"Bilmezlik ile ne hoþtum; hayalimde ne güzellik, ne de aþk vardý." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Öyküler girdabýndaki olaylarýn nasýl geliþeceði hiç belli olmaz. Mutlu son ile biten öyküler hep acýlarla, hüzünlerle baþlar. Asýl korkulmasý gereken senaryo bunun tam tersidir. Eðer yazar güzel günler, mutlu yaþamlar anlatarak baþladýysa iþte o zaman okuyacaklarýnýz felakettir. Yaratýcýlýk elbette sonsuz seçeneði içinde barýndýrýr. Önceden kestirilemez olaylar dizisi kurgulayabilir. Birisi çýkýp þunu sorabilir. "Öyküler yaþamýn gerçeklerinden farklý mýdýr?" Hayýr, öykü zaten yaþamýn kendisidir. Öykümüzün kahramanlarý tam rahata erecekleri zaman, yaþamýn sýkýntýlarýndan azýcýk uzaklaþtýklarý zamanda ansýzýn çekip gittiler. Sabaha karþý derin bir uykunun karanlýk kuyularýna inip bir daha çýkamadýlar. Kapýcý gelip ekmekleri býrakmak için zile bastýðýnda onlar çoktan ölmüþlerdi. En azýndan devlet hastanesindeki doktorlar öyle söyledi. Topu topu iki çocuklarý vardý. Biri oðlan, ötekisi kýz. Oðlan üniversiteyi dört sene önce bitirmiþti. Düzenli bir iþe girememiþti. Bir yýl, altý ay, birkaç ay gibi birbirinden farklý sürelerle ona yakýn iþe girip çýkmýþtý. Hepsinden kendi isteðiyle çýkmamýþtý. Çalýþtýðý iþ yerinin biri zaten mevsimlikti. Bir baþkasý ise iflas ettiði için kapanmýþtý. Ýflas eden kiþiler sonra baþka bir isimle baþka bir kentte þap sat iþine girmiþlerdi. Sýnavdan aldýðý puan devlete kapaðý atacak kadar yüksek gelmemiþti. Torpil de bulamayýnca orda burada sürünmekten baþka çare kalmýyordu. Devlet Baba televizyonlarda kayýtlý iþsiz sayýsýnýn düþtüðünü söylüyordu. Haberleri dinledikçe kendine olan güveni iyice azýlýyordu. Neden herkes bir yolunu buluyor da ben baþaramýyorum diye üzülüyordu. "Neden ben bu kadar beceriksizim?," deyip duruyordu. Birkaç ay önce tasý taraðý toplayýp iþ bulmak için alýp baþýný bu kocaman kente gelmiþti. Aslýnda hiç böyle bir niyeti yoktu. Akrabalarýnýn sözüne kanmýþtý. "Bu küçük kasabada yok olup gidersin. Ýstanbul'da herkese fýrsat var. Gel sen de burada þansýný dene," türünden cümleleri onlarca kez kurup sürekli yineliyorlardý. Dayanamadý, bir umuda tutunup Ýstanbul'a geldi. Ýlk birkaç hafta akrabalarýnýn yanýna takýldý. Bu böyle olmayacak deyip ayrýldý. Kendi kasabasýndan gençlerin kaldýðý bekâr evine taþýndý. Önce eðitim gördüðü alanla ilgili iþlerin peþine düþtü. Bahçe peyzajý iþi bulamayýnca, bir kafeye garson oldu. Ayda sekiz yüz elli lira maaþ, sigorta yok, pirim yok. Bahþiþlerden ay sonunda payýna düþeni alabilirsin… Öyküler parmaklarýný avuç içine yuvarlayýp borazan yaparak çýðýrtkanlar gibi sokaklara baðýrmazlar. "Haydi, yetiþin baþlýyor." Biz duysak ta duymasak ta, görsek de görmesek de yaþamlarý ince ince iþlemeye devam ederler. Arada bir yaþamýn bazý renklerine uzaktan baktýðý doðrudur. Örneðin gerçek olsa bile Bakkal Necati ile Berber Mustafa'nýn aþkýndan söz etmeyi ayýp sayabilir. Sürekli bahar bahçe, çiçek böcek ve lay lay lom anlatýmlar ve kurgular gerçekliðin dýþýna taþmaktadýr. Yaþam bazen acýmasýz olaylarý birbiri ardýna sýralayarak anlatýcýyý küstürebilir. Yirmi beþ kuruþ için indikleri kuyuda metan gazýndan zehirlenerek ölen üç çocuðun öyküsünü kim anlatmaya heves edebilir ki? Soðuk ve ýslak bir sabah... Sulu sepken kar altýnda ve buz gibi bir sokakta yürürken telefonu çaldý. Sevimsiz haberi vermek ve insanýn yüreðini daðlayan cümleleri kurmak amcasýna düþtü. Ýþyerine gidip izin aldý. Memleketine gidecek otobüsler genelde akþam saatlerinde kalkýyordu. Yakýn illere veya o istikamete yakýn geçen otobüs firmalarýnýn birinden bilet aldý. Bir kaç saat otobüs terminalinde bekledikten sonra yola çýktý. "Dar zamanlarda iþlerim hiç rast gitmiyor. Hay böyle þansýn içine …çayým ," dedi. Bin kere, on bin kere dedi. Ama beklemekten baþka çare yoktu. Üstelik annesinin ve babasýnýn baþýna ne geldiðinden haberi yoktu. Kafasýnda binlerce soru dans ederken pencerenin dýþýndan akýp geçen resimlerin içine boþ gözlerle baktý. Ölen kadýn ve erkek elli yaþýný geride býrakalý birkaç sene olmuþtu. Adamýn emekli ikramiyesinin üzerine köydeki babadan kalma birkaç parça tarla da satýlýnca bu apartman dairesini alabilmiþlerdi. Elde avuçta ne varsa hepsini harcayýnca doðal gaz baðlatma iþini seneye erteleyip bu kýþý soba ile geçirmeye karar vermiþlerdi. Her sabah açýlan kapý duvar olunca, içerden sis gelmeyince komþular þüphelenip çilingir çaðýrmýþlardý. Çaðrýlan çilingir kapýyý açtýðýnda karý koca çoktan ölmüþlerdi. Yataklarýnýn içinde dönüp durmuþlar ve birkaç yere kusmuþlardý. Zehirlendiklerinin farkýna varmýþ ama ayaða kalkýp pencereleri açabilecek gücü kendilerinde bulamamýþ olabilirlerdi. Lodos ve sobada köz olarak kömürden eve dolan zehir iki caný birden alývermiþti. Kýzlarý daha on sekizinde evlenmiþti. Dur, otur dedilerse de söz geçmemiþti. Ben Selahattin'i seviyorum demiþ, baþka bir þey dememiþti. Vermeseler kýz kaçýp gidecekti. Kötülük çýkmasýn, tatsýzlýk olmasýn diye razý olduklarýnda bu defa baþka bir sorun çýkmýþtý. Oðlanýn ailesi onlarýn kýzýný gelin olarak istemediklerini saða sola söylemeye baþlamýþlardý. Yaþamlarý boyunca böyle bir aþaðýlanmayla karþý karþýya kalmamýþlardý. Evde kalmýþ kýzlarýný birilerine kakalama hesaplarý içindeki insan konumuna düþüvermiþlerdi.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © seyfullah ÇALIÞKAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |