]SUSTUM... OYSA SÖYLENECEK NE ÇOK ŞEY VARDI
Dipsiz kuyularda bırakıp gittin…
Haykırmak vardı ardından,
terk edilmişliğe isyan etmek,
etekteki taşları bir bir dökmek
ve sonra ağzıma geleni söylemek gidişine…
SUSTUM…
Oysa söylenecek ne çok şey vardı…
Hani düğümlenir ya insanın boğazına kelimeler,
hani anlatmak istersin de sözler tükenir
öyle çaresiz, öyle suskun…
Biliyorum
şimdi ne söylesem anlamsız gidişine…
Yolun sonunda bir ben;
Sana aşık, sana tutkun…
Canımı acıtırken yokluğun…
SUSTUM…
Oysa söylenecek ne çok şey vardı…
Ürkek ve çekingen bir çocuk gibi
bez bebeğimle saklanıp bir köşeye
hiç ses çıkarmadan öylece bekledim seni
Oysa gezdiğin her sokağın kaldırımında
dolanmalıydım ayaklarına bir taş misali
Sonra çıkıp da karşına
gözlerinin taa içine bakıp
’sadece sana sevdalı bu yürek’ demek vardı…
SUSTUM…
Oysa söylenecek ne çok şey vardı…
Biliyorum dönmeyeceksin…
Sana uzanan ellerim hep boşluğa,
hep yalnızlığa dolanacak…
Ve biliyor musun böyle hayalini kurmak da güzel
yokluğuna sarılıp
Oysa çarem,
umudum,
yarınımdın…
Bundan sonra ne zaman konuşmak istesem
dudaklarıma bir mühür gibi konacaksın…
Sevdamı en çok anlatmak istediğim suskunluğumsun artık…
BEN DE SUSTUM…
Oysa söylenecek ne çok şey vardı…
ELİF EYLEM
17.03.2007
Seslendiren: Murat Çetin