gereği düşünüldü :
aşka gurbet giderdin
behiçbey
saklıyaka
bir çift güvercin gözleri göğsüne unuttuğun
barış dediğin ağır humma
başını yasladığında:sürgün
yastıkların kimsesiz hevesi
yetim uyku
gereği düşünüldü :
bir aşka mültecisin
bir aşka kara
açılmamış yara henüz
eylüle düşerken hüzün
esaret hayıflandığın bez parçası
alıç mevsiminde ıpıssız üşür
rüzgârsa aynı dilde konuşur
aynı dile yansır sızısı
gereği düşünüldü :
tutuğun dilekleri silmiş rüzgâr
dudaklarını öperken sevda
aşınmış
sevişmekten koskoca dünya
gözleri kuşatan derinlik
bir çıban salar yürümekten
aşka hep hükükümlüsün
dar zaman rivayetlerinden
koparılmış düğmen
yakası ilikmişken
kan gezer nafile
cinnetin habercisi
gereği düşünüldü :
orman yalağuz denize iner
göğsünün seferinden
kör kütük sarhoş çam dalları
iğneler
durmadan gökyüzünü
gereği düşünüldü :
kağıttan bir sandal ve kurtuluşu bekleyen
kırk harami
derin çiziklerinde
ahu arar kıpkızıl semasında böğürtlen gözleri
sincap yakasında
dişlenirken günyüzü
bir ağaç olmaya müebbet
seviştiğin yeryüzü
Hüseyin Bozkurt