğu ilk görüşte belli oluyordu.Heyecanla gazeteye bakıyor,kuponu işaretliyor,sonra hesap makinesinin birkaç tuşuna basıyordu.