"“Yazarlık, kelimelerle dans etmek gibidir; ya ayaklarınızı bir güzel çeker, ya da sizi salona sokmazlar.” – Franz Kafka"

Duyular, Vücut ve Beyin: İnsanın Olağanüstü Yaratılışı Üzerine Bir İnceleme

Duyularımız, dünyayla bağlantımızı kuran mucizevi kapılardır. Görme, işitme, dokunma, tatma ve koklama sayesinde çevremizdeki gerçekliği algılar ve anlamlandırırız. Basit görünen bu süreç aslında muhteşem bir karmaşıklık içerir. Duyu organlarımız fiziksel uyaranları elektriksel sinyallere dönüştürerek beynimize iletir, böylece yaşadığımız dünyayı yorumlamamızı sağlar. Bu mükemmel sistem, yaratılışın harikalarından biridir.

yazı resim

**Dünya hakkında bildiğimiz her şey duyularımız aracılığıyla bize ulaşır. Görme, işitme, dokunma, tatma ve koklama çevremizdeki dünyayla bağlantımızı sağlayan temel araçlardır. Duyularımız bize çevremizdeki her şey hakkında kapsamlı bilgi sunar ancak bu basit gibi görünen bir süreç aslında son derece karmaşık bir işleyişin sonucudur. İnsan bedeninin bu duyusal algılama kapasitesi yaratılışın ne kadar mükemmel ve hikmetli olduğunun bir göstergesidir. İnsanın duyuları dış dünyayı algılayarak beynimize bilgi iletilmesini sağlar. Duyu organlarındaki alıcılar çevremizdeki değişiklikleri özellikle de fiziksel uyaranları algılar ve bu bilgiyi elektriksel sinyallere dönüştürerek beyne iletirler. Örneğin gözdeki alıcılar ışığı algılar, kulaktaki alıcılar sesleri, derideki alıcılar ise dokunma, sıcaklık, ağrı gibi uyaranları algılar. Beyin bu sinyalleri alarak çevremizdeki nesneleri ve durumları yorumlar. Kur’an-ı Kerim’de insanın yaradılışındaki hikmetlere vurgu yapan pek çok ayet bulunmaktadır. Bunlardan birisi insanın yaratılışıyla ilgili derin bir anlam taşır. Allah insanı en güzel şekilde yaratmış ve ona duyularını vererek dünya ile olan bağlantısını kurmasına olanak sağlamıştır. Bu bağlamda Allah’ın yaratma kudretini şu şekilde ifade ettiği ayeti hatırlayabiliriz: >"Şüphesiz ki, insanı en güzel şekilde yarattık."(Tin Suresi, 4. Ayet) Bu ayet insanın yaratılışındaki mükemmelliği ve özel tasarımı yansıtır. İnsan vücudunun duyularla dış dünyayı algılayacak şekilde donatılması bu yaratılışın olağanüstü bir örneğidir. Beyin kendisine ulaşan elektriksel sinyalleri yorumlayarak çevremizdeki nesnelerin özelliklerini anlamamızı sağlar. Bir arkadaşımızın yüzünü görmesek bile arkasından tanıyabiliriz. Binlerce koku ve renk tonunu ayırt edebiliriz. Bu beynin yüksek düzeyde işlevsel bir organ olduğunun bir kanıtıdır. Örneğin bir duman dedektörü yükselen ısı ve dumana tepki verirken insan beyni dumanı algıladığında çok daha fazla işlem yapabilir pencereyi açabilir, yangın söndürücü kullanabilir veya itfaiye çağırabilir. Kur’an’da insanın her şeyden haberdar olmasının Allah’ın kudretiyle mümkün olduğu vurgulanmaktadır: >"Ve Allah yaptıklarınızdan haberdardır." (Al-Mucadele Suresi, 58:11) Bu ayet Allah’ın her şeyi kuşatan bilgisiyle insanın algılamalarını ve verdiği tepkileri de kapsar. İnsan bedeni Allah’ın yarattığı bu bilinçli algılama sistemleri sayesinde çevresini sürekli olarak analiz edebilir. Dokunma hissi insanın çevresindeki nesnelerle etkileşimde bulunmasına olanak tanır. Parmak uçlarımızda bulunan yoğun sinir alıcıları dokunma, basınç, sıcaklık gibi değişikliklere çok hızlı tepki verirler. Dokunma alıcıları vücuda temas eden nesnelerin özelliklerini hızla algılar. Deri yüzeyindeki sinir uçları uyarılara tepki verirken sabit uyarılara hızla adapte olur. Örneğin giydiğimiz kıyafetlerin ağırlığını veya sertliğini ilk dokunuşta hissederiz ancak bu hissiyat kısa süre sonra kaybolur. Beyin sürekli olarak sabit bir uyarıya tepki vermek yerine yalnızca değişikliklere odaklanır. Bu da İslam’ın bedenin yaratılışıyla ilgili bakış açısını destekler. Allah insanın fiziksel algılarındaki bu incelikle insanın yaşamını kolaylaştıracak bir sistem yaratmıştır. Kur’an’da Allah’ın her şeydeki hikmetine ve kudretine işaret eden ayetler mevcuttur. Şöyle buyurulmaktadır: >"Ve göklerin ve yerin gaybı Allah'a aittir. Ve bütün işler O'na döndürülür." (Hud Suresi, 123. ayet) Ağrı ve acı hissi vücutta bir zarar olduğunda devreye girer ve kişiyi bu zarar konusunda uyarır. Sinir hücrelerimiz acı ve ağrıyı algılarak beyne iletir. Acı hissi vücudun bir sorununun işareti olarak kritik bir rol oynar. Örneğin bir cam parçasına bastığımızda hissedilen ağrı vücudun o bölgesinde bir zarar olduğunu gösterir. İslam’daki sabır ve şükür anlayışı da acıyı ve zorluğu kabul etme noktasında insanın imanını güçlendirebilir. Kur’an’da sabırla ilgili pek çok ayet bulunmaktadır. Ağrı, acı ve zorluklar insanın sabır göstererek olgunlaşmasına vesile olabilir: >"Ey inananlar! Sabır ve salatla yardım isteyin. Muhakkak ki Allah sabredenlerle beraberdir." (Al-Bakara Suresi, 2:153) Ağrı ve acının Allah’ın takdir ettiği bir sınav olduğu düşünülerek kişi bu durumları sabırla karşılayabilir ve imanını güçlendirebilir. Teknoloji insan bedeninin duyusal algılarının taklit edilmeye çalışıldığı bir alandır. Özellikle yapay zeka insan beyninin işleyişine benzer bir şekilde tasarlanmış algoritmalarla çalışır. Ancak yapay zeka insan beyninin sahip olduğu derin yorumlama ve değerlendirme kapasitesine sahip değildir. İnsan beyni yalnızca duyusal bilgileri almakla kalmaz aynı zamanda bu bilgileri değerlendirerek çok yönlü tepki verir. Kur’an’da Allah’ın her şeyi en iyi şekilde yarattığına dair birçok örnek bulunmaktadır. Teknolojinin insan beyninin yarattığı bu kompleks yapıyı taklit etme çabası yaratılışın ne kadar mükemmel olduğunun bir göstergesidir. >"Görmedin mi? Şüphesiz Allah gökleri ve yeri hak ile yarattı." (İbrahim Suresi 19. ayet) İnsanın duyusal algılama sistemleri son derece karmaşık ve hikmetli bir yapıya sahiptir. Beyin duyularımızdan gelen bilgileri yorumlayarak çevremizdeki dünyayı anlamamıza olanak sağlar. İnsan vücudunun bu olağanüstü tasarımı Allah’ın kudretiyle meydana gelmiştir ve her bir detayında büyük bir hikmet barındırmaktadır. Hem fiziksel hem de manevi anlamda insanın yaratılışı Allah’ın sonsuz rahmetinin bir örneği olarak karşımıza çıkar.
**

Yorumlar

Başa Dön