"Yarın ne okuyacağını bilmeyen, dünden ne yazacağını bilemez." – Neil Gaiman"

Öykü

Genç Kızların İç Dünyası ve Dışardakiler

Zarife, üst katta odaları temizliyordu. Kızların seslerini ve gülmelerini duydukça seviniyor, içi bir hoş oluyor, içine ormansı bir ferahlık iniyor; ama o ıslak bezi sert sert öfkeyle ahşaba sürerken çılgın bir isyan hissediyordu, bu ahşabın da evin de küfür ediyordu içinden. Evin hanımı Hayriye temizlik konusunda hastalıklıydı, her

Biri Baharat mı Dedi

Kara bibersiz ve pul bibersiz yemek mi; aman Allah etmesin. Kara biberde aslında kara değil ama, işte öyle koymuşlar adını, biraz hakiye kaçan bir rengi var. Pul biberin içinde de pul yok zaten. Ona kırmızı biberde derler, bir normali var bir de acısı var, sonrada isot diye acının

Nur - Işık

Evi de yoktu. Sağlıksız, virane görünümlü, boyasız, sıvasız, rutubetli küçücük bir odada kalıyordu. Burası bir dükkândan bozma bir mekândı. Ev desen eve benzemiyor, dükkân desen dükkâna benzemiyordu.
Yalnızdı. Yapayalnız. Karısı, çocuğu, akrabası kimsesi yoktu. Bu yüzden gamsız, kedersiz, umarsız olmuştu. Beklediği, istediği hiçbir şey yoktu. Nasıl

13\. Maaş

Eğlenecek bir yer bulamamışlardı.
Çareyi köye dönmekte buldular. Köye geldiklerine kahvehaneyi açık buldular. Arabadan inip içeri girdiler. Kimileri içip sohbet ediyor, kimileri televizyon seyrediyor, kimileri de küçük çaplı okey oyunu oynuyorlardı.
Arka tarafta bulunan odanın kapısı kapalıydı. Merak edip baktılar. İçeri girdiler. İçerde bir

Tabanca

Tabancayı kaldırıp raylara atmayı düşündüm. Fakat bu düşüncemden vaz geçiverdim. Bir kadın bağıra bağıra telefonla konuşuyordu. Ona yaklaşıp tabancayı uzattım. Kadın soru dolu gözlerle bana baktı. Gelen metroya atlayıp oradan kaçtım. Telefonla konuşan insanlar genellikle kendine uzatılanı alıyorlar. Bunu daha önce arkadaşlarıma şaka için defalarca yapmıştım.

Babamın Radyosu

Köyümüzde ilk radyoyu Rahmetli Babam satın almıştı.. Sonra çoğu zaten arkadaşlarım olan köyümüzün çocukları nefes nefese etrafımı kuşatarak Baksana, senin baban köye küçük ve acayip bir sandık getirdi, düğmelerine basınca içindeki insanlar hem konuşuyor hem türkü söylüyorlar vallahi, inanmıyorsan git de bak..

Başa Dön