Geçen hafta, nefesler tutuldu, dünya Felluce’deki katliamı izledi. Binlerce sivil öldü. Tarih tekerrür ediyor. Aynı olay, ikinci dünya savaşı sonunda Nagazaki’de olmuştu. Orada da binlerce sivil ölmüştü. Nefesler tutuldu, ama kesilmedi, aksine sinirli hallerde, adrenalinin pik yaptığı zamanlarda olduğu gibi hızlandı. Hele bir de ABD’in her ileri sürdüğü yabancı teröristlerin kentte yuvalandığı tezinin doğru çıkmaması ile nefesimiz daha bir hızlandı.
Nefes olayı önemlidir. Doğdukdan sonra, bebek ebeler tarafından uyarılır. Ağlaması, aslında yeni doğanın nefes alması içindir. Hele biraz geciksin nefes alma olayı, anne, baba doktorları bir telaş alır. Çocuk morarmaya başlar. Çünkü nefes alamayan kişide beynin havasız kalması kötü sonuçlar doğurur.
Bugünlerde herkes G.O.R.A’ya gidiyor. İnsanlar nefesini tutarak izliyor. Sinema çıkışında sorulduğu zaman, “İzlerken nefesimiz kesildi” diyenler de var. Nefes olayı bu kadar önemlidir. Dakikada 14-16 defa nefes alırız. Saatte 840, 24 saatte de 20160 nefes yapar. Bu kadar nefes almakdan ne biz yoruluruz, ne de ciğerlerimiz yorulur.
Nefes olayı müzisyenlerde de önemlidir. Üflemeli alet çalanlar nefes eğitimi almak zorundadır ki, çalarken nefeslerini ayarlayabilsinler. Şarkı söyleyenlerinde, müezzinlerin de kuvvetli nefeslerinin olması gerekir. Bunlarda nefes eğitimi almalıdırlar. Bugün iyi bir ciğere sahip olmasa Bülent Ersoy diye bir sanatçı olamazdı. Şarkı söylerken, alınan nefes, ses tellerinin arasından çıkarken titreşim yaptırarak sese dönüşür.
Nefes o kadar önemlidir ki, acile gelen bir yaralının önce hava yolunun açık olmasına dikkat edilir. Bundan sonra damar yolu, tansiyon bakılır. Büyüklerimiz bir nefes sıhhatin önemli olduğunu hep ifade etmişlerdir.
Dünyada her gün bir çok masum insan, gereksiz yere son nefesini veriyor. Ama hayat yine de sağlıklı yaşamaya değer. Kıymetini bilelim. Unutmayın, yaşanan her günün, anın bir değeri vardır.