Seni öldürdüm içimde
Önce gülüşünü sildim
Sonra geçtiğin sokaklardan
Aldım gözlerimi...
Sokaklardan boş gözlerle geçerken
Seni görebilme ihtimalinden vazgeçtim
Sana yazdığım bütün şiirleri yaktım
Yaşarken ölmek derler ya...
Arabesk bir cümle derdim hep
Şimdi anlıyorum...
Bazen bir bakış öldürüyor insanı
Bazen bir davranış
Ve insan yaşarken bir çok kez ölüyor,
Anlıyorum...
Ve ben yaşarken bir kez de sen
Öldürdün beni...
Bu şehirde bana yabancılaşarak...
Ben de seni öldürdüm içimde
Seni yıldızların yanına koydum
Çünkü bütün sevdiklerimiz, bütün öldürdüklerimiz oralarda bir yerlerdedir biliyorum...
Bir tek her gece yatmadan sana yıldızlarla selam göndermekten vazgeçmedim...
Seni öldürdüğümden beri biraz da kendimi öldürdüm
Her gün biraz daha eksilerek yaşıyorum.
Seni içimde öldürdüğümden beri içsiz yaşıyorum hayatı
Anlıyorum, seni daha fazla acı çekmemek için öldürdüm
Ama şimdi seninle kendimi de öldürdüğümü anlıyorum
Hayatı boş, içsiz yaşıyorum
Yaşamak dediğin nedir ki;
Bir kaldırımda boylu boyunca yürümek
Sonra da yorulup çökmek bir taşa
Bazen vaktinde ulaşmak otobüse
Bazen de son bir anda kaçırmak treni...
Doğanın ortasında sessiz bir köşe aramak...
Ya da ıssızlığın içinde sesinize ses verecek bir ses aramak...
Gizli şatomuzun dehlizlerinde bıraktıklarınızı ya da ertelediklerinizi bir gece yarısı bulma telaşına girmek sonra da onları tozlu ve ölü olarak bulmak...
Onları hayata döndürme savaşına girmek...
Aslında çok geç olduğunu bilseniz de...
Sıcacık bir mekanda yaşarken dışarıdaki insanlardan uzak yaşamak, ya da pencerenizden sokak kedilerini izlemek...
Ayazın ortasında sokakta gidecek hiçbir yeri olmayan bir yolcu olmak...
Yitirdiklerini, kırgınlıklarını, düşlerini sırtına alıp eskilerin peşine düşen bir eskici belki de...
Kaçırdığı bir topun peşinden koşan ve hiç ulaşamayan bir kedi gibi mutluluğun peşine takılmak
Acıları kabullenip, sıradan günlük bir şeymiş gibi yanınızda taşımak...
Kırılıp yere düşmesine rağmen, dirilmeyi bekleyen bir fidan gibi olmak...
Bazen gelmeyeceğini bilerek beklemek...
Gitmeyeceğinizi bilerek büyük şehirleri düşlemek...
Bütün hayal kırıklıklarına rağmen tekrar aşık olmayı istemek...
Gerçeğin bütün yüzüne rağmen yeni düşler kurmak...
Kırılmak, yanmak, savaşmak, yitirmek, kazanmak, gitmek, dönmek ve sonunda yitip gitmek yani yaşamak dediğin nedir ki?
Bir trenin düdüğünün ansızın çalması ve yaşanan her şeyin geride bırakılarak gidilmesidir...
Eksik ya da tamamlanmış
Ama bomboş...