• İzEdebiyat > Eleştiri > Yazarlar ve Yapıtlar |
1
|
|
|
|
Vatanından yirmi yıl gibi uzun bir süre ayrı olan şair, vatanına olan özlemini, ailesine karşı duyduğu hasretliği dile getirir. Annesine, babasına, kardeşlerine duyduğu özlemleri ve sevgileri anlatır. Yirmi yıl onlardan hiçbir haber alamamaktadır. Yaşayıp yaşamadıklarını dahi bilmemektedir. Kamplara mı götürülmüşlerdir? Esir mi edilmişlerdir? Yoksa fırınlara atılıp diri diri yakılmışlar mıdır? bilememektedir. İşte şiirlerinde bunları dile getirmiştir.
|
|
2
|
|
|
|
Bazı insanlar için bir yaşam tarzıdır şiir, yaşama sebebidir. Belki de hayatın ta kendisidir, öznesidir. Şiir, yaşam sevgisinin berrak pınarıdır. Hayatı idame ettirebilmek için nefes gibidir. Şair söyleyecek sözü olandır. Şairlik en zor zamanlarda bile dik, diri ve iri durmaktır. Sözcüklerin gücünü güç edinmektir. Bir duygu işçiliğidir şiir. Yusuf'un zindandaki duası, Züleyha'nın sıcak gözyaşı, İbrahim'in teslimiyetinin söze bürünmüş hâlidir. Ham sözlerin işlenmiş, son safhasıdır. Şair kelimelerin elinden tutandır. Şair, şiirin coşkun ve derin sularına kendini bırakandır. |
|
3
|
|
|
|
"Yağmur Kokusu" Ordulu kıymetli şair ve yazar Yılmaz İmanlık'ın kaleme aldığı 112 sayfalık bir hikâye kitabıdır. Kitapta birbirinden güzel ve özgün 27 hikâye bulunmaktadır. Hikâyeler kısa hikâye türüne girecek cinsten metinler. Her biri üçer beşer sayfalık tadımlık metinler. Onun için de okuyucuyu yormuyor ve sıkmıyor. 13,5 x 19,5 ebatlarındaki söz konusu kitap 2023 yılında Ateş Yayınları tarafından okuyucuyla buluşturulmuştur. |
|
4
|
|
|
|
Karadeniz'in incisi Trabzon şair, yazar, ressam; genel anlamda söylemek gerekirse sanat erbabı bakımından Türkiye'nin en bereketli topraklarının başında geliyor. Bu şehir her alanda olduğu gibi sanat alanında da farkını fark ettiriyor büyük küçük herkese. Trabzon'un sanat alanındaki önemli isimlerinden, kalem erbaplarından biri de, yazdığı birbirinden kıymetli kitaplarla bu alandaki rüştünü herkese ispatlayan Bahaettin Kabahasanoğlu'dur. Türkçeyi ustaca kullanan Kabahasanoğlu bugüne kadar hikâye, roman, deneme, şiir, tiyatro (oyun) ve hatıra türlerinde birbirinden değerli onlarca eser bıraktı bu ülkenin okumayı seven güzel insanlarına. Dilerseniz onu, siz kıymetli okurlara kısaca tanıtmaya çalışalım. |
|
5
|
|
|
|
Akif ismi, anlamından mı, yoksa Mehmet Akif duyarlığından mı, çok beğendiğim bir isim. "İsmiyle müsemma" denilen deyimin bir adama bu kadar yakıştığına çok rastlamadım. Mehmet; hamdeden, Akif ise, ideallerinden taviz vermeyen, kararlı anlamında. Mehmet Akif Ersoy da isminin bütün özelliklerini taşıyor. |
|
6
|
|
|
|
Roman, dedesi yaşında bir adamla evlendirilen, ergenliğini yeni yeni yaşamaya başlayan, genç bir kızın dramatik, kısacık yaşamına yer veriyor. Romandaki en çarpıcı ve saklı öğe bu. Bu öğe dinsellik, kutsallık ve “ipek dokunuşlu, ayva gülü gibi kokan” müezzin ezanlarının verdiği rehavetin ötesinde kanayan gizli bir yara olarak kendini belli ediyor. Yaranın çok derinlerde olduğu, yazarın da nasıl bir baskı altında olduğu, bir çok şeyi açıkça dile getiremediği seziliyor. |
|
7
|
|
|
|
Dede korkut'la başlayan hikayeciliğimizden bir kesit: Dede Korkut'tan Yegenek hikâyesi... |
|
8
|
|
|
|
Günümüz modern dünyasının temel edimlerinden biri olan yazmak meselesi belirli bir önem dünyasına hakim olmasıyla birlikte içinde muhtelif sorunları da ciddi anlamda tartışma sahasına sokmuştur. Temeli “fi” tarihinde başlayan “sanat için mi; yoksa toplum için mi yazmalı?” anlayışının varyasyonları şeklen değişip nitelik olarak aynı kalarak halen entelektüel kirlilik oluşturmaktadır. Bu mülahazaların çözümü pek mümkün gözükmemekte ve daha da ötesinde bir tefekkür mülahazasından öteye geçmeye muvaffak olamayacağı izlenimi oluşturmaktadır. Çünkü yazmak, tamamiyle, ne sanat içindir; ne de toplum için. Yazmak bir tarafıyla sanat için olanla; toplum için olanı birleştirmektir. Peki günümüzde kaç yazar bunu başarabiliyor? Tabii ki, bu soruya cevap bulmak eleştirmenlerin başlıca görevidir. Bu bağlamda, biz de bir bütün olarak düşünülebilecek bu sorunun bir parçasını yanıtlayabilmek adına, kitapları çok satan bir yazarımız olarak Halit Ertuğrul’un “Kendini Arayan Adam” adlı kitabından hareketle, bu konuda dikkatimizi celbeden sorunları dillendirmeye çalışacağız. |
|
9
|
|
|
|
Bu şiir İsmet Özel kaleminden çıkmış bir şiir. Ben okuyunca utandım. Oysa Allah kadınlarla ilgili ayetlerde, kadını ötekileştirici bir tavır takınmıyor.
|
|
10
|
|
|
|
İlk kitabı “İntihar İlacı (1985)”ndan bu yana; içe dönüklüğü, alaycılığı, dağınıklığı ama cebirsel kurgulu şiiriyle kendine has bir üslubu ve dili olan Hüseyin Atlansoy’un “Yarın Bekleyebilir” şiir kitabını okudum ve çok beğendim. Aslında kitap hakkında tek cümlecik özet istense: Atlansoy’un kendi ifadesiyle: “Yarın bekleyebilir, beklesin!” sözüyle tanımlayabilirim.
|
|
11
|
|
|
|
Türkiye’nin gündemine bomba gibi düştü “Metal Fırtına” |
|
12
|
|
|
|
Uzun zamandır kitap tanıtımı ve eleştirisi yapmıyordum. Bunun nedeni de yayına hazırladığım kitaplarımdı. Önemli ölçüde bu çalışmaları azalttım. Önümde iki önemli ser kaldı; biri yeni bir kurgu ve tekniği denediğim öykü kitabım, diğeri is tarihsel süreçte gerek devletler, gerekse kendi toplumumun yaşadığı mağdurluklar… |
|
13
|
|
|
|
Ben, "Yazar ve şair kimdir?" sorusu üzerinde durmak, arkasından da "Bir ülkenin gelişmesi nelere bağlıdır? Sorusuna sosyal gelişim sürecinde yanıt aramak istiyorum. Sonra da bu sanatsal çerçevenin gelişimi doğrultusunda ülkenin geldiği ya da getirildiği duruma değinmek istiyorum. |
|
14
|
|
|
|
Barışçı olmak, barışı arzulamak yetmez. Barış için savaşmalıdır. Boşnaklar, orada mısınız? |
|
15
|
|
|
|
Öğretmenlik yaptığım yıllarda rahatsızlık duyduğum bir konu vardı. O da Atatürk’ü öğrencilerimize anlatabilmek ve tanıtabilmek için giriştiğimiz yoğun çabalardı. Rahatsızlık duymam; Atatürk’ü tanıtmak ve anlatmak için gösterdiğ |
|
16
|
|
|
|
İzedebiyat sitemizin, yazarları ve okuyucuları hiç bir şekilde yüzyüze gelemiyor tartışamıyor hep bir sınır, bir engel var arada, şimdi bu eksikliği facebook grubumuzu kurarak gidermeye çalıştık. Eleştiri, beklentiler ve sitemizde görmek isteyip de editörlerine ulaştıramadığımız sorunları tartışacağız. İzedebiyat editörlerinin de katılmasını istiyoruz. Biz bu siteye sahip çıkmaya kararlıyız. |
|
17
|
|
|
|
Diren Yardımlı nerdesin be kardeşim, kop gel sarıl değişime, değişim muazzam bir attır, ona binmelisin! |
|
18
|
|
|
|
Matrix filmi üzerine William Irwin'in derlediği yirmi felsefi yazıdan oluşan Matrix ve Felsefe kitabı üzerine kaleme alınmış bir kitap eleştirisi. "Aynı masalları dinlemelerine rağmen, ötekiler hiç böyle bir şey yaşamadılar" Novalis |
|
19
|
|
|
|
Cevahir Caşgir, 2009 yılında Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nden mezun oldu. Mezun olduktan sonra Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları’na girerek sözleşmeli oyuncu olarak görev yapmaya başladı.
Caşgir, her ne kadar bir tiyatro sanatçısı ise de onun edebiyat yönü de çok kuvvetlidir. Şiiri çok seven Caşgir, daha ortaokul ve lise yıllarında şiir okumaya başlamış, küçük yaşlarda şiirle tanışmış ve şiiri bir tutku haline getirerek şiirler yazmaya başlamıştır. |
|
20
|
|
|
|
Barış Abi ara ara çalıp söylediği, birçok kez de Ayten yengemin eşlik ettiği müzik adeta kafama derin bir iz bıraktı ve bir daha da silinmedi. Bunlardan biri de o zamanlar Edip Akbayram’dan, sonraları da Ahmet Kaya’dan dinlediğim Aldırma gönül türküsü. Sabahattin Ali ile ilk tanışmamız bu vesileyle oldu. |
|