Türkçesi Bozuk Sevdam

/ Dur sirk adamı dur..! / Bu gece gözlerim çok ağrıyor / Ağrıyan gözden seni çıkarıyorum / /

yazı resim

]

Sana büyük kocaman aşklar hazırlamıştım
Kucaklar dolusu…yürekler dolusu
Taşıyamazsın ağır gelirim sana ben dediğimde
Küçük küçük parçalara böldün
Mutlumusun bu kırık dökük sevdadan?

Seninle canhıraş yataklara girdim…
Bir yanımda sen vardın
Bir yanımda ağrılarım
Uyuyamadım...

Ağırdım ben taşıyamıyordun
Taşıyamadıkça
Terkedemiyordun
Terkettikçe
Gidemiyordun
Tesadüfü tanışmaların artığısın sen oysa
Tutunamamak belki, belki başlayamamak mangal gibi yürek isteyen sevdalara..
Maddeyle ilişkilisin daha çok..en çok yalan duygularla
Aşkın masalımsı sevdan eşkiya sanmıştım
Tutkuların rengi kırmızı olsada sen MAVİMSİ
Göz alıcı
Ten yakıcı
Vede türkçesi bozuk sesin hep uzaklara çağırır gibiydi beni

Yani demem o ki
Ülkelerarası yollarda
Tesadüfü otellerde kalmak gibi birşeydi senin olmak
Doludizgin giderken birden yorulduğunu hissedip
Gözlerini kapamak yada devrimci bir manifesto…

Oysa ki seviyordun
Sevdiğini biliyordum
Tetik üstündeydi aşkım namlusu hep sana dönük
Sevgini vuracaktım..

Kocaman ellerinde upuzun parmaklarını sayıyordum durmadan
Bir ömür sayıyordum
Aşkımda..bende... hayatımda tetik üstündeydi
Beni vuracaktın
Biliyordum..biliyordum
Kaçmadım bu yüzden senden

İçkisi vasat
Yemeği vasat otel odasında
Senin olmak, hem olmak hem olamamaktı aslında.
Asılsız ihbarı yapılmamış bir hüzün taşıyordu yüzün
Senin olmayan acıları tutuyordun ellerinde..

İnan ki her sahnede takdire şayansın…
İnan ki yürekten alkışlıyorum seni…
Ama in artık seni çıkardığım o yedi kat yerden
Birazdan karanlıkta kalacaksın.
Bir tanımlama hatasıydı avuçlarıma bıraktığın şey
Ucuz ve bitik vede hevesli
Vazgeçsem senden sevgiden ölecektim

Ne yapacağını bilemeyen düşlerim vardı
Zaman zaman eylemler hazırladığım anlarım
Dinamit yüklü otobüslere binip
Silah kuşanmış yolculuklara çıkıyordum...

Aniden sana gidiyor buluyordum kendimi
Silahımı arka koltukta unutmuş
Nereden geldiğimi unutarak
Yol kenarı tabelalarını okurken yakalıyordum kendimi
Ellerimin arasında sen olduğunu sanarak
Öfkelensem, sıksam yumruklarımı, sesini duyacaktım
Sıkamazdım yumruklarımı
Öfkemi unuturdum..
Km' lerin hesabını yapardım sana kaçbin km uzakta olduğumun
Gelgitler yaşardım…bir sana bir bana ötelenmeler
Gel git bu yolculuklarda
Gelen giden yoktu oysa..

Coğrafyanı bilmemek, sesinle sabahlamamak, göğsündeki kılları sayamamak ne acı bilsen
Hiç.. hiç…hiç ayrılmadık varsayıyordum bizi bu yüzden hala yaşıyorsun bende...
Ayrı kentler ayrı duygular doğursada biz başka ülkelerde olmayı göze almıştık
Belki de sürekli ölü duygular doğuruyorduk birbirimiz için
Yarın çok geç olabilir sevgili...yarın donu görünen bir kızımız olmayabilir
Birbirimize ne yaptık hatırlamıyorum...
Mesafesi öyle uzun…arasında okyonus olan yollarda karşılaştık seninle
Bir daha seni göremeyecekmişim gibi… olmayacakmışsın hissiyle
Ne yollar ne mesafeler yok edemiyordu bu aşkı
Ne kadar gecikmiş olsan da karşımdaydın işte
Kendimi karşıma almış gibi konuşuyordum seninle

İşgal edilmişlik, teslimiyet, kargaşa, toz duman ve ölüler
Bize ait cesetler, yaralılar, peşkeş çekilen kelimeler
En bildik gecelerden çalınan ve en bilmedik dağların doruklarına bulduğumuz
Bizim bile adını koyamadığımız, koymadığımız öfke..hınç..

Talihsiz bir kaç kelimeyi verdim ellerine bana dair bir tek haklı olduğun konuda
Şimdi yuvarlak harflerle karşımda 'kimliğin karışmış senin' diyerek
Bir sirk adamı gibi oynuyorsun...
Hangi kelime nereye düştüyse anlamını orada yakalıyor
Kocaman kahkahalarla eğleniyorsun etrafına aldığın soytarıların temposuyla..

Dur sirk adamı dur..!
Bu gece gözlerim çok ağrıyor
Ağrıyan gözden seni çıkarıyorum
Tatsız yanlarımla cümleler kuruyorum sana delikanlı şık bir veda hazırlamıştım..
Sana yürekli ve dik duruşlar yakıştırıyorum hala..
Hala dağsın bende diyen şiirler yazıyorum...
Yakışıyorsun bu kadar sevilmeye hala vede herşeye rağmen...

İSTANBUL....

Yorumlar

Başa Dön