Erciş"te Hüzün…

yazı resim

…yer titremesinde sonsuzluğa göçenlere rahmetle…

Bir gül boynunu büker molozlar arasında
Feleğin mührü yansır alnının karasında

Kan kırmızı şafaklar ağıt yakar sulara
Canlar gün ortasında düşerler pusulara

Susar en büyük beste, şarkı yarıda kalır
Silinir tebessümler, ruhları keder alır

Can, mal, mülk, evlat, ayal saçılır dört bir yana
Dönmeyen yolculara yas tutar evlat, ana

Kırılır altın kadeh, âb-ı hayat dökülür
Süzülür gözyaşları, gülün boynu bükülür

Toprak açar bağrını, yaş dökerken bulutlar
Başka bahara kalır ertelenmiş umutlar

Hüzün dalgalarını dağıtmakta sonbahar
Gönlümün yitik sesi, nerdesin gül yüzlü yâr?...

Sana bir ömür yetmez ey gönlümün kıblesi!...
Nereden toplamalı, dağılan billur sesi?...

Kaderde vardır ölmek, nerden çıktı ayrılık?
Yürek yanardağ gibi, olsa da hava ılık…

Gemi kalktı limandan, yine rıhtımda kaldık
Mazinin aynasında derin hülyaya daldık

Bir günün ortasında geceye döndü Erciş…
Ayın on dördü iken bir anda söndü Erciş…

Van’ın gökleri kara, suların rengi mavi
Titredi dağlar, taşlar bir afet ki semavi…

Yürek katran karası, yer gök arası zindan
Nice ana kuzusu vakitsiz geçti candan

Bir bahar ülkesine a dostlar yolculuk var!...
Kanattı sol yanımı Erciş’ten esen rüzgâr

Güneşin ziyasına kapandı tüm perdeler
Sonsuzluk yolcuları ara, sor, bak nerdeler?...

M.NİHAT MALKOÇ

Başa Dön