"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."

Öykü

İstanbul Masalları 4

öncesi
şiddetli bir yağmur yağıyordu dışarıda. gök gürlüyor (bir,iki,üç) ardından şimşek çakıyordu. hücrenin penceresinden zehir gibi bir soğuk girmekteydi. kemiklerine kadar işlemişti soğuk

Bir İleri Bir Geri

Küçük bir oda odanın içerisinde bir köşede ufak bir mum yanıyor mum küçük bir alevle kırmaya çalışıyor odanın karanlığını ama yetmiyor aydınlatmaya nesneleri
Nesneler karanlığı üzerlerine örtmüşçesine kendi dünyalarını yaşıyorlar mumun alevinden çekinen bir edayla dalmışlar kendi sessizliklerine

Guguklu Saatin Çaldığı Gün

Büyük bir evin içinden çıkan zincirlerin ucunda sallanan kozalakları, kırmızı çatısı ve kırmızı penceresi olan kahverengi o koskocaman güzel eve hayran, hayran bakıyorum. çok yüksekte. Ayak parmaklarımın ucunda yükseliyorum ve işte, o hiç unutamayacağım an; küçücük bir kuş çıkıyor, "guguk,guguk" diye öterken, geri. geri gidiyorum şaşkınlıkla, arkaya, bir

Minyatür Çocukluk

O kıpır kıpır yıllarda en sevdiğim oyundu saklambaç. Tanıdık tanımadık kim varsa toplanır, tâ gece yarılarına kadar saklanırdık. Çanak çömlekler patlar, kurtlar topallardı. İyi saklanamayıp sobelenenler çok olursa parmak çekilirdi. Arada karakediler de çıkardı tabii.

Çaput

‘o’nun gidişinin nedeni de sen sorduğunda sana cevap veremememin nedeniyle aynıydı.

Köy - Yangın

Yatağımda yatan diğer bedenin uyarısıyla uyandım uykumdan; sabah olmadığını üstelik olağanüstü bir şeyler olduğunu da uyanır uyanmaz fark ettim. Dışardan, içerden, yanımdaki bedenden gelen sesler, hepsi anlatmakta farklı ve kötü şeylerin olduğunu ve duman tabi ki en başta anlatmakta, tüm boğuculuyla hissettirmekte olanları: YANGIN!

Başa Dön