"Yazmak, bir yazarın kendi cehenneminden geçerken okuyucularına cennet vaat etmesidir." – Charles Bukowski (kurgusal)"

yazı resim

Deniz mavisi değildi o renk, suya yazılmışlardı o dizeler...
Ruhtan gelenlerden değildi...
İçinde bir yerlerde replikler, kurgu, senaryo hazırdı..
Hayatının senaryosu...
Sen yazdın, karşındaki oynadı...
Sen ol dedin, karşındaki oldu...
Ayaklarınız çıplak, gözleriniz kapalı
Ay yıldızlara Şehrazat'ı anlatacaktı hani
Bir gece yarısı ateş böceklerinin meşaleleri sahilde
Sen
‘Şile bezi elbiseyle deniz kenarında dans edeceksin’ dedin ‘kollarımda’,
O inandı...
Sen güven dedin, o güvendi...
Sen umut dağıttın kucaklar dolusu, o payını aldı...
Payına düşen siyahtı..

Papatyadaki beyazlığı, saflığı anlamış gibi yaptın, oysa asla anlamadın...
Papatya farkındaydı kendi saflığının onu sen kirletmeye çalıştın...
Sen bir düş gezginiydin...
Düşlerinin peşinden uçarken kuyruklu uçurtmalar gibi,
Aşkı, gerçek aşkı teğet geçtin...
Kırdın ama eğemedin...
Acıttığın kadar acımadın....
Haklıydın;
Masalları ancak cesurlar yaşar, korkaklarsa hayata kaçar....
Korkak olan sendin, karşındaki değil...
Kazandın …. mı?
……………………..

KİTAP İZLERİ

Engereğin Gözü

Zülfü Livaneli

İktidarın Göz Kamaştıran Işığı ve Bir Hadımın Gözünden Saray Zülfü Livaneli’nin, okurunu XVII. yüzyıl Topkapı Sarayı'nın loş ve entrika dolu koridorlarına davet eden romanı "Engereğin
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön