Ne olacak bu memleketin hali?
Dağ gibi sorunlarımız var.
Bu sorunları düşünmekten uyuyamaz oldum.
Örneğin, kadınların baş belâsı olan şu selülit.
Zavallı sanatçılarımız, magazin kameralarına yakalanıyorlar selülitli görüntüleriyle. Şöhretleri sarsılıyor.
Ne zaman hallolacak, kadınların selülit sorunu?
Kadınlarımız, selülit kâbusunu düşünmeden ne zaman rahatça bikini giyebilecekler?
Zavallı selülitli kadınlarımız!
Sağlık Bakanlığı bu işe derhal el atmalı.

Bu arada, Orman Bakanımız Yunanistanlı meslektaşına telefon etmiş.”Kardeş!Yardıma ihtiyacın var mı?” demiş. Acaba Yunanistan’da bir problem mi var?

*
Kısa bir süre önce kaybettiğimiz Barış Akarsu’nun gerçek sevgilisi kim, hâlâ belli değil. Ayıp ya!Barış’ın sevgilisi oldukları iddia edenlerin fotoğraflarına bakıp duruyorum günlerdir;acaba hangisi Barış’a daha uygun diye.Bir an evvel, Barış’ın gerçek sevgilisinin kim olduğunu ortaya çıkarmak gerek.

Bir ara şöyle bir şey gitti kulağıma: Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt; bayramdan üç gün önce mesaj yayımlamış.

Ne bayramı ayol? Daha ramazan başlamadı bile. Bayrama çoook var.

*

Tom Cruise, geceleri horluyormuş. Böylesine yakışıklı bir adamın horlaması, olacak iş değil. Kimbilir belki bizim Beyaz da horluyordur, hatta Tarkan bile. Horlayan bir Tarkan düşünebiliyor musunuz?Olacak şey değil. Ne zaman çare bulunacak ünlülerin horlamasına? Horlayan bir başbakan, cumhurbaşkanı da istemem. Benim başbakanım, cumhurbaşkanım horlayamaz. Buna tez elden çare bulmalı.

Bir arkadaşım, “ Yarın cumhurbaşkanı seçimi var.” dedi. Bizim cumhurbaşkanımız yok muydu? Sezer dururken acaba neden yenisini seçiyorlar? Geçenlerde bir başkan seçmişlerdi ama, nereye seçtiler bilmiyorum. İkide bir ne seçimi böyle?Sanki Türkiye’nin başka işi yok. Cık cık cık!

*

Bir de şu Hüsnü Şenlendirici sorunumuz var. Ünlü klarnetçimiz, sıkıntı bastıkça parkta yatar olmuş. Adamın ses telleri üşüyecek, klarnet çalamayacak. Kültür bakanlığı bu işe hemen el atmalı.Ünlü klarnetçimizin sıkıntıları giderilmeli. Parkta yatarkenki görüntüleri, hiç gözümün önünden gitmiyor. Sanatçılarımıza sahip çıkalım lütfen.

Bizim komşu, Çin malı bir sürü eşya almış.” Ay sen ne ara gittin Çin’e? ” dedim. Kızgın kızgın yüzme bakıp; “ Ayol ne Çin’e gitmesi; onlar buraya geldiler. Yer gök Çin malı dolu.” dedi. Ayrıca, dövünüp duruyor “ Bu ülke Türk ekonomisine darbe vuruyor.” diye. Ne Çin’den haberim var, ne Çin malı ürünlerden. Kim ne yaparsan yapsın, bana ne? Benim aklım, tv’deki yarışmada. Bakalım benim favorim yarışmada birinci olacak mı?

*

Çok önemli sorunlarımızın yalnızca birkaçını yazabildim.
“ Bunlar da mı sorun? ” demeyin sakın.
Benim sorunlarım artık bunlar.
Ne zamandan beri mi?
Son seçimlerde her iki kişiden birinin AKP’ ye oy verdiğini öğrendiğimden beri.
Psikolojim bozuldu, böyle oldum.

Ne özelleştirmelerle, ne Kuzey Irak’ taki karmaşayla, ne de seçilmesi garanti olan cumhurbaşkanımızın geçmişiyle hiiiiiiç ilgilenmiyorum.
Nasıl olsa, şahsi görüşüm – düşüncem kimseyi ilgilendirmiyor.

“ Tahtadan çuvaldız; ne bulan sevinir, ne kaybeden üzülür.” misali, kimsenin umurunda değilim.
Şu andan itibaren, onlar da benim umurumda değil.



Kâmuran ESEN - 27 / 08 / 2007