Çukur gözlü,kara saç ve gözlü,cin gibi bakışlı,akıllı canlı bir kız
çocuğu Firdevs.
Babasını,bebekliğinde kaybetmiş,yetim . .
Babasının ölümünden,bir süre sonra,Annesi bir başkası ile evleniyor.Böylece Babasının ölümü ile başlayan kadersizliği
sonuna kadar sürmüş,güzeller güzeli Firdevsciğin.
Üvey babası,daha henüz beş yaşında iken,onu çalıştırmaya başlamış.Tarlaya giderlermiş,tarlayı sürerlermiş.Beş yaşında
Firdevs,öküzlerin önünde düşe kalka,tarla sürmeye çalışırmış.
Tüm düşmelerinde,babalığının diğren dürtüsünü yermiş ardı-na.Ağlarmış,gözyaşlarını gören yok,Anne evde,hastaymış
yataktan kalkamazmış artık.Eve geldiğinde,gizlice Annesine
ayrıl bu adamdan,ben bakarım sana Anneciğim dermiş.Bu söz-de hep ısrara devam etmiş.Hakikaten de Anne kızcağızını
dinleyip ayrılmış kocadan ama,hasta zaten,kısa süre sonra öl-müş.Allahtan,birde ablası varmış Firdevsin.Bu kez Ablası sa-hip çıkmış Firdevse.İyi de hemen biriyle beşik-kerkmesi de
yapıvermişler.Velhasıl oniki yaşına gelince de Firdevsi evermiş-ler.O çocuk!Ne imiş evlilik?Ne bilsin.
Böylece,beş yıl kuzu-kuzu beraber yatmışlar onlar.Bir-gün beyi,Hasan Bey,Askere çağrılmış,Çanakkalede Seferberlik
İlan edilmiş çünki.Gitmiş Hasan Bey,gidiş o gidiş,geri gelememiş.Çanakkalede Meçhul Şehit Hasan Bey!
Beyi Askere gittiğinde Firdevs hamile imiş,sonra Hasan-Hüseyini oğlunu dünyaya getirmiş.Kucağında,mavi
gözlü,sarı saçlı güzeller güzeli bebesi ile kalakalmış,bir
başına.Gerçek,uzun,çileli bir Hayatın Öyküsü.
