|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
3 Ekim 2003
Sonbahar Sükütu
ELCiN ORHAN
Konuşmak istiyorum senle, gözlerinin içine gözbebeklerine baka baka konuşmak, Sussam bile konuşmak istiyorum |
|
Eriştiğin yerlerde dilerim hayat daha güzeldir. Bırakıp gittiğin bu diyarların hiç mi hiç tadı yok, sensiz geçen zamanın eksilttikleri o kadar çok ki fazlalaşan sadece hüzün.Sonbahar sükutu hakim şehirde bu gün, gönlüm suskun, dilim suskun, bakışlarım suskun, günün bu saatinde kuyruğunu kaldırmış parmak uçlarında balerin gibi dolanan kedi bile miskin ne gelip sürtünüyor duvara, ne boğuşuyor kendiyle, o bile kelebek kovalamak yerine kıvrılıp yatmayı tercih ediyor. Beni miskinliğe imrendiren şu kediden mi geliyor ki bu ağırlık. Ağlamaklı yüzüme alıştım, artık yabacı gelmiyor üç yıl, üç aydır çoğunlukla böyle bakıyor bu bezmiş yüz bana. Başımı yastığa koyar koymaz uyuyabilirim gibi geliyor. Ama geceye bile söz vermiyorum uyku için. Yavaş yavaş kızaran havayla başlıyor yine içimde ki uzun hava...
Bu gecede önce dualarım seninle olacak, sonra keşkelerim isyana sürükleyecek beni,karma karışık değil mi? ellerini göğe açıp dua eden de benim, günah olduğunu bile bile feryat figan bağıra çağıra isyan edende ben. Bitkisel hayatımım da yaşadığıma dair tek belirti ama bu an..Yeni hüzünlere devretmedim seni en büyük hüznüm dönülmez gidişin.En büyük sevda sende kaldı ve yarım kalan pek çok şey senin gidişinle başladı. Bıçağın keskin ucunda yaşamıyorum artık tehlike, heyecan eksik hayatım yavan.
Güz geldi yine zor olacak uzayan geceleri tüketmek. Kaderim hep yalnızlık olsaydı daha mı az acı çekerdim sence? Uzun gecelerde uzun bulmacalar çengelin daha çengellisi, âmâ doğan, sonradan kör olana göre daha mı şanslı. İkisi de görememe acısını yaşar ama... biri güneşi, denizi, çiçeği, anasını hiç görmemiş olmanın acısını, biri bir zamanlar gördüğü şeyleri şimdi görememenin özleminin acısını.. Hiç bilmediğin bir şey özlenir mi? Yine karıştım kendime yine karıştım özleminle çöz beni çözebilirsen.. Kendimden kurtulmak için yine sana sarılıyorum, çerçevenin içinden o kadar güzel bakıyorsun ki ben seni görüyorum ya sen... Hangimiz daha çok sancılı yaşıyor bu özlemi?
Yine çıkardım çerçevenin içinden seni, sanki bir şey değişecek çerçeve içinden dışına, o kadar uzaksın ki, bu resmin yakınlığına inat. Yine uyumaya hazırlanıyorum, hep hazırlanıyorum hep niyet ediyorum ama... Kendiliğinden gelmedikçe hiçbir şey ben başlamıyorum. Çağırmadan gelen tek dostum kaldı hüzün ve sen gittikten sonra hiç çağırmadığım aşk bir defa çaldı kapımı, ben bin pişmanlık, bin ihanet hissederek yinede aldım tenden içeri. Yanılmışım Aşk değilmiş meğer umut avcılığıymış... O söyledi.
Leyla dan Mecnun dan Arta kalanı da biz tüketmişiz demek ki..
Konuşmak istiyorum senle, gözlerinin içine gözbebeklerine baka baka konuşmak, Sussam bile konuşmak istiyorum. Gözlerimi hiç ayırmadan yüzüne bakmak, ilk görmüşüm gibi seni incelercesine bakmak istiyorum yüzüne. Sen yine “annem gibi bakma öyle” derdin. Demek ki Annenle eş severmişiz seni dile kolay Candan Candın Cana Can.
Üst kirpiklerimin biri bile birleşmeye niyetli değil alttakilerle, bir nezaket icabı yumuyorum, bir umut uyku mayası tutarsa alır beni koynuna, çabuk biter bu gece diye... kalan sensiz bilmem kaç geceden birini daha tüketme çabası ile yumuyorum gözlerimi. Zaten bahane arıyordum uyumamaya işte bahanem yağmurda başladı. Toprağa, betona, çatıya, yaprağa düşüyor damlalar arkası arkasına çıkardığı ses başka, sonrasında ki bu koku bambaşka....
Böyle deli yağınca yağmur böyle toprak kokusu huzuru doldurunca içime hep senli günlerden sahneler düşüyor hayallerime ve işte yine 5-10 saniyelik bir sahne sene 1997 den kalma, gülüyorum şimdi biliyor musun? gülümsüyorum bir daha senle hiç bir sahneyi paylaşamayacağımızı anlayana kadarda gülümseyeceğim.....
Seni özlemenin boyutu, yağmurun yönü değişti yokluğun cama vuruyor ve anladım işte gülüşüm son buluyor.
Dizlerimi çektim çenemi dizlerime koydum kendime tutunmanın en kolay yolu bu sanki, kendimden başka kimim kaldı ki. Üşüyorum, ciğerimden yanarken üşüyorum başka bir şey düşünmüyorum evet ben üşüyebiliyorum ya sen. Düşününce tutunamıyorum tutamaklarından hayatın.
Sen hep yoksun... Sen hiç gelmiyorsun...
VUSLATA GELDİM
adı uzun ayrılık olsa da ela gözlüm
sanki hiç ayrılmadık.
yağmurun sesini
toprağın kokusunu,
yüreğimde tarifsiz özlemini derinden duydum da sana geldim
gökler ağladı, ben ağladım
suya düşmüş yaprak gibi su yüzünde kalmış sevdamla sana geldim
aşktan daha şefkatle
dualarımla, çiçeklerimle sohbete geldim.
sadece benim konuştuğum sohbete
karakavak altına sana geldim
üç yıllık yorgunluğun bitmedi
bitmedi ki diye başlayan ince sitemimle sana geldim.
gözümdeki yaş kadar
tomurcuk çiçekleri zülfümün bağı ile bağladım
sana geldim
yasa değil çok özledim de vuslata geldim.
Elçin ORHAN
03/10/2003
:: ne desem şimdi sana! |
Gönderen: Siyah! / İzmir
|
26 Aralık 2003 |
|
|
Merhaba Elçin!
okurken ne kadar hissedilir anlatılan, ne kadar yaşananlar gelir aklına okuyanın?... bunun gibi soruların hepsine cevap arıyorum şu an! aynı sevdamıydı yoksa kapımızı çalıp içeri giren bir zaman sonrada yüzümüze kapatıp aynı kapıyı giden ama hiç eksilmeyen! yıllar geçiyor ve galiba eksilmesini diledikçe çoğalıyor özlem! hele birde gidenin ardından yaşanan seviler yavan kalıyorsa... yüreğin hiç eskimesin!
sevgilerimle! |
:: Yüreğine sağlık |
Gönderen: Ahsen Sakareisoğlu / Bartın/Türkiye
|
17 Kasım 2003 |
|
| Merhabalar,bir defa okumakla yetinemediğim bir yazı yazmışsınız gerçekten,kutlarım..İnanın her cümlesi yüreğime dokundu.Anlatım tarzını çok beğendiğim yazarlardansınız.Yazmak istediğim bir yazı yazdığınız için çok teşekkürler,yüreğinize sağlık.Bulutlar hep ebruli, kalbiniz hep sevda ile kalsın;yazılarınız bu sayfalardan eksik olmasın... |
:: Can dostum.... |
Gönderen: demet / kuşadası
|
6 Ekim 2003 |
|
| Özleminden coşup akan bu bu güzel satırlara ve yüreğine sonsuz teşekkürler... |
|
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
|
ben ne zaman beyaz pabuçlarımı giysem
yağmur yağar
sonra,
ben bahtiyar
pabuçlarım perişan olur.
ben ne zaman ele yar desem
başkasının olur
sonra,
ben perişan
eller bahtiyar olur
ben ne zaman aşkı savunsam
aşk beni ele verir
ne zaman özlediğimi inkar etsem
vesikası karşımda durur
ben ne zaman ölmek istesem
umut beni bulur
ne zaman umut arasam
ölüm umudum olur
ben ne zaman yıldız avına çıksam
hepsi göğe tutunur
ne zaman sabretsem
Ben ne zaman. . . . . ?
Elçin ORHAN
2004
|
|
bu
yazının yer aldığı
kütüphaneler |
|
|
|