23 ARALIK 2009 ÇARŞAMBA
11:38
Golden Park'tan Sonraki Zaman
Tanrı'nın Gözyaşları
Kadavra Peri Karaib Korsanlarından Bildiriyor...Ada filan yok burda..Canı cehenneme definenin.. Bir kuş bile yok...
Uçsuz bucaksız bir okyanus..O 'ndan başka kimse yok..O bile yok..Savaşçılar tedirgin.. Tayfalar sarhoş..Zzzz....!
"Güneş batmalı.! " diye mızmızlanıyor tahta bacak.."Yoksa çıldıracağım..! " "Nerdeyiz biz..? " "Burası neresi..?"
"Bu sessizlik deli eder adamı..! " " Bir sesi olmalı hiç değil se..! "
Kaptan düşünceli..Dümencide korkunun derin oturmuşluğu..Bir rota yok..Bakıyor öylece.. Gördüğü bir şey yok..
Güverte zabiti bir eli çenesinde bir eli kalçasında kıçıyla çember çeviriyor.. Komodor son tütününü çiğniyor..Zong...
"O zaten hiç olmadı.!" diye mırıldanıyor yaşlı bir denizci.." "Olsaydı bir karası...." "Görünürdü belki..." "Her limana aynı gidiş..Her limanda aynı bekleyiş..Her limana aynı geliş..Her limandan aynı ayrılış..." "O liman yok.!
"O daima bir deniz.." " bir balık olsaydım keşke.." "yahut denizin kendisi.." "O'nun kendisi.." " Hiç değilse delirmezdim bu belirsizlikten..! "
-Defineden başka birşey düşünmüyordunuz ama..? N' oldu şimdi.? Korkudan dona kaldı yaşlı denizci..
Bir ses mi işitmişti.?
Öylece bekledi bir an ..Hiç kımıldamadı..Bekledi bekledi ve birden.. Dönüverdi arkasına..
-???
-Tabi ya.! Sadece bir işitsel halisünasyon..
Görseline bile razıydı halisünasyon'un..
Duymadığından bile korkuyor oysa. Şimdi.
......
Koku ve Peri..
Uçucu mudur.?
İçine sineceği ve içini sindireceği bir içi yoksa ne yapsın Koku..?
İçine gireceği bir karanlık ve karanlığına gireceği bir aydınlık yoksa ne yapsın Peri..?
O yoksa ne yapsın O..!?
O'su yoksa ne yapsın O 'su nu.
Ostu kaldı yaşlı denizci..
Caos ile Cosmos arasında.. Çaresiz..
.....
-Yaratabilir.! dedi Kafka'dan aforizma yemiş dinsiz bir papaz..
- Yaratmıyor ama..! dedi Erasmus'tan aferin almış bir haham.
- Yaratmalı..! diye mırıldandı Nieczsthe'den Zerdüşt yutmuş ayyaş bir aşçı.
- Yaratacak..! diye homurdandı Carlos'tan esriklenmiş bir militan imam. -Yaratmayacak..! bağırdı Markstan markaj markalı bir şövalye..
-Yaratsın..! Sayıkladı zavallı hiç bi boktan anlamayan süpürgeci bir miço.
. -Yaratmış ta olabilir..!
-Yaratmamış ta olabilir..!
-Yaratacakmış gibi de yapabilir..!
-Yaratmayacakmış ta yaratacakmış gibi yapıyor muş gibi duruyor gibi de olabilir.
-Kimse bilmez ne yapacağını..O'na belli olmaz..
-Ne yaptığını bilen var mı şimdiye dek.?
-Ben hiç bişey bilmiyorum..!
-Ben de hiç bişey hatırlamıyorum..!
-Ya O'da yaratılmış sa..?
-O' nu yaratan kim o halde..?
-Kimse yaratamaz O'nu..
-Kendisi bile mi.?
-Kendisi bile..!
-Manyak..!
-Aptal.!
-??!!??..
-Susuuuuunnn..! Diye bağırdı kaptan..Ben de mi yokum.!?
......
-Ve niçin bir tane bile bir kadın yok aramızda..?!
.....
Derin sessizliği daha da yoğaldı uçsuz bucaksız okyanusun...
....
O oldu yine O
...
-Demiştim..! diye derin bir iç geçirdi o eski yaşlı denizci..
-O yok..!
..
Sonra daha derin bir iç daha geçirdi yaşlı denizci.. -İyi ama..! Biz neyiz ve nasıl varız ohalde..!?
Sonra ufka dikti gözlerini ve..
Bir kara aradı umutsuzca..
Ve..
Bir kadın perisi kokladı umarsızca..
Hayret..!
Bütünüyle tarçın kokuyordu deniz..
Ve ..
Bütünüyle gözyaşı dalgalanıyordu..
Okyanus..
