Hayat Sana Kırgınım - 2

Sevim, odasının penceresinden Bahadırı aylarca izledi. Önceleri bu ona yetiyordu. Sonra, yetmediğini anladı ve daha fazlasını istemeye başladı. Daha fazlası ne olabilirdi? Bu kadarı neden yetmemişti? Sorularını kendine sordu. Daha fazlasının Bahadırı yakından görmek olduğuna karar verince de bunu gerçekleştirmenin yollarını aradı.

yazı resimYZ

Sevim, odasının penceresinden Bahadırı aylarca izledi. Önceleri bu ona yetiyordu. Sonra, yetmediğini anladı ve daha fazlasını istemeye başladı. Daha fazlası ne olabilirdi? Bu kadarı neden yetmemişti? Sorularını kendine sordu. Daha fazlasının Bahadırı yakından görmek olduğuna karar verince de bunu gerçekleştirmenin yollarını aradı.

Önce annesine komşularla pek fazla görüşmediği için sitem etti. Görüşmüş olsaydı, belki de Bahadır ve ailesi hakkında bu yoldan bilgi alabilirdi. Onlara aşure getiren bir tanıdıkları Sevime Muharrem ayı olduğunu hatırlattı ve annesini aşure yapıp komşulara dağıtmaları için ikna etmeye çalıştı. Önceleri İşim var, uğraşamam! diyen annesi Sevimin Ben de sana yardım ederim. Demesi ve ısrarı sonucunda aşure yapmaya razı oldu. Sevim, Bahadırın evine de aşure götürmeyi ve böylece onu yakından görmeyi umuyordu.

-Yarın yaparım. Diyen annesine Sevim itiraz etti.

-Cumartesi ya da Pazar yapalım. Benim evde olduğum bir gün olsun Dedi.

-Kızım, o günlerde sen dershaneye gitmiyor musun? Derslerden geri kalma. Malzemeleri al, yeter.

-Aman anne, bir gün dershaneye gitmemekten ne çıkar? Sen alınacak malzeme listesini yaz da ben marketten alıp geleyim.

Aşure pişerken Sevim, yanından hiç ayrılmadı. Komşulara dağıtma işini de o üstlendi. Önce en yakın komşularına götürdü. Bahadırlara götürmeyi sonraya bıraktı. Çünkü onlara gidecek olanı özel olarak hazırlamak istiyordu.

Giderken kapıyı çaldığında Bahadırın açması için dua ediyordu. Öyle de oldu. Aşureyi verirken elleri titriyordu, ama gene de Bahadırın gözlerine bakmaktan kendini alamadı. Bahadırın teşekkürüne gülümseyerek cevap verdi. Hepsi bu Yani Bahadırı yakından görmesi belki de bir dakika bile sürmemişti. Bu kısacık sürede gördükleri, onun bundan sonraki hayallerini süsleyecekti. Bahadırı gördükten sonraki hayatının eskisi gibi olmayacağının farkındaydı. Artık birçok şey değişecekti. Alışılmışın dışında bir Sevim görecekti herkes karşısında.

Bir ay sonra Sevim, mahalledeki bir arkadaşından Bahadır hakkında bazı bilgiler aldı. Keşke almasaydı! Çünkü Bahadırın nişanlı olduğunu ve on beş güne kadar da düğünü olacağını öğrenmişti. Duydukları onu üzmüştü. Oysa asıl üzücü olaylar daha sonra gelecekti. Sevim, hayatın sürprizlerine karşı hazırlıklı değildi. Bunlarla karşılaşınca ya paniğe kapılıyor, ya da yılgınlık gösteriyordu. Üstelik sürprizlerin iyi ya da kötü olması da bu durumu değiştiremiyordu.

Bahadır evlendikten kısa bir süre sonra tayini çıktığı için Sevimin bulunduğu şehirden ayrılmıştı. Bunu duyunca Bahadırı uzaktan sevmekten başka bir çaresi kalmadığını anladı, ama olsun bu da ona yeterdi. Bahadıra bir gün kavuşabileceği umudunu içinde yaşatacaktı. En azından onunla aynı havayı teneffüs ediyordu. Şimdilik anılarıyla, hayalleriyle teselli bulabilirdi. Kendine bu yönde telkinlerde bulunuyordu. Aklından geçirdiği kelimeleri seçerken dikkatli davranmaya çalışıyordu. Bazen bunda da sıkıntıya düşüyor, avutucu kelimeler bulmakta zorlanıyordu. Kelimelerin bittiği yerde ise anıların hayali acıtmaya başlıyordu.

Gönlünü okuyabilecek biri var mıydı? Yoktu. Olamaz mıydı? Belki. Sabretmesi, yani beklemesi gerekecekti O Sevimin hayallerini süslüyordu, ama Sevim onun değil. Bahadırın hayallerine girmeyi, orada yaşamayı o kadar çok istiyordu ki! Bu karşılıksız aşk, yüreğini parçalıyordu, acı veriyordu. Bunun yanı sıra tadına da doyum olmuyordu. Yürek teli en duygulu aşk şarkılarını çalmaya kuruluydu Derin denizler gibi derin bir sevdaydı bu

● ● ●

Devam edecek....

Yorumlar

Başa Dön