Bostancı'da bir kafedeyim, dışarıda karnaval şenliği, havai fişekler, kornalar, çılgınca dans edenler, avaz avaz bağıranlar. Trafik kilit, şampiyonluk kutlamaları ve her yer sarı laciverte boyanmış.
Karşıda asırlık bir çınar ve sırtını yaslamış bir adam.. Dünya umurunda değil belliki, ne şampiyonluk ne de sesler ilgilendirmiyor onu.. O kadar merak ettim ki yüzündeki mutluluk ifadesinin sebebini...
Bir şarap alıp yaklaştım yanına "merhaba bey amca, içer misin?" diye sordum, önce kızgın bakışlarla baktı, sonra aldı şişeyi, evirdi çevirdi, derece, tarih kontrolü yaptı ve teşekkür etti."Oturabilir miyim?" bu kez de dalga geçer gibi "buyur her yer senin"..
Başladık muhabbete;
"fenerli misin?" hayır dedi, "sizin gülümsemeniz ve huzur dolu yüzünüzü görünce merak ettim, sırrı nedir bu mutluluğun", kurşun gibi bir cevap alnımın tam ortasına "düşünmüyorum, hayal kuruyorum " şaşkınlığım bittiğinde gülmeye başladım,devam etti anlatmaya.
"Gecemde Ay saklanıp, yıldızlar uykuya daldığında, şahlanır tüm atkarıncaları içimde ve ben böyle anlarda, otururum bir ağaç dibine, düşünmeyi bırakır, hayal kurarım.Bir İspanyol güzeli geliverir tam şuraya.Omuzundaki şalı bırakır yere,takar zilleri incecik parmaklarına,rengarenk güllü, bir yanı yırtmaçlı, uçları fırfırlı eteği, üzerinde omuzları çıplak, yakası oldukça açık,beyaz dantelli bluzu, kulağının üzerinde takılı kırmızı gülü, sol yana toplu, kömür karası saçları ve pembe topuklarıyla, yalınayak başlar dansa.
Ahh ahh ne danstır o..
Kıvrak bel hareketleriyle omuz sallaması,
göğüslerini titretmesi, açılan sütun gibi mermer beyazı bacakları,sarhoş eden ateşli bakışları ve yorulunca kucağıma oturuşu.. Bedeninin, nefesinin sıcaklığı, anlamlı bakışlarının bedenimde gezintisiyle, bir başka kutsallığın doluşu kadehime,bir bilinmeze göçün başlangıcı… Ta ki şafak yırtana dek yalan
gerçekleri."
Bir iç geçirdim ki sormayın.
Yalan gerçekte bir giz, bir büyü, bir hayal, bir düş..Çilingir sofrası zengin, içkisi sınırsız ve sevdası ölümsüz bir manzara...
Sağırlaşmış duygularımızla, görmediğimiz güzelliklerle, zamanı bir maratoncu adımlarıyla takip etmemizle, neler kaçırdığımızı fark ettim birden..