Bulutlara karışır turnaların hülyası
Harflerin sinesine inceden düşer ateş
İşlenir divanlara bir İstanbul rüyası
Rüyanın üzerine naz ile doğar güneş
Kız Kulesi incelir nazenin hayal gülü
Öyküsü anlatılır bir aşkın gece gündüz
Taranır Leyla suda ıslak ıslak kâkülü
Her mevsim aynı peri değişmez bahar ve güz
Turkuaz şarkıların güftesi düşer suya
Yakamozlar göz kırpar sacı ıslak Leylaya
Cerenler bu encamda nazla varır uykuya
Halelerin hayali nakış olurken aya
İncecik minareler elif yazar ufka hep
Beton yığınlarının yasını tutar zaman
İstanbula kıyanlar bizdeki hüzne sebep
Bu minvalde dört mevsim hayalin rengi hazan
Ney üflerken neyzenler semazenler mest olur
Mevlevi dergâhının sakinleri ne dingin
Bu kapıdan geçmeyen bakarsın derdest olur
Tevazu ile yunan gönülleri hep engin
Aziz Mahmut Hüdai Üsküdarın sakini
Edep ile geleni lütuf ile gönderir
Siler sinesindeki gussayı ve de kini
Ağustosta buz tutar ve zemheride erir
Eyüp Eyüp Sultanı ağırlar pek de memnun
Beş vaktin beşinde de Hızır beldeye gelir
Bu demde üftadeler aynı Leylaya mecnun
Dualar buğu buğu dem dem göğe yükselir
İstanbul efsanesi anlatılmakla bitmez
Her semti ayrı mana her renk onunla güzel
Gönüldeki sevgisi asırlar geçse gitmez
Onun için yazılır divanda şarkı gazel
Ankara, 15.03.2017 İbrahim Kilik