Bir kum saatinin sarı taneleriyle
Karışıyorum hayatın solgun yüzüne..
Sesimde, yitik sevdalara dair
Pençe izleri
Dilimde, günaha bulanmış
Büyü tutmayan kelimeler...
Işıksız aynalara yansıyor siluetim
Ölgün bir aşkın yüzü gördüğüm
Ayrılık çanlarının kulakları tırmalayan sesi
Melankoliyle kördüğüm...
Boşluk tutan avuçlarımla
Uzanıyorum sana,
Ben kokuyor avuçların
Sarı fırtınaların mavi ışığında...
Bir eşkıya duyarlılığı ile
Kendimle ödeşmek üzereyken
Gözlerin yakalıyor gözlerimi,
Kirpiklerin örtüyor acımın üzerini...
Sımsıkı,
Nefes alamayan hüznüm
Uyuyor
Avuçlarındaki sarı gül kokusuyla...
Bir sokak çocuğunun sızılar yüklü yüreği
Değiyor salkım saçak bir kara lekeye,
Hayalin pembe yüzü
Gerçeğin kara yanıyla sarmaş dolaş pencerede...
İzliyorum bozkır yalnızlığımla seni,
Korkuyorum tutmaya uzattığın ellerini...
Her başlangıcın bir sona gebe olduğu
Çöl ıssızlığıyla isimlendirilen aşklardan korkuyorum...
O yüzden sessizliğim
O yüzden ürkekliğim...
Alnın dokundu mu alnıma
Damarlarıma kanın karışır
Usuma sıcaklığın,
Ürperirim seni silen gecelerden,
Sevişmelerdeki öfke nöbetlerinden...
Sevdan bitimsiz mesafelerde yüklüyse
Karış yüreğime...
Sesin değsin dizelerime
Güftesi sen, bestesi ben bir şarkı dolayıp dilimize
Adımlayalım aşkı
Ayışığının gölgesinde...