Şiir, tarihten daha felsefidir ve daha yüksekte durur. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Öğreniyorsun, öğrendin sen sevmeyi ve almadan vermeyi… Kuyu gibi insandın bir akarsu insanısın artık… Durgun suyun o yosun kokusu yok sularında… Damar damar akan suyunun berraklığında sevginin saflığını, temizliğini görüyorum… Ben de bu tertemiz muhabbete layık olmaya çalışan bir yerliyim… İnsanların birbirini dişlediği ahir zaman dünyasında yaşadığımız bu derun aşkı yaşayan bir avuç insan ya vardır ya da yoktur herhalde… Sevmenin kavramsal ağacındaki sevgiye bakan tüm yönlerini ben de öğreniyorum seninle birlikte… Sevgisizlikten yer yer çatlamış bir çölde bir vaha serinliği muhabbetimiz ki bunu tarifi mümkün olmayan bir haz ile zirveleştirdiğimiz geceler yaşadıklarımıza şahit… Ahh sen! Sen çok şeffaf ve zarif bir insansın, bedenin sanki fanusa haps olmuş bir nur… Sevginin, şefkatin, muhabbetin ağırlığı tüyden bir dağ gibi üzerime yüklendiğinde kan basıncım utancımdan yüzümde allar oluşturmuştu… Ahh senin bu sâfi halin ne hoş Leylim. Sana desem ki senin de bende gördüğün aslında ben değilim, ayineye baktın ve sen birçok tecelliler temâşâ ediyorsun… Ahh boşver, benim lafta bildiklerimi Allah sana bir bir yaşatıyor vedahi yaşatacak nasıl olsa… Kuru laflarla ruhunu örselemek, kafanı karıştırmak istemem. Sen tatmışsın balı, onun bal olduğunu bilsen ne olur, bilmesen ne… Artık aşk tarlasına atılmış bir tohumsun, bu muhabbet suyun olmuş, ışığın olmuş, yolun olmuş, özün olmuş nihayete erip er geç serpileceksin… Acaba bundan 10 yıl sonra seni aşkı en derininde yaşayan bir kadın olarak ve yaşattığın bir yerli olarak görmeye gelsem, beni tanır mısın? Sen bunu yapmazsın, vefalısın, vefasızları utandıracak kadar vefalısın… O zaman ayineyi yere çalmış gözünü güneşe dikmiş halde yine hiçliğimi yüzüme vurmadan ışıl ışıl tebessüm ederek o zarif ve ince ruh halinle “evet tanıdım seni” der misin? Ne diyeyim ki… ahh ne diyem… ne söyleyem… sükut etsem bir türlü! Nutuk çeksem iki türlü! Duygu ve düşünce günlüğüme hiç bir şey yazamıyor olsam da sükûtumla seni yaşamış olayım. İsterim ki her sabah kumrular öterken, herkes uykudayken sen gel otağıma! Kulaklarının duyduğunu değil gönlünün yaşadığını anlat bana.. gönül bağının güllerini göster bende sana gelsem, gülsem… tenezzül edip şu kapını açsan ne olur? Ahh Leyla sen sürgün nedir bilir misin? Yani firar ile sürgünün arasındaki farkı bilir misin? Görünüşte biri irade dışı diğeri iradeyle yapılmış görünseler de ikisi de idaresizdir! Devletsizdir! Gönülsüzdür! Öksüzdür! Yetimdir! İşte bu garibi firar diyarından sürgün ettin edeli intizar ettim… ettim ki kalbimden çağlayayım.. Sevgin mi yok ki yıkıyorsun beni durmadan? Merhametin mi yok suizanlara kapıyı kapatamıyorsun? Ne zor senin ali gönlünde bir bayrak dalgalandırmak… Alım diyeceğim değil, çalım diyeceğim değil, bırak artık şu gel-gitleri bir yere çal da gel damar damar ak gönlüme… Ben de bayrağımı diksem gönül yurduna yerleşsem… beklesem seni, ağlasam sana, anlatsam sana… Görmek istemez misin Rabbim beni yolunda kuheylânın eylemiş… Sırtıma çıkıp sürmesini bilmek bu kadar mı zor acaba? Ey gökyüzü gözlüm, hitabım, nurum, yektanem, küçüğüm sana hiç kızamıyorum. Yani, nasıl bir haldir bilemiyorum. Zerre kadar kızamıyorum sana. Kalbinin derinlerinde kaynayan tüm suların, benim gönlümün çorak vadisine er ya da geç dökülecek. Bu yürek diyârından başka hiçbir eyâletin ve sirâyetin nazarımda minicik bir ehemmiyeti yok… Ben senin gönül devletine ve muhabbetine yandım… Reddedilmiş dualarım olsa da elde kalan duam, kelamım ilelebet senin üzerine olsun… Çünkü çok seviyorum seni, zira O sevdirdi. Benden seni kopartacak ancak O’dur… O, Rahmandır, Rahimdir, Vedüd’tür… Bilmediğimiz, hayırsız gördüğümüz ne çok şeyi hayra çevirmiştir…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |