Bir İnci Tanesi Üşüdü

Nuri yanağına çocuk tadında bir öpücük kondurdu. Bana baktı. Bir kez daha öptü. Bu senin içindi dedi.

yazı resim

Annem hasta. Çok hasta. Eriyor her gün. Farkında değil illet hastalığın. Ayağa kalkacağını sanıyor. İple çekiyor o günü. Sıkıldım diyor, yatmaktan Ev sürekli dolup taşıyor. Kalabalığa kızıyor. Ayakkabılarıyla halılarıma basıyor birileri, evim kirleniyor diyor.
Boş ver anne diyorum. Düşünme sen bunları. Bir an önce ayağa kalkmaya bak
Öyle deme oğul, mal canın yongasıdır diyor. Küçülmüş, ışığı sönmüş gözleriyle etrafı kesiyor.
Anne diyor erkek kardeşim. Bak oğlun karşında duruyor. Şiir okumanı bekliyor
Utanıyor. Şiir bilmem ki ben diyor. Sonra okuyor. Cümleler ağzında parçalanıyor, dağılıyor, anlaşılmaz oluyor. Protezim ağzıma büyük geliyor diyor. Ardından başlıyor şiirini okumaya:
Mektup yazdım kış idi
Kalemim gümüş idi
Sana yazacaktım
Kalemim yere düştü
Yüzüne çocuksu bir sevinç geliyor. Alkışlıyoruz hep birlikte onu. Mahzunlaşıyor, durgunlaşıyor. Benim ellerim hiç kalem tutmadı ki! diye hayıflanıyor. Kederi gözlerinde okunuyor. Köyümüzde okul yoktu, tarlada, evde, ahırda iş çoktu diyor. Anam bizi okula göndermek istedi. Ama o babam yok mu, o, bizi vermedi okula. Vereydi iyi olurdu. Okumam-yazmam olurdu Camın öteki ucunda olan bana baktı. Beni görüyor musun? diye sordu.
He ana dedim.
Anamdan İncileri okumak isterdim. dedi kederli bir sesle. Şu çocuklara diyorum: Bana okuyun. Bir iki okuyup çaktırmadan sokağa kaçıyorlar
Sonra bana Kamaraya az daha yaklaş dedi. Yaklaştım. Uzun uzun baktı:
Babana çok benziyorsun dedi. Ama baban çok yakışıklıydı. Derin bir iç geçirdi.
Sustum. Boğazıma bir şeyler gelip düğümlendi. Gözlerim ıslandı. İçimde zehir zemberek tuzlu ırmaklar akıyordu. Çok erken ayrılmıştı aramızdan babam. Birlikte çekilmiş tek bir resmimiz bile yoktu. Ah ne kötü bir talihsizlikti bu. Olaydı resmi, şimdi bakar bakar kederlenir, hasretle ağlardım.
Serumdan şişmiş, yer yer morarmış, güçsüz elleriyle önce gözünün yaşını sildi ardından bir pamuk gibi bembeyaz olan saçlarını düzeltti.
Bu ameliyat işi de nerden çıktı böyle? diye kızdı. Ne güzel eylülde yanına gelecektik Gözlerini kederle uzaklara dikti. Bilsen ane kurban seni ne çok özlemişim dedi. Sen beni hiç kırmadın Uzaklara, sürgünlere gittin, beni unutmadın. Adıma kitap yazdın Bir şeyler ekleyecekti ama tıkandı. Hele kızım bir bardak su getir diye seslendi. Suyu içti. Su tuzluydu dedi. Ağzının tadı tuzu yoktu, bilemedi. Şu klimayı azıcık kapatın dedi, dudaklarımı kuruttu.
Yine huysuzlandı dedi kardeşim Nuri, canı sıkıldı mı, hiçbir şeyi beğenmiyor. Sataşıyor önüne gelene.
Yatakta sağa sola dönmekten yoruldu. Vücudunda yara var mı? diye sordum Nuriye.
Yok, abi dedi.
Duydu bizi hemen. Kardeşim Mehmetin kızı Ayten bana su yatağı aldı dedi. Öyle güzel ki, hiçbir yerim ağrımıyor.
Kız kardeşim o sırada ilacını getirdi. Suyla yuttu. Yavaş yavaş gözleri kapandı, dalar gibi oldu. Uyandı birden, kamaraya baktı. Sen ordasın ane kurban diye sordu.
He ana buradayım dedim, gitmedim daha
İyi iyi dedi, gözleri kendiliğinden kapandı. Daldı.
Nuri yanağına çocuk tadında bir öpücük kondurdu. Bana baktı. Bir kez daha öptü. Bu senin içindi dedi.

Başa Dön