..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Pek çok doktorun yardımı ile ölüyorum. -Büyük İskender
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Sinema ve Televizyon > Yûşa Irmak




12 Nisan 2021
Yatakodasında (In The Bedroom 2001)  
Yûşa Irmak
Hiçbir sorun yokken, hayatımız rayında ilerlerken; eşimiz, çocuğumuz, arkadaşlarımız ve bir işimiz varken; herşey gerçekten yolunda gidiyorken; gerçekleri konuşmayız pek. Konuşmadığımız için her şey yolundadır belki; konuşmak için “farkında olmak” gerekir, konuşabilme riskini göze alacak güçteyse “farkına varır” insan.


:HIG:
Hiçbir sorun yokken, hayatımız rayında ilerlerken; eşimiz, çocuğumuz, arkadaşlarımız ve bir işimiz varken; herşey gerçekten yolunda gidiyorken; gerçekleri konuşmayız pek. Konuşmadığımız için her şey yolundadır belki; konuşmak için “farkında olmak” gerekir, konuşabilme riskini göze alacak güçteyse “farkına varır” insan.

Mutlu evliliğimiz o kadar mükemmel değildir aslında, işimiz idealize ettiğimiz ölçülerde iyi değildir ya da arkadaşlarımızın ancak onda biri bizi gerçekten dinleyecek, acımıza katılacak türden “has” arkadaştır, bilmeyiz. O lanetli, o trajik “acı” anına kadar… Acı birden bire dönüştürmez hayatı, acı sadece gösterir, bakışı başkalaştırır; sakin sakin biriktirdiğimiz anların sıkışmış tehlikeli gazlarıyla potansiyel bir bomba olup çıkmıştır gerçekliğimiz.

Atom Egoyan’ın The Sweet Here After’i ve Nanni Moretti’nin Oğul Odası’ndan sonra bir bağımsız sinema ürünü olan In the Bedroom/Yatakodasında ile yine evlat acısı düşüyor perdeye. Yaz tatili için ailesinin yanına, Maine’e dönen Frank mimarlık eğitimi için biraz harçlık çıkarmak amacıyla bir ıstakoz teknesinde çalışmaya başlar. Frank kendisinden yaşça büyük, dul ve iki çocuklu bir anne olan Nathalie’ye ilgi duymaktadır. Bir müzik öğretmeni olan ama asıl kariyerini Frank’e annelik yapma konusunda yapmış olan Ruth bu konuda pek çok endişe taşımaktayken, daha sakin bir kişiliği olan doktor baba Matt Frank’in kararlarına saygı duymaktan yanadır. Öte yandan Nathalie’nin eski kocası Richard eşine ve çocuklarına yeniden dönmek istemekte ve bu yeni oluşum karşısında agresif tavırlar sergilemektedir. Frank için yaz kısa sürecektir; Nathalie’yi, onunla evlenmeyi ve çocuklarına babalık yapmayı göze alabilecek, mimarlık eğitiminden vazgeçip Maine’de kalma kararı verebilecek kadar çok seven Frank bir evlilik cinayetine kurban gidecektir. Oyunculuktan gelen ve In the Bedroom/Yatakodasında ile ilk yönetmenlik denemesine soyunmuş olan Todd Field bir ailenin iç dengelerin deki savrulmayı anlatıyor. Oğullarını kaybeden ve bir daha asla eskisi gibi olamayan Ruth ve Matt’in acıyla başa çıkmak için geliştirdikleri kişisel savunma mekanizmalarını titizlikle ele alıyor. Tek çocukları olan Frank’i yetiştirirken yaşadıkları korkular ve bunlara verdikleri tepkiler; sorumluluk ve suçluluk duygusunu algılayış tarzları ve şimdi de çocuklarını ölüme götüren ilişkiden birbirlerini mesul tutmaları ile ikiye ayrılıyor evrenleri. Güllük gülistanlık aile fotoğrafları, başkalaşan bir bakıştan giderek parçalanıyor şimdi; Ruth’un anneliği icra etme biçimindeki hatalar ne kadar önemliyse, Matt’in oğlunun ilişkisine ses çıkarmamasındaki nedenler o kadar karanlık…

Film anne babanın katile uygun görülen cezaya razı olup–olamamaları ekseninde insanın affedebilme ve olayları sineye çekebilme kapasitesinin sınırlarını sorguluyor. Böylesi bir kriz anında insan, doğasının gerektirdiği şeyi mi yapar, yoksa hukukun, düzenin ve sistemin uygun gördüğü ile mi yetinir? Bizim canımızı çok yakan bir suç, sistem tarafından yeterince cezalandırılmıyorsa “sistemi” dinler miyiz?

Film çeşitli festivallerde aldığı on farklı ödüle sahip. Özellikle Sissy Spacek’e pek çok ödül getiren ve en iyi kadın oyuncu Oscar’ına aday olmasını sağlayan filmde diğer karakterler de Spacek’ten de sönük değil. Hayatı idare etmek istemeyen, kişilik ayarlarını sakin ve huzurlu bir yaşama göre yapmış baba rolündeki Tom Wilkinson da, içtenliği ve müthiş gülümsemesi ile parıldayan Marisa Tomei de oldukça iyi performanslarla çıkıyorlar işin içinden. Todd Field kahramanlarının yaşadığı mekanı, Maine sahilini, fırtına öncesi o özgün sessizliğe ve renge boyamakta oldukça başarılı. Istakoz avcılarının “yatakodası” adını verdiği; dişi ve erkek ıstakozlar arasındaki güç ilişkisini deşifre eden o özel kasanın metaforik bir değer yüklenmesiyle aynı zamanda “dişilerin” tehlikeli doğalarına da gönderme yapan bir film oluyor In the Bedroom. Gerek anne Ruth’un, gerekse Frank’in ilişki kurduğu Nathalie’nin dominant karakterleri ıstakozların kıskaçlarına taş çıkartacak cinsten.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sinema ve televizyon kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sinema Kültürel Meselemiz Haline Ne Zaman Gelecek?
Türk Sinemasının Ezberini Bozan Yönetmen
The Man Who Wasn’t There 2001 (Orada Olmayan Adam)
Çit Filminin Düşündürdükleri (Rabbit - Proof Fence 2003)
25. Saat Filmi
Scenes Of A Sexual Nature (Aşk Manzaraları) Filmi Üzerine
Amistad Filmi ve Türkiye’ye Gelen 70 Afrikalı Devlet Başkanları
Big Eyes (Büyük Gözler) 2014 Filmi Üzerine
Bize: "Bol Acılı" Aşk Lütfen…
Dünyanın Bütün Sabahları (Tous Les Matins Du Monde 1991) Filmi Üzerine Birkaç Kelam…

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ben Olsam Ne Yaparım
İnsan Bu "X’tir Git" Diyesi de Gelir
Chp, Gerçekten ‘demokrat’ Mıdır?
Chp’nin Psikopatolojisi
Kilidi Açmak
Milletlerin Ruhunu Taklit Öldürür
Neyimizi Kaybettik
Yarın Bekleyebilir Şiir Kitabı Üzerine
Seviye
Sorumluluğa Davet

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Hicran Nağmesi [Şiir]
Geldim [Şiir]
Sakin Bir Acı [Şiir]
Sözün Çiçeği [Şiir]
Sevgiliye Hasretle [Şiir]
Geceye Kâside [Şiir]
Benimle Ölür Müsün? [Şiir]
Gözbebeği Turşusu [Şiir]
Beste-i Nigar [Şiir]
Bilemezsiniz [Şiir]


Yûşa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aşığı! Yayıncı, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.