• İzEdebiyat > Öykü > Kent |
101
|
|
|
|
Eski Ankara mahellerinden birini düşleyin, ya da Anadolu'dan her hangi bir eski sokağı... |
|
102
|
|
|
|
İstifini hiç bozmadan oturuyor. Kalkıyorum. Onu yerden kucağıma alıyorum. Başını koltuğuma sokup gövdesini sevmeme izin veriyor. Bunu yaparken arka ayaklarını yürümeye çalışıyormuş gibi hareket ettiriyor. Ona dokunurken her seferinde bunu yapmasından nefret ediyorum. Kendimi sürekli tecavüz ediyormuş gibi hissediyorum. O da cüssemden korkuyor ve duruma, ben vazgeçene kadar rızasız razı oluyordu. Onu yere bıraktığım anda temas ettiğim her noktasını diliyle haşin bir titizlikle temizliyordu. Kese atılmasına seve seve razı olabileceğini düşünüyordum.
|
|
103
|
|
|
|
Yurdumuzun önemli taihsel dönemecinde; Futbol seyircileri için kutsal bir ayin yeri gibi olan stadyumlardan birinin içine düşürüldüğü durum. |
|
104
|
|
|
|
Tepside iki tane bardak var: Demek kadın da çay içecek... Doldurup içiyorlar, içiyorlar. Birbirlerine gülümsüyorlar. Tek kelime etmiyorlar... Kadın hâlâ kocasının kucağında oturuyor. Kadın hâlâ limon kokuyor. |
|
105
|
|
|
|
Seri iki arkadaşın ağzından |
|
106
|
|
|
|
Okul koridorunun başındaki atık kağıt sepetini metecessin gözlerle karıştıran müstahdem bir dergi buldu."Türkü” yazıyordu üzerinde derginin.Temiz fakat sayfaları kopmuş geriye sadece başlığı “Kantin Güncesinin Son Harfleri” olan bir yazı kalmıştı.Müstahdem başka tarafları karıştırmayı bırakarak,ilgili gözlerle yazıyı okumaya başladı. |
|
107
|
|
108
|
|
|
|
Bu öyküyü yazmama vesile küçük ateş böceğine sevgilerle... |
|
109
|
|
|
|
her gecenin ilk açılış kadehi senin dudaklarını ıslatır ..
|
|
110
|
|
|
|
Genç bir, adam kalabalığı yararak yaşlı kadının yanına geldiği anda yere çöktü. Hüngür hüngür ağlıyor bir yandan da |
|
111
|
|
|
|
Genç kız yavaşça ayağa kalktı. Yürümeye başlarken “Ben bi düş alayım. Belki biraz kendime gelirim” dedi. Odadan çıktı.
Düşün altında çıplaktı. Gözlerini kapadı. Zaman yavaş yavaş geriye sarmaya başladı.
|
|
112
|
|
|
|
masal karelerden bir kesit... |
|
113
|
|
|
|
küçük insanların ortak öyküleridir bir kent |
|
114
|
|
|
|
Benin bildiğim en ağır küfrü etti. Hem de bağırarak. Küfrün arkasına “Ya sev, ya terk et” ekledi. Pek sevgi dolu görünmüyordu. Galiba bir şeyleri terk etmeyi düşünüyordu. |
|
115
|
|
|
|
Başımıza gelen olayları nasıl değerlendiririz? Hepimiz kendi açımızdan bakarız, kendi kültürümüzle değerlendiririz. İşte böyle bir yazı. |
|
116
|
|
|
|
Upuzun bir dolmuş sırası. Sırada bekleyen onlarca hatta yüzlerce insan. Sıranın baş tarafındakilerin yüzünde bekleyişin neredeyse sona erecek olmasından dolayı yerleşmiş hafif tebessüm ve uzun süredir bekliyor olmanın verdiği çökkünlük, yorgunluk. Sıranın sonundakilerin yüzündeyse umutsuz bekleyişin izleri. |
|
117
|
|
|
|
Doğayla çatışma,doğaya yabancılaşma |
|
118
|
|
|
|
FARKINDALIK BAZEN GEÇ GELİR. |
|
119
|
|
|
|
gün olur
ıhlamur kokuları iner şehre
|
|
120
|
|
|
|
Ey okuyucu; artık seni mekana hapseden bedeninden kurtulmalı ve bir yolculuğa çıkmalısın.
|
|