Şimdi gitme zamanı...
gölgeler uzuyor toprakların virane bağrında
güneş batıyor,
karanlık kucak açıyor,
ayaklarım beynimden habersiz yürüyor
gidiyorum gözlerimi uçurumların,
namahrem sırlarına emanet ederek...
yıldızlar gibi dağılacağım semada şimdi,
yıldızlar gibi milyonlarca ve yapayalnız..
artık köpeklerin bile tenezzül etmediği
ıssız sokaklarda avare avare dolaşacağım sersefil....
Şimdi gitme zamanı...
Sessizce göç ediyorum yüzyıllık göçerler gibi
değişen iklimler kadar rengarenk
ve gizemli dağlar kadar asi
kederler kalıyor benden arta kalan
turnaların kanatlarına düşüyor birdenbire
yaralı kuşların kör talihi
Gidiyorum işte yolların yılan gövdesine basarak,
hazan sevdalı, yaprak dökümü dağlara tutunarak,
Gidiyorum ardımda zenci aşklar bırakarak...
Artık aşkların bile bir türlü çıkamadığı
sabırsız yokuşlardan merhametsizce yuvarlanacağım tepetaklak...
Şimdi gitme zamanı...
Bedevi umutlar dolaşıyor yüreğimin kurak coğrafyasında
Varsın çıyanlar yuva kursun yüreğimin çatlaklarına
Ben gölgemi alıp gidiyorum kalmalara doymadan
Caddelerin esmer tenine çarpıp yüzümü
sesimde bir yalnızlık gizliyorum yarından ödünç..
Gidiyorum bundan sonra dönmek haram olsun bana
Ayrılığın bütün tonuna boyayacağım bedenimi
gitmek farz oldu artık gelmek günah...
Artık silahların bile cesaret edemediği
esrarengiz cinayetlere bürüneceğim güpegündüz...
] ]