• ÝzEdebiyat > Öykü > Kent |
101
|
|
|
|
Tepside iki tane bardak var: Demek kadýn da çay içecek... Doldurup içiyorlar, içiyorlar. Birbirlerine gülümsüyorlar. Tek kelime etmiyorlar... Kadýn hâlâ kocasýnýn kucaðýnda oturuyor. Kadýn hâlâ limon kokuyor. |
|
102
|
|
|
|
Seri iki arkadaþýn aðzýndan |
|
103
|
|
|
|
Okul koridorunun baþýndaki atýk kaðýt sepetini metecessin gözlerle karýþtýran müstahdem bir dergi buldu."Türkü” yazýyordu üzerinde derginin.Temiz fakat sayfalarý kopmuþ geriye sadece baþlýðý “Kantin Güncesinin Son Harfleri” olan bir yazý kalmýþtý.Müstahdem baþka taraflarý karýþtýrmayý býrakarak,ilgili gözlerle yazýyý okumaya baþladý. |
|
104
|
|
105
|
|
|
|
Bu öyküyü yazmama vesile küçük ateþ böceðine sevgilerle... |
|
106
|
|
|
|
her gecenin ilk açýlýþ kadehi senin dudaklarýný ýslatýr ..
|
|
107
|
|
|
|
Genç kýz yavaþça ayaða kalktý. Yürümeye baþlarken “Ben bi düþ alayým. Belki biraz kendime gelirim” dedi. Odadan çýktý.
Düþün altýnda çýplaktý. Gözlerini kapadý. Zaman yavaþ yavaþ geriye sarmaya baþladý.
|
|
108
|
|
|
|
Genç bir, adam kalabalýðý yararak yaþlý kadýnýn yanýna geldiði anda yere çöktü. Hüngür hüngür aðlýyor bir yandan da |
|
109
|
|
|
|
masal karelerden bir kesit... |
|
110
|
|
|
|
küçük insanlarýn ortak öyküleridir bir kent |
|
111
|
|
|
|
Baþýmýza gelen olaylarý nasýl deðerlendiririz? Hepimiz kendi açýmýzdan bakarýz, kendi kültürümüzle deðerlendiririz. Ýþte böyle bir yazý. |
|
112
|
|
|
|
FARKINDALIK BAZEN GEÇ GELÝR. |
|
113
|
|
|
|
Benin bildiðim en aðýr küfrü etti. Hem de baðýrarak. Küfrün arkasýna “Ya sev, ya terk et” ekledi. Pek sevgi dolu görünmüyordu. Galiba bir þeyleri terk etmeyi düþünüyordu. |
|
114
|
|
|
|
Doðayla çatýþma,doðaya yabancýlaþma |
|
115
|
|
|
|
Upuzun bir dolmuþ sýrasý. Sýrada bekleyen onlarca hatta yüzlerce insan. Sýranýn baþ tarafýndakilerin yüzünde bekleyiþin neredeyse sona erecek olmasýndan dolayý yerleþmiþ hafif tebessüm ve uzun süredir bekliyor olmanýn verdiði çökkünlük, yorgunluk. Sýranýn sonundakilerin yüzündeyse umutsuz bekleyiþin izleri. |
|
116
|
|
|
|
gün olur
ýhlamur kokularý iner þehre
|
|
117
|
|
|
|
Ey okuyucu; artýk seni mekana hapseden bedeninden kurtulmalý ve bir yolculuða çýkmalýsýn.
|
|
118
|
|
|
|
Bir gün farkýna vardý: Ýnsan en çok ihtiyaç duyduðu sürprizin ne olduðunu en iyi kendisi bilirdi. Ýþte o günden sonra karar verdi kendi hediyesini yapýp bir köþeye saklamaya ve sonra onu bulmaya. |
|
119
|
|
|
|
Ýnsanýn ademden gelmemiþ olabileceðine dair bir baþka kuþkum da bu. Asiler her dönem olmuþlardýr ve gerçek asiler (ben bunlardan biri olmayabilirim) pes etmiyorlardý. Bir de asileri sindirmeye yeminliler vardý. Bunlar da her dönem oldular (ki ben bunlardan da olmayabilirdim) ve asilerle binlerce yýldýr savaþ halindeler. Bu savaþ, görüntüsü ayný olan iki ayrý türün savaþý gibi. Asiler mi onlarýn postunda, onlar mý asilerin postundalar bilmiyorum. Tek bildiðim her iki türün de postunu sýkýca sahiplendiði.
|
|
120
|
|
|
|
Çýplak ampulun yaydýðý ýþýk sigara dumanlarýný yararak tipik öðrenci evi salonunu soluk bir þekilde aydýnlatýyordu. Ýki arkadaþ kýçlarýný halýnýn üstüne koymuþ, sýrtlarýný da ucuz çekyata vermiþlerdi. Gece henüz çok ilerlememiþti, ama iki kafadarýn içmeye erken baþladýklarý çekyatýn her iki yanýndaki boþ biralarýnýn çokluðundan belliydi. Belki de bu þiþelerden bazýlarý önceki gecelerden kalmýþtý. |
|