Dikenleri kuyruğunun ucuna kadar devam ediyormuş. İpincecik pençeleri, yeşil bir derisi ve kafasında bir o yana bir bu yana dağılmış on onbeş tane dikeniyle dişi bir ejderhaymış bu... Ejder de gözlerini bu güzellikten bir türlü alamıyormuş yani..!
Hemen üçbuçuk asırdır üzerinde oturduğu tahtaları, menteşeleri, çivileri ve kilidi çürümüş hazine sandığından kalkmış ejder... Bilgisayarının başına geçmeden önce kendine bir kahve koymaya gitmiş. Sonra da bilgisayarından ICQ’sunu açmış...
‘Ben bir kitap karakteriyim.’ dedi adam. ‘Yazılmaya başlanmış, kurgusu olan ama bitmemiş bir romandaki tiplemelerden biriyim yani. Benim gibiler dünyada çoktur. Ya tekrar kitaplara dönmeye çalışırlar...’ Selçuk ve bana baktı..
Öğretmenim anneler gününe kadar annelere değer veren bir kompozisyon, bir öykü ya da bir şiir yazmamızı istemişti...
Köpex sakinleştikten sonra Karabaş Kemikçalan’ı nasıl yakalayacaklarını konuşmaya başladılar. Kedix iki kişinin ağaç evin birinci katının pencerelerine dışardan iple sarkmalarını önerdi. Ellerinde tavalarla tabii...
Öğretmenim cumartesi-pazar ödevlerinden biri olarak hayvanlarla ilgili bir kompozisyon yazmamızı istemişti... : )
Buzul çağdayken Tabiat Ana'nın işi bayağa bi zordu... Yazın bile her taraf buzlara kaplı olunca tabii ki de zor olacaktı... Hem karayı, hem havayı kontrol etmek... Zaten Buzul Çağı da Tabiat Ana gece uyurken başlamıştı...
...Ama paraşüt yukarı doğru uçmuyordu, aşağı iniyordu. Bunun üzerine Josef sıcak hava balonuna bindi. O yukarı doğru uçuyordu. Ve onunla yükseldi...
Aslında... 21. yüzyılda Mısırlılarla ilgili bir kitabı okurken bir mısırlının size karşı çıkması ne kadar normalse bu da o kadar normaldi...
...Sonra Türkiye'de indi. O sırada herşey büyüdü. Pastacıdaki pastalar da büyüdü. Ve herşey sarı oldu...
...Burası karma cennettir. Bütün hayvanlar farklı zaman dilimlerinden buraya gelir. Yavru köpeklerin rüyyalarını süsleyen köpek cenneti hiç bir zaman olmadı...
...
1991’de Oslo, Norveç’te doğdu. Kısa süre sonra ailesi ile birlikte Türkiye’ye geldi. Beş yaşında ilk öyküsü olan 'Kaptan Kat’ın Maceraları'nı kaleme alırken büyüdüğünde bir yazar olma isteğini ilk kez duyumsadı. Aynı sene İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda yarı zamanlı keman bölümünü kazanmasıyla müzik yaşamı da başlamış oldu. İlk resitalini 7 yaşında Cemal Reşit Rey konser salonunda verdi. Bu sıralarda uzun öyküler ve oyuncaklarının tema alındığı şiirler yazmaya başlamıştı.
İlk olarak ‘Kül’ adlı kısa öyküsü İzEdebiyat yıllığında yayımlandı. Bunun ardından ilk romanı olan Kitap Kahramanı 2003 yılında An Yayıncılık’tan basıldı. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı lisesini birincilikle bitirdi. Şimdiye kadar Atatürk Kültür Merkezi ve Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda resitaller verdi, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Orkestrası’nın bir üyesi olarak yurt dışında konserlere katıldı. Galata Festivali ve Genç Klasikçiler Festivali başta olmak üzere birçok organizasyonda yer aldı. İ.Ü.D.K bünyesinde lisans bölümünde eğitimine devam etmekte olup bir yandan da aralıksız olarak yazmayı sürdürüyor.
İstanbul
Gördüğüm, tanıdığım, hayal ettiğim, yapıtını okuduğum herkes.
Bana benzeyen yazarlar vardır çok. Aslında ben onlara benzemişimdir, bilinçli ya da bilinçsiz olarak.
