Gazeteyi elime aldığımda, okuduğum o haberlerden hep ürkerdim.Neler oluyordu memleketteEşime çocuklarıma dönüp bakardım.Düşünürdüm endişe içerisinde.Okuduklarım beni dehşete düşürürdü.
Bir adam gördüğü rüyadan sonra çocuğunu boğarak öldürmüştü.
Karısına musallat olan komşusunu eve misafirliğe çağırdıktan sonra öldürüp cesedini parçalayarak çöp poşetlerine doldurdu.
Azılı çete soydukları işhanlarında ki toplam altı gece bekçisini konuşmamaları için boğarak öldürdü.
Beş tinerci çocuk geceyarısı Unkapanı köprüsü altında can çekişen ihtiyar şarapçıya sırayla tecavüz ettikten sonra bıçaklayarak öldürdü.
Bağcılarda bir cani yaşlı kadını bilezikleri için öldürdü.
Beyoğlunda bar çıkışı kız arkadaşının yanında bıçaklanarak öldürülen Sat yüzbaşının katil zanlısı üç tinerci yakalandı.
İki İngiliz taraftarı Taksim meydanında bıçaklayan Galatasaray taraftarı holigan yakalandı.
Annesini para için boğarak öldürdü.
Roman mahallesinin seri katili sonunda yakalandı.
Hacca giymek için hazırlanan işadamı miras yüzünden tartıştığı eşi, oğlu ve gelinini öldürdü.
Seyyar satıcı terlik parası tartışmasında iki müşterini kurşun yağmuruna tuttu..
Bir gün gazeteyi elimden bırakıp ayağa kalktığımda "okuduklarım" bana bakıyordu.Sessiz bir şekilde, oturdukları yerden ağzımdan çıkacak kelimeler bekleniyordu.Yine bir linç sahnesini ucuz atlatmıştık.Adam ölmemişti.Tüm sertliğimle onları yine uyarıyordum..Bundan sonra bu koğuşun düzenini kimse bozmaya kalkmasın.Yetmişinizde adam öldürmüş gelmiş buraya.Hiç kimse bir diğerinden üstün değil.Kimse kimseye haybeden yere boş yere de kabadayılık yapmasın.Sizi son kez uyarıyorum.Başka koğuşa gitmek isteyen varsa şimdi vursun kapıya çıksın gitsin " diye onları yine ikaz ediyordum.Koğuş mümessili olarak