Ne kalacak geriye?
Temel sorularý sormadýðýmýz, sormaktan kaçtýðýmýz sürece kendimize bir yol bulamayacaðýz! Þu günlük yaþam yada "hayat tarzýmýz" dediðimiz sünepeliðe isteyen istediði kadar "övgüler" düzse de köþelerinde, itiraz ediyorum. Bizden bir þey kalmayacak geriye. Oysa kalmalý; bu elbette bir zorunluluk deðil ama neden bir daðýn yamacý varsa neden aðacýn dallarý, yapraklarý, yemiþleri varsa iþte sýrf bundan dolayý kalmalý. Bizden geriye bir þey kalmalý.
Günlük yaþamýn " hýr gürüne" takýlýp giderken zaman ve bizi biz yapan ne varsa kýyýyý süpüren dalga misali silip süpürürken, bizi dayanaksýz, uçurumda açan çiçeðe çeviren zamane diyaloglara, tiradlara, ana ve gece haber bültenlerine karþý koymaya çaðýrýyorum hoptirinam havasýnda yaþayan insanlýðý.
Bu çözülme bir tek beni mi rahatsýz ediyor? Sizi rahatsýz etmiyor mu? Sizin aðýrýnýza gitmiyor mu? Huu kardeþler; insan kardeþlerim. Ne oldu toptan balatalarý mý sýyýrdýk?
Geçen gün bir Þili'li hanýmla internet üzerinden konuþurken birden þarký söyler gibi ingilizce konuþmak istediðini söyledi. Nesi var o güzelim Ýspanyolca'nýzýn diyecek oldum, bunun tam bir üçüncü dünya solculuðu olduðunu söyledi. Halbuki ben ona su katýlmamýþ kapitalist felsefemi anlatýyordum. Ayrýca ben de ispanyolca derslerine baþladýðýmdan hanýmdan övgüler almayý bekliyordum.
Ýspanyolluðundan nefret eden ispanyol, Mardinliliðinden zerre haz duymayan Mardinli, Ýstanbul'dan Datça'ya kaçan öz be öz yedi göbek istanbullu...ne oluyoruz yoksa farkýnda olmadan Kafka'nýn bir öyküsünün tam ortasýna mý düþtüm? Spinoza haklýydý. Ýnsan ve toplumlar ve dünya temel sorulara yanýt vermeliydi! Açýk ve seçik olarak ve o yanýtlarýnýn - her ne iseler- arkasýnda durmalýydýlar. Spinoza kent yöneticisinin kýzýnýn kendisini ona sunmasýný nasýl elinin tersiyle ittiyse bize düþen bu kadar üst düzey bir karakter bütünlüðü olmasa da biraz onur, þeref, metanet, vefa, özveri, yüreklilik elbette hep yaþamak ve yaþatmak adýna...Hep öldüre geldiðine düþünmüyorum insanlýðýn bu " yamyamlýk" bize 20.yüzyýlýn hediyesi. O temel sorularý sormaktan sýkýldýðýmýz yüzyýl. Sivil, asker bürokrasi ve kapitalist olmayan sanayi ve ticaret burjuvazisi ile siyasal elitlerin yüzyýlý. Sloganlarýn yüzyýlý! Düþünmeyen yýðýnlarýn delirmiþcesine lemingler gibi ölüme koþtuklarý yüzyýl.
Kapitalizm öldürüldüðünden beri sýfatý - maskesi deðiþen ama yöntemi deðiþmeyen meþhur troyka arabasýna baðladýðý atlarla dünyayý uçuruma sürüklüyor. Öylece seyrediyoruz...bu ne yaman çeliþki.
Kendinize çabuk birer sýðýnak bulun, ada bulun, organik tarým mý, meditasyon mu, her ne varsa öðrenin edinin bu delilikten kendinizi koruyun...Ýzmirli arkadaþýma Efes'e gideceðimizi söyleyince bana þöyle bir baktý. Zengin bir ailenin iyi bir okulda okumuþ çocuðudur. " Ýyi ama orada sadece taþ var" dedi. Onun önerisi Çeþme'ydi. Ve doðma büyüme Ýzmirli olduðu halde Efes'i hiç hiç merak etmemiþti ve gezmemiþti...Efes'i gezmek zorunda deðil elbette. Ama ne bileyim insan bir merak eder. Deðil mi? Þirince'ye de gitmemiþ. Benim zorumla gitti. Sebebi þarap. Benim derdim ise Niþanyan evlerini görmek...Tam düþündüðüm gibi Niþanyan orada adasýný kurmuþ ama Þirince istila edilmiþ durumda ...ne gam. Entel garabeti deðil ama evinizde küçük bir bölümünde de olsa yapýn bunu. Anneannenizin iðne oyalý baþörtüsünü saklayýn mesela; elli yýl sonra iyi para eder diye deðil...Sizden geriye bir þey kalsýn diye...Düþündükçe...Tam bir barbarlar çaðýnda yaþýyoruz. Hepimiz kaba, zevk düþkünü, iradesiz ve zalimiz. Ve dolayýsýyla yalnýzýz...Geriye bizden plastik leðenler, buzdolabý magnetleri, kýrýk uzaktan kumandalar, sararmýþ klozet kapaklarý, kanser yapýcý teflon tavalar, kiþi baþýna beþ altý tane cep telefonu - radyasyon yayan - CD'ler...kalacak. ve kimse de gelip bakmayacak bu döküntülere...hatta bakamayacak...