Nerede O Eski Bayramlar?!

özlediğim eskilere ithaf ediyorum sevgiyle...

yazı resim

NEREDE O ESKİ BAYRAMLAR

Her nesil “nerede o eski bayramlar” deyip;

geçmişe buruk bir yolculukla, geçmişe özlem duyarak hayıflanır durur.
Bayramlar; diğer gelenek, görenek, örf ve adetler gibi, kültürün en önemli manevi öğeleridir
Bir düşünür kültürü; halkın yaşayış biçimi olarak tanımlamıştır. Bu tanım kısa olmasına
rağmen kapsam olarak çok geniştir.

Bayramlar da bize ait yaşayış biçimi içinde yer alan manevi kültür öğesidir. Bayram
coşkusu; bayramlaşma, yardımlaşma, kucaklaşma, hatta küslerin barışması olmuştur. Günümüzde
bayramlar eskinin özlemle anıldığı, genç kuşaklara anı olarak aktarıldığı, bazı insanların
da dinlenme ve tatil olarak gördüğü bir sevinç haline getirilmiştir.

Her insanın eski bayramlarla ilgili mutlak bir anısı, özlemi vardır. Fakat eski bayramları
yaşama ve yaşatma konusunda nerede o eski bayramlar demekten başka bir çaba içinde oldukları
söylenemez. ” Karanlığa küfredeceğine otur bir mum yak” demiş bir düşünür. Eski bayramlarda
neler vardı, şimdi neler var. Bir karşılaştırma yaparsak, hem unutulan değerleri yeniden
hatırlarız, hem de yeniden gündeme getirip yaşatabiliriz.

Eski bayramlarda toplu bayramlaşmalar vardı. Büyükten küçüğe doğru. Yine eski bayramlarda
yoksullara yardım vardı. Çocukları sevindirme vardı. Büyükleri ziyaret etmek vardı. Evin
erkekleri bayram namazına topluca giderlerdi çocuklarıyla beraber. Bayram namazı mahallenin
camisinde kılındığından, namaz bitiminde cami cemaati birbiri ile bayramlaşır, bu arada
dargın ya da kırgın olan mahalle eşrafı da birbirleri ile bayramlaşarak barışırlardı.
Evde ise en büyükten başlanarak sırayla bayramlaşılır ve topluca kahvaltı edilirdi.

Bayramlarda; mahallede tespit edilen yoksullara fitre ve zekatları bayram öncesinden
özellikle arife gününden verilir, böylece hem dini vazife yerine getirilir hem de
yoksullarında bayram alış verişi yapmalarına imkan tanınırdı. Evin büyük hanımları bayram
öncesi alış veriş yaparken mendil ve havlu alırlar; mendiller çocuklara, havlu ise
davulcuya verilirdi. Öyle ya davulcu gelecek, mani söyleyecek, bahşiş isteyecektir.
Davulcu; “yoksa verilecek havlunuz, kızınıza talibiz” manisini söyleyiverir maazallah.

Davulcu ve bekçiden sonra torunlar ve mahallenin çocukları beraberce gelirler. Çünkü
bayram onların bayramı. Bir an önce ziyaretlerini bitirip, mendil ve harçlıklarını alıp
bayram yerine giderlerdi. Bunun için ev halkı, önceden mendilleri ve içine harçlıkları
hazır ederlerdi. Tabi bunun yanında alınan bayramlıklar yastık altından çıkar, büyüklerle
bayramlaşırken bayramlıkların şıklığı ve yeniliği konu olurdu çocuklar arasında.

Nerede o eski bayramlar demek için sadece birkaç örnek. Şimdi bayram denilince daha günler
öncesinde bayram tatilinin kaç gün olacağı tartışılıyor. Davulcular fotoğraflı kart
bastırarak kendini mahalle halkına tanıtmaya çalışsa da bazı uyanıklar onların bahşişlerini
topluyor aç gözlülükle. Mahalle bekçileri ise çoktan tarih oldu. Bayram tatilinde en gözde
tatil yerlerine akın var. El öpmeye gelenlere kapı duvar. Kapıyı açanlar da çocuklara
kapıdan şeker vermeyi çocuk sevindirmek sayıyor. Çok yorgun olduğumuzdan hiç olmazsa
bayram sabahı uyuyalım diyerek bayram namazına da gidilmediğinden mahalle eşrafı ile
tanışmak, bayramlaşmak da gerçekleşmiyor. Zaten neredeyse apartmanda kimlerin oturduğunu
bilmediğimiz gibi birbirimize zor selam veriyoruz çoğunlukla.

Çocukların her istediği yapılıyor. Birde bayramlık alınırsa... zaten hayat zor. Oysa
daha geçen hafta istediği Nike ayakkabı alınmıştı. Çocuklara verilen bayram harçlığı.....
oh, oh. Haftalığını daha yeni vermedim mi oğlum dedikten sonra, bayram harçlığı da nereden
çıktı.Şimdi sormak gerekir; biz ebeveynler olarak hangi eski bayram geleneğini yaşatıyor
ya da yaşıyoruz hayıflanmaktan başka? Hep birlikte bayram namazına gidiyor muyuz
çocuklarımızla? Çocuklarımıza çok şeyler alıyoruz . Ama bu bayramlıktır diyerek bir çift
çorap dahi alıyor muyuz onlara? Ya da bayram harçlığı diyerek ayrıca harçlık veriyor muyuz?
Ayıptır diyerek komşu bayramlaşmasına, şeker toplamasına izin veriyor muyuz? Bayramda
tatile gitmediysek çocuklarımızı lunaparklara götürüp eğlendiriyor muyuz?

Maalesef sevgili dostlar. Büyük şehrin hengamesine, günlük dertlerimize öylesine
kaptırmışız ki kendimizi. Sosyalleşmeyi bir kenara bırakmışız eski güzel geleneklerimiz
gibi. Kişisel çıkar ve heveslerimiz uğruna o güzelim yaşantıyı bir kenara bayramdan
bayrama hatırlamak üzere bırakmışız ne yazık ki.

İyi bayramları yaşamak ve yaşatmak dileğiyle........
Recep UZUN
29/10/2006/ANKARA

Yorumlar

Başa Dön