"Kitap okumaktan gözlerim mi bozulmuş? Asıl okumadıkları için ruhları bozulmuş olanlara acıyorum.'' – Fyodor Dostoyevski"

İstanbul Ölürken…

Bir Beyoğlu curcunası içim, / Ki, tekil kalabalıklarla yığılmış… / Siyah, beyaz ve buğday tenli / Bakirliği alınmış bir dolu insan!

yazı resim

Bir Beyoğlu curcunası içim,
Ki, tekil kalabalıklarla yığılmış…
Siyah, beyaz ve buğday tenli
Bakirliği alınmış bir dolu insan!

Sahil sessiz, liman yığılmış;
Çantamda bir kağıt
On dört yüzyıl evvelinden

Üzerine adım yazılmış
Adım neydi benim?
Adın neydi?
Neydi?
Ne?

Kadıköy’de, on çeyrek vapuru
“Sonradan öleceklerin” işi bu!
Sarışın, esmer ve kızıl renkli
Her adımda ölüm kokusu

Eminönü üzgün, balıkçı ölmüş
Cebimde bir resim
On dört gün evvelinden

Üzerine adın yazılmış
Adın neydi senin?
Adım neydi?
Neydi?
Ne?

Şimdi biz, iki zaman işi
Görsek de biliriz görmesek de
Yorgun, ezik ve suskunuz
Gitsek de yanarız cennette

Beyoğlu zarif, ekmeği pahalı
Cebimde bir not
Ölmeden ilişik

Kâğıtta adı yazılı
Cepten çıkma,
Nota düşmüş;

Adı geçen herkes benim…

KİTAP İZLERİ

Çıplak ve Yalnız

Hamdi Koç

Hamdi Koç’un Hafıza Labirentinde Unutulmaz Bir Yolculuk: "Çıplak ve Yalnız" Hamdi Koç’un "Çıplak ve Yalnız" romanı, okuru daha ilk cümlesiyle yakalayan o nadir eserlerden: "Amcam
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön